Şirketlerde Aile Üyelerinin Uyması Gereken Etik Kurallar

Birçok yazımda ve sorunun cevabında dile getirdiğim konu aile şirketi olmanın bir risk olmadığı ancak şirket ile birlikte ailenin de kurumsallaşmasının çok önemli olduğuydu. Ülkemizde faaliyet gösteren farklı büyüklükte çok sayıda aile işletmesi var. Bu işletmelerin kurumsallaşma süreci bir günde olmadığı gibi atılan adımlar zamanla bu sürecin ivme kazanmasına ve asıl hedeflenen kurumsal bir yapıya kavuşma süreci tamamlanmaktadır. Ancak bu süreçte farklı pozisyonda birçok aile üyesi görev alabilmektedir. Hatta bazı işletmelerde bu sayı kontrolsüz bir şekilde büyümekte ve istihdam edilen alanlarda niteliklere uymayan görevlendirme yapılmaktadır. Böyle ortamda aile üyesi olmayan çok sayıda çalışanın olduğu unutulmaması gerekmektedir. Bazı işletmelerde aile üyesi olan uzaktan akrabalık ilişkisi olsa dahi çalıştığı işletme de aile üyesi olmayan çalışanlara karşı bunu bir güç olarak kullanmaktadır. Böyle bir durum birçok etik dışı davranışlara da neden olmaktadır. Aile üyelerin etik dışı davranışlarını sıralamak gerekirse;

i) Aile üyesi olan çalışanlar sahip olduğu bu gücü ast ve üstleri ile olan ilişkilerde bu gücü kontrolsüz olarak kullanmayı tercih etmektedir. İlgisi olmayan konularda son kararı vermede söz sahibi olma gibi.
ii) Aile üyesi olan çalışanlar işe alımlarda diğer kriterleri bir yana bırakarak eş dost akrabanın işe alımına müdahale etmektedir.
iii) Aile üyesi olan çalışanların, çalışanlara sözlü müdahaleleri mobbinge dönüşebilmektedir.
iv) Aile üyesi çalışanlar kişisel harcamalarını şirket kasasından ödenmesi talimatı verebilmektedir.
v) Aile üyesi çalışanlar çalışma ortamına uymayan tutum ve davranışları nedeniyle çalışma ortamını bozabilmektedir.
vi) Aile üyesi çalışanlar, her konuda “son karar benimdir” noktasından hareket ederek sağlıklı karar alınmasını engel olmaktadır.
vii) Aile üyesi çalışanlar görüşlerinin tartışılmasına ve yeni önerilere izin vermeyebilmektedir.
 
Yukarıda saydığımız örnekleri çoğaltabiliriz. Tüm bu yazılan ve yazılmayan örneklerin işletme de ortaya çıkardığı genel sonuç aile üyesi olamayan üyelerin tutum ve davranışlarını pasifleştirmekte, karar alma süreçlerini zorlaştırmaktadır. Çalışanların işini kaybetmek pahasına aile üyesi çalışanlar ile tartışmaya girmeyeceğini unutmamak gerekir. Böyle bir ortama sahip işletmeleri bekleyen başka bir tehlike ise nitelikli ve yetenekli çalışanları böyle bir çalışma ortamını bırakıp terk etmeleridir. Aile üyeleri işletmeye katkı yapmak istiyorlarsa hangi pozisyonda olursa olsun diğer çalışanlara karşı mevcut konumlarını adil olmayan bir güç mücadelesine dönüştürmeleri gerekmektedir. Aksi takdirde en büyük zarar işletmenin varlığına ve geleceğine verecektir.
 

Doç. Dr. Kadir TUNA

Uzman Hakkında

Prof. Dr. Kadir Tuna
KOBİ'lerin Kurumsallaşması

İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İngilizce İktisat Bölümü’nden 1999 yılında mezun oldu. Yüksek lisans ve doktorayı aynı üniversitenin Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde tamamladı.
İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi ve Bankacılık Araştırma Merkezi Müdürü’dür.

Başta İstanbul Üniversitesi olmak üzere çeşitli üniversitelerde bankacılık ve finans konularında lisans ve yüksek lisans düzeylerinde dersler vermektedir. 2003 yılında 5411 sayılı Bankacılık Kanunu Tasarısı TBMM Bütçe Plan Komisyon üyesi, 2005 yılında DPT 9. Kalkınma Planı Finansal Hizmetler Özel İhtisas Komisyon üyesi, 2008 yılında T.C Ulaştırma Bakanlığı İntermodal Finansman Özel İhtisas Komisyonu üyesi ve 2012 yılında T.C Kalkınma Bakanlığı 10. Kalkınma Planı Finansal Hizmetler Özel İhtisas Komisyon üyesi olarak görev yaptı. Tuna, aynı zamanda Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Çatı Dergisi Danışma Kurulu üyesi, Halkbank Beraber dergisi ve Takvim Gazetesi köşe yazarıdır. Televizyonlarda ekonomi alanında yorumculuk yapan Tuna’nın uzmanlık alanı ekonomi, bankacılık ve finanstır.

Tüm Uzmanlar
Uzmanın Diğer Makaleleri