1-3 Kasım İhracat Haftası etkinliklerinde gündeme gelen “ordino” konusu nerdeyse her on yılda bir canlanan ama bir türlü çözülemeyen bir konu.
Ama kabul edelim ki ilk defa bu kadar üst düzeyde gündeme geliyor ve devlet dış ticaret erbabının yanında olduğunu, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın yayımladığı yazıyla; “Gümrük işlemlerinde ordino gerekmemektedir.” diyerek açık açık ilan ediyor. Şimdi gözler lojistik ve taşımacılık derneklerinin atacağı adımda. Zira üst düzey görüşme atakları başlamış durumda.
Peki nedir bu ordino? Neden bu kadar önemli? Dünyada uygulaması var mı?
Öncelikle konşimentodan yola çıkarsak ordinoyu tanımlamak daha basit olacaktır. Konşimento bir taşıma senedidir. Nakliyecinin alıcısına teslim etmek üzere satıcıdan teslim aldığı malın nakliyecinin kötü niyetinden başına bir şey gelirse nakliyecinin satıcıya karşı sorumluluğunu belirten bir senettir. Satıcı nakliyeciye malı teslim eder ve mal teslimi karşısında nakliyeciden senet alır. Bu senedi alıcıya gönderir. Alıcı da nakliyeciye senedini iade eder ve malını alır.
Tamam işte ticaret sistemi kurulmuş da ordino nedir?
Devletler devlet olmanın gereği ithalat ihracat işlemlerinde vergi uygulamasına gidebilmektedirler. Bu nedenle yurda giren malların üzerinde devletin vergi alacak hakkı olduğundan devletler bu hakkı tahsil etmeden veya teminata başlamadan malları alıcısına teslim etmemektedir. Bu nedenle taşıma senediyle gelen mallar özet beyan işlemi ile gümrük iadesine mallar gelmeden önce bildirilmektedir. Mallar geldiğinde ise varış bildirimi verilerek mallar araçtan boşaltılmakta, özet beyan ile boşaltma listesi karşılaştırılmaktadır. Uygunsa gümrüğe mallar kabul edilmektedir. Malların gümrük işlemleri sorası alıcısına teslim edilebileceğine ilişkin nakliyeciden yazılı imzalı bir belge istemektedir. İşte Türkiye’de bu belgeye ordino denmektedir.
Bu işlemler karşılığı yapılan gümrük işlemlerine karşılık işlem bedeli olarak ordino ücreti adı altında bir ücret tahsil edilmektedir. Bu ücret hava, kara, deniz yolu olmasına göre 30 USD ile 100 USD arası değişmektedir.
Dış ticaret erbabı, taşıma işleminin sonlandırılması için zorunlu bir işlem olan bu işlem için ücret alınmasını doğru bulmamakta ve bunu nakliye ücretinin içindeki bir maliyet olarak görmektedir; “Nasıl ki taşımacının hava filtresi ücreti, yağ ücreti vb. ücretler adı altında ücret istemesi mantıksızsa ordino adı altında ücret istemesi de mantıksız.” demektedir.
Tam burada belitmek gerekir ki; dünyada ordino ücreti veya uygulaması bulunmamaktadır. Ordino uygulaması ülkemize has bir uygulamadır.
Nakliyeciler ise ordino ücreti adı altında süre gelmiş bu uygulamadan vazgeçmek istememektedirler. Zira sadece acentalık yaparak hayatta kalan birçok nakliyecinin belki de tek kâr kalemi ordino ücretidir.
TİM, Ekonomi Bakanlığı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı net olarak ordinoya karşı tutumlarını sergilemiş durumda. Ulaştırma Bakanlığı’nın acenteleri de kapsayacak yeni bir yasal düzenleme çalışması yapması ordino ücreti çıkmazını artık nihayete erdireceğe benziyor.
Bu düzenleme yapılana kadar ordino ödemeleri için şartlı ödeme yapılması daha sonra bu bedellerin tahsilinin önünü açacaktır.
Çıkmazın sonu için gelişmeleri izlemeye devam ediyoruz.
Ali KARTAŞ