Endüstriyel Simbiyoz

Simbiyoz, biyoloji kökenli bir kavram olup “doğada farklı türler arasında, her iki tarafın da karşılıklı fayda sağladığı ilişki” olarak tanımlanmaktadır. Kavramın temelinde yatan anlayış, birlikte edinilen faydanın, bireysel faydadan daha fazla olmasıdır. Doğadaki simbiyoz yaklaşımının endüstri alanına uygulanmasıyla da endüstriyel simbiyoz kavramı ortaya çıkmıştır. En bilinen şekliyle endüstriyel simbiyoz, “bir işletmenin veya endüstriyel sürecin atıklarının veya yan ürünlerinin, başka bir işletmenin veya endüstriyel sürecin hammaddesi hâline gelmesi” olarak tanımlanmaktadır. Bir diğer tanımda ise “birbirinden bağımsız endüstriyel işletmelerin ortak kullanılabilecek kaynaklarını (insan kaynağı, lojistik, hammadde, atık dahil olmak üzere tüm kaynaklar) paylaşarak karşılıklı fayda sağlamak üzere iş birlikleri kurması” olarak ifade edilmektedir.

Endüstriyel simbiyoz kavramı ilk olarak 1970’li yıllarda Danimarka’nın Kalundborg bölgesindeki işletmelerin, atıklara uygulanan yüksek vergiler dolayısıyla ortak bir çözüm için birbirlerinin atıklarının, yan ürünlerinin, atık buhar ve enerji gibi diğer çıktılarının alışverişi şeklinde ortaya çıkmış ve karbon emisyonlarında yıllık 275 bin ton azalım, akaryakıt kullanımında yıllık 20 bin ton azalım, su kullanımında yıllık 3 milyon ton tasarruf gibi kazanımlar elde edilmiştir. Bu konudaki diğer bir uluslararası örnek, 2005 yılından itibaren İngiltere’deki 12 bölgede uygulanan Ulusal Endüstriyel Simbiyoz Programı’dır.

Endüstriyel simbiyoz yaklaşımının uygulanmasıyla işletmeler gerek çevresel gerekse ekonomik pek çok fayda elde etmektedir. Endüstriyel simbiyoz sayesinde işletmelerin atık miktarları ve buna bağlı olarak atık bertaraf maliyetleri azalmakta, atıklarından ve yan ürünlerinden gelir elde etmeye başlamaktadırlar. Endüstriyel simbiyoz, üretim sürecinde yer alan hammaddelerin daha sürdürülebilir bir şekilde kullanılmasına ve döngüsel bir ekonominin oluşturulmasına olanak sağlamaktadır. İşletmelerin bir araya gelerek aralarında kaynak alışverişi yapması; gelişmiş iş süreçlerinin, altyapının ve teknik süreçlerin de devreye alınmasını gerektirdiğinden yenilik üretilmesine de katkıda bulunmaktadır. Dolayısıyla endüstriyel simbiyoz kaynak verimliliğini artırmanın ve yeşil büyümeyi gerçekleştirmenin yenilikçi yol ve yaklaşımlarından biri olarak görülebilir.

Türkiye’deki endüstriyel simbiyoz uygulamalarını incelediğimizde; 2010’lı yılların başında Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV) iş birliğinde İskenderun Körfezi’nde Endüstriyel Simbiyoz Projesi ile başlayan çalışmaların Ankara, Bursa, Eskişehir, Trakya, Kayseri gibi farklı bölgelerde genellikle kalkınma ajanslarının öncülüğünde, OSB’ler, sanayi ve ticaret odalarının yürütücülüğünde yaygınlaştığı, iyi uygulama örneklerinin ortaya çıktığı görülmektedir. Ancak bu projeler belirli süre ve konu ile sınırlı, proje sonrasında herhangi bir kurumsal yapıyla desteklenmeyen yapıdadır. 2021 yılından itibaren İzmir Kalkınma Ajansı ile UNDP iş birliğinde yürütülmeye başlanan İzmir Endüstriyel Simbiyoz Projesi ise bölgeye özgü bir endüstriyel simbiyoz yönetişim modelini ortaya koymayı amaçlayan, endüstriyel simbiyoz konusundaki AR-GE faaliyetlerinin desteklenmesini ve mevzuat boyutunda politika önerileri geliştirilmesini içeren, büyük çaplı pilot uygulamaları hayata geçirmeyi hedefine alan bir bölgesel girişimdir.

Endüstriyel simbiyozun sürdürülebilirliği, işletmelerin kavrama olan ilgisi ve katılımıyla doğru orantılıdır. İşletmeler arasındaki paylaşımı teşvik edici faktörlerden en önemlisi, bu iş birliğinin işletmelere uzun vadeli ekonomik kazançlar sağlamasıdır. Atık-hammadde alışverişinin sürekliliğinin sağlanabildiği durumda, kaynak sürdürülebilirliğinin güvence altında olması da önemli bir etkendir. Endüstriyel simbiyozun gelişiminin arkasındaki bir diğer itici güç ise işletmelerin çevresel performanslarını geliştirmek istemeleridir. İşletmelerin kendilerine sürdürülebilirlik hedefleri koyması ve bu hedeflere ulaşabilmelerinin sağlanması, müşterilerin farkındalıklarının artmasıyla birlikte sürdürülebilir üretim ve tüketime yönelmeleri endüstriyel simbiyozu daha çekici hâle getirmektedir.

Sena Gürsoy

Kaynakça:

İZKA, https://endustriyelsimbiyoz.ikvp.izka.org.tr/

Uzman Hakkında

Sena Gürsoy
Teşvik ve Hibe Destek

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü’nden 1999 yılında mezun oldu. 2006 yılında aynı üniversiteden Kamu Yönetimi-Yönetim Bilimleri alanında yüksek lisans derecesini aldı.

Çalışma hayatına 2002 yılında İçişleri Bakanlığı bünyesinde İl Planlama Uzman Yardımcısı olarak başlayan Gürsoy, 2005’te İl Planlama Uzmanlığı’na atandı. 2008 yılından bu yana İzmir Kalkınma Ajansı’nda çalışan Sena Gürsoy, ajansın farklı birimlerinde uzman ve birim başkanı olarak görev yaptı, Genel Sekreterlik görevini vekâleten yürüttü. İyi derecede İngilizce bilen Gürsoy, evli ve bir çocuk babası.

Tüm Uzmanlar
Uzmanın Diğer Makaleleri