KOBİ’lerin Yatırım Projelerinin Finansmanında Kullanabileceği Alternatif Finansman Kaynak Yapıları

Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler (KOBİ), küçük ve esnek yapılarıyla ekonomilerin vazgeçilmez unsurları hâline gelmişlerdir. Gerek istihdam ve katma değer yaratan, gerekse de ekonomik kalkınmaya katkı sağlayan KOBİ’lerin öncelikli sorunları arasında kurumsallaşma ve finansmana erişim gelmektedir. Aslında bu iki unsur birbirleriyle iç içe geçmiş durumda olup sorunların çözümü ise şirketlerin sermaye yapıları ile de doğrudan ilişkilidir. Yapılan akademik çalışmalar, işletme büyüklüğü ile öz sermayeye ilave kullanılan yabancı kaynak kullanımı arasında pozitif yönlü bir ilişkinin ortaya çıktığını ortaya koyuyor. Dolayısıyla KOBİ’lerin ölçek olarak büyüdükçe daha fazla yabancı kaynak kullanabildiklerini, dolayısıyla daha fazla fon temin edebildiklerini de bize gösteriyor. Sistematik büyümenin öncelikli koşulunun ise kurumsallaşmadan geçtiği söylenebilir.

Belirtildiği üzere KOBİ’lerin gerçekleştirecekleri yatırım projeleri için borç kullanımı ve/veya öz kaynak teminine yönelik finansman araçlarının kullanılması her zaman için söz konusu olabilir. Borç, ihtiyaç duydukları fonu dış kaynak aracılığıyla temin eden kişi veya kurumların belirli şartlarla düzenlenmiş anlaşmalar çerçevesinde yapmakla yükümlü oldukları geri ödeme zorunluluğudur. Yatırım projeleri finansman ihtiyacını finansal sistemdeki para ve sermaye piyasalarından sağlayabilmektedir. Borçlar genellikle teminat sağlayıcı ipoteklerle garanti altına alınmaktadır. Kredi fiyatlama ve oranlarının kısa vadeli faiz oranlarına duyarlı ve vadelerin kısa olması da yatırımcıları zorlamaktadır. Girişimcilerin sermaye piyasası üzerinden özel sektör tahvil ihraç ederek uzun vadeli borçlanma imkânı yakalayabilecekleri söylenebilir. Diğer taraftan yatırım projesinde öz kaynak ihtiyacı ve buna bağlı olarak öz kaynak finansmanı proje sahiplerinin sermaye artırımı, yeterli sermayeye sahip ortakların bulunup projeye dahil edilmesi ya da hisse senedi ihracı aracılığıyla sağlanmaktadır. Buradaki uygun finansman yönteminin seçiminde ise projenin ve finansman ihtiyacının büyüklüğü önemli bir faktördür. Bu kapsamda Türkiye’de yapılacak projeler için sermaye piyasası kurum ve araçları üzerinden fon temini gerçekleştirmek mümkündür. Ancak değişen ve çeşitlenen finansal piyasa yapısı içerinde borçlanma ve öz kaynak temini üzerinden gerçekleştirilecek konvansiyonel alternatiflere kıyasla yenilikçi yaklaşımların ön plana çıkartılması önemlidir.

OECD tarafından yayımlanan (2015) “KOBİ ve Girişimci Finansmanına Yeni Yaklaşımlar-Finansal Araçların Çeşitliliğini Artırmak” başlıklı raporda KOBİ’lerin günümüzdeki mevcut finansman kaynaklarına ilişkin olarak banka kredileri, sermaye piyasalarında alternatif borçlanma araçları (yeşil tahvil ihracı) ihracı, kitle fonlaması, melek yatırımcılar gibi özel sermaye fonları üzerinden finansman gibi alternatiflerin öne çıkarıldığı gözlemlenmektedir.

·         Sürdürülebilirliğin finansmanı-Yeşil tahvil ihracı:

Eğer amaç sürdürülebilirliğe de finansman sağlamak ise bu amaca uygun finansman alternatiflerinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Sürdürülebilirliğin finansmanı konvansiyonel finansman yöntemlerinden oldukça farklı özellikler taşımaktadır. Sadece finansman kaynağı sağlamak yeterli olmayıp sürecin teknik ve hukuksal uygunluk kriterlerinin itina ile izlenmesi gereklidir. Finanse edilen projelerin sürdürülebilirliğini belirlemek için de özel metrikler, performans göstergeleri ve raporlama tekniklerine ihtiyaç duyulmaktadır. Sürdürülebilirliğin finansmanı kapsamında öne çıkan en önemli finansal araç ise yeşil tahvil ihracı olmaktadır. Yeşil tahvil, gelirlerin kısmen ya da tamamen, yeni ve/veya mevcut yeşil ve sosyal alanlarda olumlu etkisi olan projeleri ilk kez ya da yeniden finanse etmek için kullanılacak olan tahviller şeklinde tanımlanmakta olup aynı zamanda emisyon azaltma odaklı ve sosyal kalkınma odaklı yatırımlar finanse edilebilmektedir. Bu kapsamda, yeşil tahvil ihraç gelirleri, yeşil projeler olarak tanımlanan yenilenebilir enerji, enerji verimliliği, kirliliği önleme ve kontrol, doğal kaynakların sürdürülebilir biçimde yönetilmesi, biyoçeşitliliğin korunması, temiz ulaşım, sürdürülebilir su yönetimi projelerin finansmanı için kullanılmaktadır. Mevcutta ise yeşil tahvil gelirlerinin önemli bir kısmı özellikle yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği alanlarında kullanılmaktadır. Bir tahvil ihracının yeşil tahvil olarak belirlenmesi, ihraç gelirlerinin amaca uygun kullanımının zorunluluğuna bağlıdır. Yeşil tahviller bir taraftan finansal getiri imkânı sunarken, diğer yandan çevresel süreçlere sağladığı katkı sebebiyle finansal piyasalarda sürekli bir yatırımcı talebi yaratabilmiştir.

·         Girişim sermayesi, melek yatırımcılık ve kitle fonlaması:

Bankacılık dışı alternatif finansman yöntemlerinin dünya genelinde artarak kullanıldığı bir ortamda, özellikle yeni kurulan yüksek potansiyelli firmalar ile hızlı büyüyen KOBİ’ler için bir fırsat olarak görülen yeni finansman türleri, firmaların kredi kanalıyla klasik bankacılığa bağımlılığını azaltarak potansiyel finansal riskleri dengeleyici rol oynamaktadır. Genel olarak taraflar arası (peer-to-peer) borç verme veya doğrudan hisse bazlı yatırım prensibine dayalı bu yöntemler, daha etkin finansal çeşitlendirme olanağı sağlayarak özellikle küçük şirketlerin sınırlı erişiminin olduğu sermaye piyasalarına da önemli bir alternatif oluşturmaktadır. Alternatif finansman yöntemleri arasında girişim sermayesi, melek yatırımcılık ve kitle fonlaması modellerinin öne çıktığı söylenebilir:

1.       Girişim sermayesi (venture capital): Teknoloji ağırlıklı sanayileşme stratejisinin benimsendiği başta ABD, İngiltere, Fransa, Japonya, Hollanda ve Almanya gibi ülkelerde özellikle II. Dünya Savaşı'ndan sonra ortaya çıkan girişim sermayesi genel olarak; dinamik, yaratıcı ancak finansal gücü yeterli olmayan girişimcilerin yatırım fikirlerini gerçekleştirmeye olanak tanıyan bir yatırım finansmanı biçimi olarak tanımlanabilir. Bir projenin hemen her aşaması girişim sermayesi ile finanse edilebilir. Temel olarak bir projenin araştırma geliştirme aşamasında finanse edilmesi en bilinen finansman şeklidir. Yüksek belirsizliği nedeniyle aynı zamanda en riskli finansman aşaması olan bu ilk devrede ortada henüz hiçbir fiziki ürün olmayıp yalnızca bir fikir ve bunun gerçekleştirilmesine ilişkin maliyetler söz konusudur. İkinci en riskli finansman aşaması, ürün geliştirme sürecinin veya pazara sunma aşamalarının finansmanını kapsayan başlangıç sermayesi finansmanıdır. Bu devrede ticari amaçlı üretim ve satış için fon gereksinimi duyan firmalara kaynak aktarılır. Bir başka finansman tekniği ise tam kapasiteye ulaşmak için halen ek finansmana ihtiyaç duyan firmalara yönelik olanıdır. İleri aşama finansman tekniklerinden olan gelişme ve büyüme sermayesi ise hâlen faaliyette olan şirketlerin büyümelerinin finansmanına yöneliktir. Eğer şirket halka açılma aşamasına gelmiş ve hâlen bazı ek kaynaklara ihtiyaç duyuyorsa bu kapsamdaki finansmanı gündeme gelecektir. Diğer girişim sermayesi yatırımları ise yerine koyma veya şirket kurtarma finansmanı tarzındadır. Yerine koyma finansmanında halka açılma öncesi projeden çıkmak isteyen ortakların paylarının satışının sağlanması hedeflenir. Kurtarma finansmanında ise zarardaki bir firmanın bazı ek finans olanakları ile kârlı bir hâle getirilmesi söz konusudur. Bu yöntemle az sayıda sermaye sahibinin ortaklığıyla yatırım yapılabileceği gibi kurulan fonlar aracılığıyla çok sayıda yatırımcıda firmalara finansman sağlayabilmektedir.

2.       Melek yatırımcılık (angel investment): Girişim faaliyeti en temelinde iş fikri ve iş fikrinin hayata geçirilmesi için gerekli finansmanın sağlanması ile bütünlük kazanır. Başlangıç aşamasında girişimci için yakın çevre ve kamu kaynakları dışında en önemli finansman yöntemi “melek yatırımcılık”tır. Melek yatırımcılık; erken aşamada olan yüksek risk ve yüksek büyüme potansiyeli içeren girişimcilere yapılan yatırımı ifade etmektedir. Girişime, yaptığı yatırım miktarı karşılığında hisse almakla beraber bireysel destek sunmaktadırlar. Girişim sermayesi ile yapılan yatırımlarda satın alınan firmanın içsel yönetimine genelde müdahale edilmezken, melek yatırımcılar sermayeleri yanında bilgi ve tecrübeleriyle bizzat şirketlerin yönetiminde aktif rol alırlar. Melek yatırımcılığı girişim sermayesinden ayıran en temel özelliğin şirket yönetiminde aldıkları bu aktif rol olduğu söylenebilir.

3.       Kitle fonlaması (crowdfunding): Temel olarak çevrim içi platformlar üzerinden tanıtılan proje ve şirketlere ilgili küçük yatırımcıların doğrudan fon sağlaması olarak özetlenebilir. Kitle fonlaması, bir başka ifade ile birçok küçük yatırımcının birleşerek kendilerinin seçtiği bir projeye karşılıklı ya da bazen sembolik karşılıklı bir biçimde ortak olması, ürün geliştirme aşamasındaysa ön sipariş vermesi ya da bağışta bulunarak girişimcilere sermaye sağlaması şeklinde de değerlendirilebilir. Bu yapı, internet vasıtasıyla girişimlere belirli amaçlar doğrultusunda bağışçı olarak, ödül karşılığı, borç vererek ya da hissedar olarak finansal kaynak oluşturma için bir açık çağrıyı içermektedir. Belirtildiği üzere kitle fonlaması pay tabanlı fonlama yanında, borç ve ödül veya bağış yöntemleriyle de yapılabilmektedir. Kitle fonlaması mekanizmasının farklı alt uygulamaları da söz konusudur:

Bağış temelli kitle fonlaması, çok sayıda katılımcıdan küçük bir miktar bağış yapmasını isteyerek bir projeye para kaynağı sağlamanın bir yoludur.

Ödül temelli kitle fonlaması, teminat tutarlarına karşılık gelen farklı seviyelerde ödüllerin belirlenmesini içerir. Standart bir ödül kampanyası en az üç seviye teminat/ödül sunar.

Eşler arası (P2P) veya borç temelli kitle fonlaması sisteminde start-up’lar birkaç kişiden çevrim içi para ödünç alır ve proje bittikten sonra geri öderler.

Borç verme usulü ile kitle fonlaması sisteminde girişimciler, belirlenmiş bir faiz oranı ile önceden belirlenmiş bir zaman çizelgesinde, borç verenlere geri ödeyecekleri krediler şeklinde kendilerine süreli bir fon yaratırlar.

Özkaynak kitle fonlaması sisteminde yatırımcılar, borsada işlem görmeyen bir şirkete, söz konusu şirkette pay sahiplerinin paylarına eşit haklar karşılığında yatırım yapmaktadırlar.

Özel sektör kuruluşlarının yatırım finansmanında kullanabilecekleri yenilikçi finansman yöntemleri dünyada hızla gelişip yaygınlaşırken teknolojik ilerlemeler ve internet kullanımının yaygınlaşması bu gelişimi daha da hızlandırmaktadır. Ülkemizde girişim sermayesi ve melek yatırımcılık düzenlemeleri 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun yürürlüğe girmesini takiben 2013 yılı ve sonrasında uygulama alanına girerken paya dayalı kitle fonlaması tebliği ise 03/10/2019 tarih ve 30907 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olup, finansman süreçlerine katılan kişi sayısı ne kadar artarsa finansman imkânları da o kadar genişleyecek, aynı zamanda projelerin tanınırlığı ve bilinirliliği o kadar artacaktır. Dolayısıyla, yatırım projeleri için kitle fonlaması önemli bir alternatif olarak değerlendirilmelidir. Yeterli kaynağa sahip olmayan ancak iyi bir fikri olduğunu düşünen girişimciler sanal platformlarda geniş katılımlı fon çağrıları yapabilirler.

                                                                                                                                                                                                            Prof. Dr. Ali Hepşen