Muhasebede Hesap Dönemleri

Vergi Usul Kanunu’na göre, ticaret ve sanat erbabı, ticaret şirketleri, iktisadi kamu müesseseleri, dernek ve vakıflara bağlı iktisadi işletmeler ile çiftçiler (kanunda belirtilen işletmeler hariç) bu kanunda belirlenen esaslara göre defter tutmak zorundadır.

Türk Ticaret Kanunu’muza göre, tacir, ticari işletmesinin ekonomik ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her iş yılı içinde elde edilen sonuçları belirlemek amacıyla defter tutmak zorundadır.

Hesap dönemleri ve defter tutma

Defterler hesap dönemleri itibarıyla tutulmak durumundadır. Kayıtlar her hesap dönemi sonunda kapatılır ve ertesi hesap döneminin başında yeniden açılır. Genel uygulama olarak hesap dönemi takvim yılıdır.

Takvim yılı esası bazı hâllerde mükelleflerin faaliyetlerinin özellikleri nedeniyle vergileme yönünden birtakım güçlüklere neden olabilmektedir. Bu hususu göz önünde tutan kanun koyucu Vergi Usul Kanunu’nun 174’üncü maddesinde takvim yılı dönemi faaliyet ve muamelelerinin mahiyetine uygun bulunmayanlar için, bunların müracaatı üzerine Hazine ve Maliye Bakanlığı 12’şer aylık hesap dönemleri belli edebilmektedir.

Ayrıca 12’şer aylık hesap dönemleri yanında 12 aydan kısa hesap dönemleri de (kıst dönemler) söz konusu olabilmektedir.

Genellikle hesap dönemi aynı zamanda vergilendirme dönemidir. Ancak bir yıldaki tüm gelirlerin toplanması gerekliliğinin bir sonucu olarak gerçek kişilerin vergilendirme dönemi 12 aylık takvim yılıdır. Ticari faaliyetin yıl içinde sonlandırılması hâlinde iki dönem arasında fark ortaya çıkar. Ticari kazanca ilişkin hesap dönemi 12 aydan kısa (kıst) olacaktır.

Özel hesap dönemi

Vergileme dönemi esas itibarıyla hesap dönemi olarak nitelenir. Defterler hesap dönemi itibarıyla tutulur. Kayıtlar her hesap dönemi sonunda kapatılır ve ertesi dönemin başında yeniden açılır.

Hesap dönemi ister takvim yılı olsun ister özel hesap dönemi olsun bir yıldan az ya da çok olamayacaktır. Buna göre mükellefler öncelikle işe başlarken takvim yılı itibarıyla hesap dönemine göre defter tutarlar, ancak Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan izin almaları hâlinde özel hesap dönemine geçebileceklerdir.

Özel hesap dönemi daha çok faaliyeti zirai işletmecilik olan mükelleflerle dershane, özel okul gibi eğitim-öğretim hizmeti veren mükelleflere uygun olmaktadır. Ortakları yabancı kişi veya kurum olan mükellefler de özel hesap dönemini tercih etmektedirler.

Zirai işletmelerde mahsul genellikle yaz sonunda alınmakta, eğitim hizmetlerinde ise eğitim sonbaharda başlayıp ertesi yıl yaz başında sona ermekte ve gelir de buna göre oluşmaktadır. Takvim yılı sonunda gelir ve/veya giderler doğru olarak ölçülüp değerlendirilememektedir.

Ortakları yabancı kişi ve kurum olan mükellefler de özel hesap dönemine göre vergilenmeyi tercih edebilmektedirler. Ortakları yabancı kişi veya kurum olanların ortaklarının bulunduğu ülkenin mali yılı takvim yılından farklı olmaktadır. Bu ülkelerde de takvim yılı esas olsa bile söz konusu şirketler özel hesap dönemi uyguluyor olabilirler. Mali sonuçların ve başarının grup olarak görülebilmesi finansal tabloların konsolide edilmesi ile mümkün olmaktadır. Farklı hesap dönemlerinin varlığı değerlendirmeyi güçleştirmektedir.

Gelir vergisi mükelleflerinin vergilendirme dönemi takvim yılıdır. Faaliyetlerinin özellikleri nedeniyle özel hesap dönemi kullanan gelir vergisi mükelleflerinin ticari ve zirai kazançları, hesap döneminin kapandığı yılın geliri sayılır. Kanun’un bu ifadesi göz önünde tutulduğunda serbest meslek faaliyeti icra edenler için özel hesap dönemi belirlenmesi söz konusu olmayacaktır.

Özel hesap dönemine geçişte Hazine ve Maliye Bakanlığı izni

İşletmeler ilk kuruluşlarında doğrudan özel hesap dönemini seçebilecekleri gibi, faaliyete geçtikten sonra da hesap dönemlerini özel hesap dönemi olarak değiştirebilirler. Bunun için Hazine ve Maliye Bakanlığı’na yazılı başvuru yapılarak izin alınması gerekmektedir. Başvuruda, özel hesap dönemi istenmesinin gerekçesinin belirtilmesi ve belgelendirilmesi gerekmektedir.

Özel hesap dönemine geçiş talebinde Türkiye’de kurulmuş olan yabancı ortaklı kurumların gerekçesi sadece faaliyetlerinin farklı niteliğine dayanmaz. Bu kurumlar, genellikle merkezleriyle uyum sağlamak için özel hesap dönemine geçmek istemektedirler. Böyle bir durumda yurt dışındaki merkez olan ortağın hesap dönemini gösterir bir belgenin başvuru dilekçesine eklenmesine ihtiyaç vardır. Hazine ve Maliye Bakanlığı özel hesap dönemi taleplerini ileri bir tarihten başlamak üzere kabul etmektedir. Özel hesap dönemi için, istenen başlangıç tarihinden yeterince önceki bir tarihte izin başvurusu yapılmalıdır. Aksi hâlde beklenenden daha geç bir tarihte özel hesap dönemine geçme zorunluluğu ortaya çıkacaktır.

Kıst hesap dönemi

Her mükellefin işe takvim yılı başında başlaması mümkün değildir. Yılın herhangi bir zamanında faaliyete başlamak söz konusu olur. İşte ilk defa işe başlarken işe başlama tarihinden yılın sonuna kadar olan süre bir hesap dönemi olarak kabul edilmekte ve bu süreye uygulama­da kıst hesap dönemi adı verilmektedir. Keza işin bırakılması hâlinde takvim yılı başından işin bırakıldığı tarihe kadar geçen süre de bir hesap dönemi olarak kabul edilmekte ve bu süre de aynı şekilde kıst hesap dönemi sayılmaktadır.

Aynı şekilde takvim yılı olan normal hesap döneminden özel hesap dönemine geçildiğinde veya tersi durumda da bir yıldan kısa olan süreler kıst dönem olarak kabul edilmektedir. Devir birleşme gibi hâllerde de kıst vergileme dönemi söz konusu olacaktır.

Özel hesap dönemi ve geçici vergi dönemleri

Kendilerine özel hesap dönemi tayin edilen mükelleflerde geçici vergi dönemleri de farklı olmaktadır. Üçer aylık geçici vergi dönemleri özel hesap döneminin başlangıç tarihinden itibaren (seçilen ayın birinci günü) üçer aylık dönemler olacaktır. 1 Kasım 2022-31 Ekim 2023 özel hesap döneminde birinci geçici vergi dönemi 01 Kasım-31 Ocak’tır.

Kaynakça:

https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/vergilemede-hesap-donemleri/703938

 

Doç. Dr. A. Engin Ergüden

25.08.2023

Uzman Hakkında

Doç. Dr. A. Engin Ergüden
Muhasebe ve Denetim

İş yaşamına 1995 yılında Güreli YMM A.Ş.’de denetçi yardımcısı olarak başlayan Ergüden, 1998 yılında Denet YMM A.Ş.’nin denetim bölümünde kıdemli denetçi olarak çalıştı. 2000-2006 yılları arasında Zorlu Holding A.Ş. İç Denetim Departmanı’nda İç Denetim Müdür Yardımcısı ve İç Denetim Müdürü, 2006-2009 yılları arasında da Unitim Holding A.Ş.’de İç Denetim Müdürü olarak görev yaptı. Hâlen 2009 yılının Ekim ayında kurduğu Erler SMMM Denetim Hizmetleri Limited Şirketi’nde yönetici ortak olarak denetim danışmanlığı ve denetim hizmetleri veriyor.

Dr. Engin Ergüden, SMMM ve CRMA ruhsatına sahip olup Türkiye İç Denetim Enstitüsü Akademik İlişkiler Komitesi üyesi, The Institute of Internal Auditors, Türkiye Muhasebe Uzmanları Derneği, Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği ve Muhasebeciler Mali Müşavirler Birliği Derneği üyesi.

Çeşitli üniversitelerde lisans ve yüksek lisans programlarında dersler veren Ergüden,
TÜRMOB-Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği’nde Türk Ticaret Kanunu ve Bağımsız Denetim Standartları ve Uygulamaları ile Kamu Gözetimi Kurumu, meslek mensubu yetkilendirme eğitimleri kapsamında bağımsız denetim standartları ve şirketlere yönelik profesyonel eğitimler de veriyor.

Tüm Uzmanlar
Uzmanın Diğer Makaleleri