Rusya Krizi, Petrol Fiyatları ve Türkiye

Sanırım bu yılın son ekonomik gündemlerinden en önemlisi düşen petrol fiyatlarının ülkemiz ekonomisine olumlu yansımalarının yanında orta ve uzun vadede görülebilecek olumsuzlukların da değerlendirilmesi ve olası sorunlara yönelik önemlerinin alınması gerekliliğidir. Türkiye ekonomisi için en önemli göstergelerden biri olan cari açık, petrol fiyatlarından gelen iyi haberlerle giderek daralıyor. Jeopolitik gerginlikler ve Avrupa'daki toparlanmanın gecikmesinin cari açığı olumsuz etkilediği bu dönemde, petrol fiyatlarındaki düşüş ayrı bir önem taşırken, uzmanlar Türkiye'nin bu yılki cari açığının geçmiş yıllara oranla büyük gerileme göstereceğine işaret ediyor. Geçen yıl Kasım ayında 112 dolar seviyesinde bulunan brent petrol fiyatları, bu yılın aynı döneminde 78,8 dolara kadar gerilerken, petrolün varil fiyatındaki her 10 dolarlık düşüş Türkiye'nin cari açığının GSYH'ye oranını yüzde 0,6 düşürüyor. Bu yıl cari açığın GSYH'ye oranın yüzde 5,7 olması öngörülüyor. Türkiye'nin 2013 yılı cari işlemler açığı, bir önceki yıla göre 16 milyar 507 milyon dolar artarak 65 milyar 4 milyon dolara yükselmişti.  Bu yılın Ocak-Ağustos dönemindeki cari işlemler açığı da geçen yılın dönemine göre 16 milyar 199 milyon dolar azalarak 29 milyar 586 milyon dolara gerilemişti.

Uzmanlara göre petrol fiyatlarındaki düşüşün, Türkiye'nin makroekonomik birçok göstergesine olumlu katkı yapacağını söyleniyor.Enerji kalemlerinin herhangi birinde yaşanan fiyat düşüşü, Türkiye ekonomisinde önemli değişimlere neden olmaktadır, çünkü büyük ölçüde enerjiyi ithal eden bir ülkeyiz ve söz konusu kaleme önemli bir harcama yapmaktayız. Burada yaşanan en ufak bir fiyat değişiminin etkisi de bu nedenle büyüktür. Dolayısıyla petrol fiyatlarında yaşanan düşüşün dış ticaret açığından cari açığa, bütçeden üretim maliyetlerine ve enflasyona kadar önemli etkileri olacağı ifade ediliyor.

Petrolün, üretimde kullanılan önemli bir girdi olduğu düşünülecek olursa fiyatlardaki bu düşüş, özellikle sanayicilerimizin girdi maliyetlerini ciddi oranda aşağı çekecektir. Bu da üreticilerimizin rekabet gücüne ve satışlarına olumlu anlamda yansıyacaktır. Üretimde görülen bu gelişme, tabii ki ülkenin büyüme rakamlarını da pozitif yönde etkileyecektir. Öte yandan, söz konusu fiyat düşüşü, enflasyonla mücadeleye de önemli katkı sunacak, ayrıca, bölgemizdeki jeopolitik risklere rağmen petrol fiyatlarının düşmesi, en azından bu alandaki riskleri azaltma noktasında da katkı yapmış olacaktır.

Ancak olaylara başka boyutlardan da bakacak olursak, ABD ve AB ülkeleri Rusya’ya ekonomik ambargo uygulamaya başlamıştır, bunun neticesinde Türkiye’den Rusya’ya yapılacak ihracatın artması öngörülmüştü. Petrol fiyatlarının ucuzlaması ve ekonomik ambargo Rusya ekonomisinde kaçınılmaz bir krize yol açmıştır. Bilindiği gibi Rusya’da çok sayıda iş yeri, çalışanımız ve müteahhitlerimiz vardır. Rublenin değer kaybetmesi ve ekonominin daralması büyük zarara yol açabilir. Bunun yanında bu ülkeye doğrudan, bavul ticareti-sınır ticareti yoluyla satılan malların ihracatında ciddi bir yavaşlama ve tahsilatlarda sorunları başlamıştır.

Etkilenen bir başka sektör ise turizm olacaktır. Rusya’dan ülkemize gelecek turist sayısındaki azalmalar neticesinde turizm gelirimiz düşecektir.

Geçmiş krizleri hatırlayacak olursak 1997 Asya Krizi’yle petrol ucuzlamıştı. Petrol ucuzlayınca Rusya’nın döviz gelirleri azaldı. Rusya borçlarını çeviremez hale geldi. Ruble değer kaybetti. Rus ekonomisi için zor günler başladı.1998’de ise IMF Rusya için ekonomik paket hazırladı. Hükümet paketi uygulamak istemeyince IMF Rusya ile ilişkilerini dondurdu. İlişki donunca Rusya’da dövize hücum hızlandı. Ülkeden hızlı döviz çıkışı başladı. Hükümet kamu borcunu ödeyemez duruma düştü, borcu döviz yerine ruble ile ödeyeceğini ilan etti. Rus ekonomisi darboğaza girdi.
 
Türk ekonomisinin 2000’li yıllardakinden daha güçlü bir kurumsal ve ekonomik yapıya sahip olmasının yanında dövize bağımlılığımız devam ediyor. Rusya krizinin etkileri şimdilik ihracat ve turizm gelirlerindeki azalma ile Rusya’daki Türklerin karşılaştıkları sorunlardan ibaret gözüküyor. Türkiye’den sıcak para çıkışı yok. Şimdilik böyle bir risk de yok. Döviz girişi kesilmedi. Bütün bunlar “iyimser olmaya” imkân veriyor. Ama unutmamalıyız ki henüz Rusya krizi bitmiş değil. Bu nedenle başta Merkez Bankası olmak üzere, Kalkınma Bakanlığı ile Hazine durum değerlendirmesi yapmakta ve gerekli pozisyonların gecikmeden alınması konusunda çalışmaktadır.
 
Z. Pınar BİLGİNER

Uzman Hakkında

Dr. Levent Özkardeş
Dış Ticaret

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat Bölümü’nden 2000 yılında mezun oldu. 2014 yılında ABD’de Boston Üniversitesi Çokuluslu Ticaret Yüksek Lisans Programı’nı tamamlayarak yüksek lisans derecesini aldı. Doktora derecesini 2020 yılında Yaşar Üniversitesi İşletme Anabilim Dalı’nda, “Yetkilendirilmiş Yükümlü Statüsünün (YYS) Firmaların Rekabet Yapısına Etkisi”ni konu alan tez çalışması ile tamamladı.

Meslek hayatına 2001 yılında gümrük müfettiş yardımcısı olarak başladı; 2005 yılında gümrük müfettişliğine, 2012 yılında da gümrük başmüfettişliğine atandı. Mesleğinde 18 yılı geride bıraktığı 2019’da başmüfettişlik görevinden ayrılarak önde gelen bir gümrük müşavirliği firmasında genel koordinatör olarak çalıştı. Özkardeş, 2021 yılı itibari ile kurucusu olduğu gümrük, dış ticaret denetim ve danışmanlık firması bünyesinde gümrük ve dış ticaret alanlarında eğitim, danışmanlık ve denetim hizmetleri vermekte, aynı zamanda yetkilendirilmiş gümrük müşavirliği yapmaktadır. Ayrıca Yaşar Üniversitesi Dış Ticaret Bölümü’nde öğretim görevlisi olarak gümrük ve dış ticaret dersleri vermektedir.

İyi derecede İngilizce ve Almanca bilen, birçok dergide makaleleri yayımlanan, dış ticaret ile ilgili panellere konuşmacı olarak katılan Levent Özkardeş, dış ticaret ve gümrük alanlarında uzmanlaşmıştır.

Tüm Uzmanlar
Uzmanın Diğer Makaleleri