Innovate ya da Öl...

Woolworths, Polaroid, Alta Vista, Kodak, Blockbuster, Borders, Palm... Listeyi uzatabiliriz. Bir zamanlar dünyanın önde gelen işletmeleri arasında yer alıyorlardı. Hepsinin de ortak şarkısı; “İşler güzel, ürün satıyor, müşteri mutlu. Daha ne istiyorsun? İşine devam et.” Her şey güzel görünüyordu, fakat değildi. Gün geldi. Hepsi de yok oldu.

Hızla gelişen teknoloji ve iletişim araçları bizi devamlı harekete zorluyor. İleriyi, daha ileriyi görmemizi, sadece adapte olmamızı değil aynı zamanda farklı bir şeyler yaparak farklılığımızı ortaya koymayı zorluyor. Günlük işlerle meşguliyet ve dar çerçevedeki döngü, çamura saplanmamızı kaçınılmaz kılıyor. 

İnovasyon, daha açık bir kelime ile buluş, yeni bir şeyleri ortaya koyma günlük hayatımızın kaçınılmazı olmalı. Tabii müşteri ihtiyaçlarını göz önüne alarak yapacağımız yenilikler.

Minnesota Mining and Manufacturing Company, şimdi 3M olarak biliniyor, misyonunu tamamladığında radikal bir karar alarak ya tavsiye olacaklardı ya da her zeki yöneticinin yapması gerektiği gibi yeni bir şeyler ortaya koyup yollarına devam edeceklerdi. Onlar ikincisini yaptılar. Sağlıktan karayolu güvenliğine, ofis ürünlerinden LCD'ler için filmlere kadar binlerce yaratıcı ürünle marketlerde lider. 55 binin üzerinde ürün çeşidi ile 70 ülkede faaliyet gösteriyorlar. 88 bin çalışanı var ve 30,6 milyar dolar yıllık ciroya sahip.

Steve Jobs 12 yıl başı boş dolaşıp Apple’ın başına tekrar geçtiğinde aynı dönemlerde işe başladıkları Microsoft’u yakalayabilmesi için 150 milyon dolaya ihtiyacı vardı. Bırakın 150 milyon doları Apple'a 15 milyon dolar bile yatırım yapacak kimse yoktu. O dönemin parlayan yıldızı Michael Dell’e sordular, “Siz olsanız Apple’ı ne yapardınız?” diye. Dell'in yanıtı söyle oldu: "Şirketi kapatır, hisseleri de sahiplerine devrederdim."

Steve Jobs tabii ki Michael Dell’in tavsiye ettiği gibi yapmadı. Dokunma teknolojisini ilk Apple ürünlerinde kullanmaya başlayarak Apple’ı bataklıktan kurtarmakla kalmadı, dünyanın bir numara markası ve en fazla ciro elde eden şirketi hâline dönüştürdü.Günümüzde Apple bir devlet olsaydı, dünyanın 20. büyük ekonomisine sahip bir ülke olurdu.

Bu arada dokunma teknolojisini ilk bulan ve uygulayan Palm, ürünlerine yenilik katamadığı için ömrünü tamamlayarak yok oldu.

3M ve Apple’ı iflasın eşiğinden kurtaran ve dünyanın en etkin markası hâline dönüştüren sır inovasyondu.

İnovasyon örneği sadece Apple ve 3M ile mi sınırlı? Elbette hayır. Bir tane bile ticari plakası olmadan 58 ülkede, 300 şehirde faaliyet gösteren UBER dünyanın en büyük ticari taksi filosunu elde etti. Bir adet bile restoranı bulunmayan Yemek Sepeti, Türkiye’nin en büyük restoran zinciri hâline çoktan dönüştü.. Bir adet bile oteli olmayan Booking dünyanın en büyük otel zinciri olarak faaliyet gösteriyor.
Peki, biz ne yapmalıyız?

İnovasyon kültürü
İnovasyonu günlük bir yaşantı kültürü hâline dönüştürmeliyiz. Sır kelime “Innovate” yöneticiler için bir zorunluluk hâli almalı.
Toyota’nın CEO’su Katsuaki Watanabe Harvard Business Review’da kendisi ile yapılan bir röportajda şunları söylüyor: “Şirketimizde çok zeki insan yok. Sadece ne inanıyorsak onu yapıyoruz ve her gün o yaptığımıza küçük de olsa ne ekleyebiliriz, onu düşünüyoruz ve deniyoruz… 70 yıldır böyle çalışıyoruz. Bu küçük değişiklikleri topladığımızda ortaya bir devrim çıkıyor.”
 
İleri, daha ileri

Geriye değil, ileri daha ileri bakmak, görmek ve uygulamaya geçmek gerek... Her şey değişiyor; çevre, tüketim alışkanlıkları, pazarlama, satış yöntemleri, her şey ama her şey…

Dijital kamera ilk kim tarafından bulundu biliyor musunuz?

Kodak.

Kodak ilk dijital kamerayı keşfettiğinde, film endüstrisinin hemen hemen tamamını elinde bulunduruyordu ve işlerden de oldukça memnundu. Neden dijitali ortaya sürüp de mevcut işine sekte vursun ki? Hani bizdeki matbaa, hattat örneği. Matbaa Osmanlı’ya 200 yıl sonra gelmiş, sebebi o günkü hattatlar işsiz kalmasın.

Bill Gates’in şu sözü ne kadar anlamlı ve sorunu ne kadar da güzel özetliyor. “Başarı berbat bir öğretmendir. Akıllı insanları baştan çıkarıp hiç kaybetmeyeceklerine inandırır.”

Marketing kanalları değişiyor

Pazar sürekli olarak gelişmekte ve değişmektedir. Bu bizim yeni tanıtım ve pazarlama kanalları bulmamızı veya yeni olanlara adapte olmamızı zorluyor. Doğru teleskoplara ve mikroskoplara ihtiyacımız var. Bilgiyi düzgün bir şekilde analiz edilip üçgenleştirdikten sonra çabucak tepki göstermeliyiz.

Başarılı olmak için pazarı sürekli olarak incelemeli, geri bildirimi gerçek zamanlı olarak toplayıp, analiz edip, onaylanmamış doğruları karar veren, raporlayan ve düzeltici önlemi alan sisteme ihtiyacınız var. Dün çalışan yarın çalışmayabilir.

Düşmekten korkma

Her başarılı hikâyenin arkasında başarısızlıklarla dolu bir geçmiş vardır. AliBaba’nın kurucusunun hikâyesini okuyun, Steve Jobs’ın, Jeff Bozes’in. Başarı, başarısızlığın doyum noktası ile başlar.

“Projeleri öldürün, insanları değil.” diyor The Anderson Network Başkanı Steve Anderson, “Error! Hyperlink reference not valid.” başlıklı makalesinde. İşletmelerde çalışanların başarısızlıkla sonuçlanacak çalışmalardan korktukları veya cezalandırılacakları düşüncesi ile yenilikçi çalışmalar yapmaktan korktuklarının altını çiziyor. İnovatif işletmeler başarısızlığın başarıda bir başlangıç olduğunu bilirler.

Destek alın

Gerek ülke bazında olsun, gerekse uluslararası bazda inovasyona verilen mali desteklerin sayısı ve bütçesi oldukça fazla. Birbirinden bağımsız 500 civarında fon programı bulunan Avrupa Birliği fonlarının ağırlıklı kısmı AR-GE ve inovasyon projelerine ayrılıyor. Mesela, 80 milyar Euro bütçeli Horizon 2020 bunlardan sadece bir tanesi.

Yerel bazda da destekler mevcut. TÜBİTAK'ın girişimcilik, yenilikçilik ve AR-GE programları projelere destek sağlıyor. Kalkınma Ajansları her yıl açtıkları çağrılarla inovasyon projelerine mali destek veriyor. Bu fon programları sadece destek vermekle kalmıyor, başkaları tarafından sunulan projelere ortak olma fırsatı da sunuyor. Ne güzel değil mi? Bir Alman bilim adamı bir proje üzerinde çalışıyor ve işletmenizi bu projeye ortak ediyor. Ortaklıktan kaynaklanan harcamaları da destek veren kurumdan alıyorsunuz. Tabii projenize destek alma kültürünü oluşturduysanız.

Altın yaka

Çok değil, birkaç gün önce usta gazeteci Şeref Oğuz, Sabah Gazetesi’nde “Metal Yakalılar” başlıklı bir makale yayımladı. Beyaz yakalılar, mavi yakalılara ilave olarak robotlardan oluşan metal yakalıları da ilave ederek beyaz ve mavi yakalıların karşılaşabilecekleri sorunlara dikkat çekiyor. Önümüzdeki birkaç yıl içinde dünya genelinde 5 milyon kişinin işsiz kalacağı tahmin edilmekte.

Beyaz, mavi ve metale bir de altın yaka ilave ediliyor. Altın yaka, yukarıda sözünü ettiğimiz “Bul” kültürünü benimseyen ve yaşam tarzı hâline getiren, bilinen kalıplar dışına çıkarak yeni bir şeyler ortaya koyabilen kişilerden oluşacak.

Gelecek sanırım metal ve altın yakalıların elinde olacak. Bu gelecekte işletme ve kişi olarak yer bulmak için anahtar kelime “Innovate” yani “Bul”.
 
 

Fatih ÖNCÜ

Uzman Hakkında

Sena Gürsoy
Teşvik ve Hibe Destek

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü’nden 1999 yılında mezun oldu. 2006 yılında aynı üniversiteden Kamu Yönetimi-Yönetim Bilimleri alanında yüksek lisans derecesini aldı.

Çalışma hayatına 2002 yılında İçişleri Bakanlığı bünyesinde İl Planlama Uzman Yardımcısı olarak başlayan Gürsoy, 2005’te İl Planlama Uzmanlığı’na atandı. 2008 yılından bu yana İzmir Kalkınma Ajansı’nda çalışan Sena Gürsoy, ajansın farklı birimlerinde uzman ve birim başkanı olarak görev yaptı, Genel Sekreterlik görevini vekâleten yürüttü. İyi derecede İngilizce bilen Gürsoy, evli ve bir çocuk babası.

Tüm Uzmanlar
Uzmanın Diğer Makaleleri