Çalışma Hayatında Yeni Tartışma: Aşı mı Test mi?

6 Eylül tarihi itibarıyla sosyal hayatımızda ve eğitim kurumlarında yeni bir uygulama gündeme getirildi. Covid-19 salgını sebebiyle alınan bu tedbirler üzerine aşı olmayanlar için PCR testi yaptırılarak virüs taşımadıklarını belgelendirmeleri istenecek. Toplu ulaşım, konser, tiyatro, uçak seyahatleri gibi alanlarda da benzer tedbirler alınacak. Salgının ilk başladığı dönemlerde başlatılan maske zorunluluğu ya da AVM’lere girişteki HES kodu zorunluluğu gibi yeni tedbirler de böylece uygulanacak. 

Bu uygulama aynı zamanda çalışma hayatında da geçerli olacak. Biz konumuz gereği iş hayatında uygulamanın detaylarını biraz değerlendirmek istedik. Bilindiği gibi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 2 Eylül 2021 tarihli genel bir yazıyı 81 il valiliğine göndererek uygulamayı başlattı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın gönderdiği yazıda çalışma hayatını düzenleyici, işçi-işveren ilişkilerinde çalışma barışının sağlanmasını kolaylaştırıcı ve koruyucu tedbirler almak, iş sağlığı ve güvenliğini sağlayacak önlemlerin uygulanmasını izlemenin bakanlığın asli görevleri arasında olduğu belirtildi. Yazıda şu ifadeler yer aldı: “Bu doğrultuda, bakanlığımız tarafından, işverenlerin işçilerinden isteyeceği PCR testi ve işçilerini Covid-19 riskleri ve tedbirleri konusunda bilgilendirmesini içeren, 2 Eylül 2021 tarihli genel yazı 81 il valiliğine gönderilmiştir. Söz konusu yazıda işverenlerin, iş yerinde karşılaşılabilecek sağlık ve güvenlik risklerine yönelik koruyucu ve önleyici tedbirler hakkında tüm işçilerini bilgilendirmekle yükümlü oldukları hatırlatılmıştır. Aynı zamanda işverenlerin Covid-19 aşısı tamamlanmamış işçilerini yazılı olarak ayrıca bilgilendirmesi istenmektedir. Bilgilendirme sonrasında aşı olmayan işçilere, kesin Covid-19 tanısı konması durumunun iş ve sosyal güvenlik mevzuatı açısından olası sonuçları da işveren tarafından bu durumdaki işçilere bildirilmelidir. Covid-19 aşısı olmayan işçilerden 6 Eylül 2021 tarihi itibarıyla zorunlu olarak haftada bir kez PCR testi yaptırmaları iş yeri/işveren tarafından istenebilecek, test sonuçları gerekli işlemler yapılmak üzere iş yerinde kayıt altında tutulacaktır.”

Böylece bakanlık 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamında gerekli tedbirlerin alınması noktasında bir duyuru yapmış oldu. 2 yıldır hayatımızda olan salgın da iş ve işçi sağlığını tehdit eden bir risk olduğundan yasa gereği işverenlerin gerekli tedbirleri alma zorunluluğu bulunuyor. Aynı yasa işverenlere yeni riskler karşısında hemen risk değerlendirmesi yaparak yeni tedbirler alma zorunluluğu da yüklüyor. Bu açıdan bakıldığında Covid-19 salgını ile ilgili tedbir alma mecburiyeti de bulunuyor.

İşveren sorumlu tutuluyor

6331 sayılı yasada iş sağlığı ve güvenliği açısından işverenin görevleri şöyle sıralanıyor:

1) İşveren, çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olup bu çerçevede;

a) Mesleki risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi dahil her türlü tedbirin alınması, organizasyonun yapılması, gerekli araç ve gereçlerin sağlanması, sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun hâle getirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmalar yapar.

b) İş yerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uyulup uyulmadığını izler, denetler ve uygunsuzlukların giderilmesini sağlar.

c) Risk değerlendirmesi yapar veya yaptırır.

ç) Çalışana görev verirken, çalışanın sağlık ve güvenlik yönünden işe uygunluğunu göz önüne alır.

d) Yeterli bilgi ve talimat verilenler dışındaki çalışanların hayati ve özel tehlike bulunan yerlere girmemesi için gerekli tedbirleri alır.

2) İş yeri dışındaki uzman kişi ve kuruluşlardan hizmet alınması, işverenin sorumluluklarını ortadan kaldırmaz.

3) Çalışanların iş sağlığı ve güvenliği alanındaki yükümlülükleri, işverenin sorumluluklarını etkilemez.

4) İşveren, iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin maliyetini çalışanlara yansıtamaz.

Çalışanların görevleri var

Yasa aslında Covid-19 başta olmak üzere işçi sağlığını tehlikeye düşürecek tüm risklere karşı işverenlerin her tedbiri almalarını ve çalışanları eğitip bilgilendirmelerini zorunlu kılıyor. Ancak yasada sadece işverenler değil çalışanların da yükümlülükleri sıralanıyor. Buna göre 19. maddedeki çalışanların yükümlülükleri şöyle:

1) Çalışanlar, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili aldıkları eğitim ve işverenin bu konudaki talimatları doğrultusunda, kendilerinin ve hareketlerinden veya yaptıkları işten etkilenen diğer çalışanların sağlık ve güvenliklerini tehlikeye düşürmemekle yükümlüdür. 

2) Çalışanların, işveren tarafından verilen eğitim ve talimatlar doğrultusunda yükümlülükleri şunlardır:

a) İş yerindeki makine, cihaz, araç, gereç, tehlikeli madde, taşıma ekipmanı ve diğer üretim araçlarını kurallara uygun şekilde kullanmak, bunların güvenlik donanımlarını doğru olarak kullanmak, keyfi olarak çıkarmamak ve değiştirmemek.

b) Kendilerine sağlanan kişisel koruyucu donanımı doğru kullanmak ve korumak.

c) İş yerindeki makine, cihaz, araç, gereç, tesis ve binalarda sağlık ve güvenlik yönünden ciddi ve yakın bir tehlike ile karşılaştıklarında ve koruma tedbirlerinde bir eksiklik gördüklerinde, işverene veya çalışan temsilcisine derhal haber vermek. 

ç) Teftişe yetkili makam tarafından iş yerinde tespit edilen noksanlık ve mevzuata aykırılıkların giderilmesi konusunda işveren ve çalışan temsilcisi ile iş birliği yapmak.

d) Kendi görev alanında, iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için işveren ve çalışan temsilcisi ile iş birliği yapmak.

İşten kaçınma hakkı

Görüldüğü gibi yasa aslında çalışanlara önemli görevler de yüklüyor. Bu noktada bakıldığında son alınan aşı ya da PCR testi gibi Covid-19 salgını ile ilgili tedbirlere çalışanların uyma zorunluluğu bulunuyor. Dolayısıyla maske takma, girerken ateş ölçtürme şeklindeki tedbirlerde olduğu gibi aşı olmak istemeyen çalışanlar test ile virüs taşımadıklarını belgelemek durumunda kalacaklardır.

6331 sayılı yasada aslında çalışanların bazı hakları da sıralanıyor. 13. maddede işten kaçınma durumları şöyle sıralanıyor:

1) Ciddi ve yakın tehlike ile karşı karşıya kalan çalışanlar kurula, kurulun bulunmadığı iş yerlerinde ise işverene başvurarak durumun tespit edilmesini ve gerekli tedbirlerin alınmasına karar verilmesini talep edebilir. Kurul acilen toplanarak, işveren ise derhâl kararını verir ve durumu tutanakla tespit eder. Karar, çalışana ve çalışan temsilcisine yazılı olarak bildirilir.

2) Kurul veya işverenin çalışanın talebi yönünde karar vermesi hâlinde çalışan, gerekli tedbirler alınıncaya kadar çalışmaktan kaçınabilir. Çalışanların çalışmaktan kaçındığı dönemdeki ücreti ile kanunlardan ve iş sözleşmesinden doğan diğer hakları saklıdır. 

3) Çalışanlar ciddi ve yakın tehlikenin önlenemez olduğu durumlarda birinci fıkradaki usule uymak zorunda olmaksızın iş yerini veya tehlikeli bölgeyi terk ederek belirlenen güvenli yere gider. Çalışanların bu hareketlerinden dolayı hakları kısıtlanamaz.

4) İş sözleşmesiyle çalışanlar, talep etmelerine rağmen gerekli tedbirlerin alınmadığı durumlarda, tabi oldukları kanun hükümlerine göre iş sözleşmelerini feshedebilir. Toplu sözleşme veya toplu iş sözleşmesi ile çalışan kamu personeli, bu maddeye göre çalışmadığı dönemde fiilen çalışmış sayılır.

5) Bu kanunun 25’inci maddesine göre iş yerinde işin durdurulması hâlinde, bu madde hükümleri uygulanmaz.

İşten çıkarma nasıl olur?

Yukarıdaki değerlendirmelerimizi İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu çerçevesinde yaptık. Tabii işin bir de İş Kanunu bakımından değerlendirmesi bulunuyor. İş Kanunu’nun 24. ve 25. maddeleri hem işverene hem de çalışana sağlık açısından haklı fesih imkânı sunuyor. Buna göre işçi kendi sağlığının tehlikeye düştüğü durumlarda iş akdini haklı olarak feshedip tazminatını alıyor, işveren de işçinin diğer çalışanların sağlığını tehlikeye düşürecek davranışları durumunda haklı çıkartma yapabiliyor. Bu yüzden alınan tedbirlere uymamak işten çıkartmalara sebep olabiliyor.  

İş Kanunu madde 25’teki sağlık sebepleri bölümünde işverene şu sebeplerden dolayı haklı fesih imkânı sunuluyor:

a) İşçinin kendi kastından veya derli toplu olmayan yaşayışından yahut içkiye düşkünlüğünden doğacak bir hastalığa yakalanması veya engelli hâle gelmesi durumunda, bu sebeple doğacak devamsızlığın ardı ardına üç iş günü veya bir ayda beş iş gününden fazla sürmesi.

b) İşçinin tutulduğu hastalığın tedavi edilemeyecek nitelikte olduğu ve iş yerinde çalışmasında sakınca bulunduğunun Sağlık Kurulu’nca saptanması durumunda (a) alt bendinde sayılan sebepler dışında işçinin hastalık, kaza, doğum ve gebelik gibi hallerde işveren için iş sözleşmesini bildirimsiz fesih hakkı; belirtilen hâllerin işçinin iş yerindeki çalışma süresine göre 17’nci maddedeki bildirim sürelerini altı hafta aşmasından sonra doğar. Doğum ve gebelik hâllerinde bu süre 74’üncü maddedeki sürenin bitiminde başlar. Ancak işçinin iş sözleşmesinin askıda kalması nedeniyle işine gidemediği süreler için ücret işlemez.

Benzer bir durum aynı yasanın 24. maddesinde işçilere tanınıyor. Burada işçinin haklı fesih ile işten ayrılmasını sağlayan sebepler şöyle sıralanıyor:

a) İş sözleşmesinin konusu olan işin yapılması, işin niteliğinden doğan bir sebeple işçinin sağlığı veya yaşayışı için tehlikeli olursa,

b) İşçinin sürekli olarak yakından ve doğrudan buluşup görüştüğü işveren yahut başka bir işçi bulaşıcı veya işçinin işi ile bağdaşmayan bir hastalığa tutulursa.

                                                                                                                                                                                                                                                                                                        Faruk Erdem

Uzman Hakkında

Faruk Erdem
Emeklilik ve Sigorta

Faruk Erdem, İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü’nden mezun oldu. Üniversite yıllarında başladığı gazeteciliğe birçok gazete, televizyon, radyo ve haber ajansında devam etti. Hâlen Takvim Gazetesi’nde Ekonomi Müdürü olarak görev yapan Faruk Erdem aynı zamanda Sabah ve Yeni Asır gazetelerinde köşe yazarlığı yapmakta, A Haber televizyon kanalında her sabah ekonomi gündemini yorumlamaktadır. Ayrıca A Para kanalında her cuma akşamı yayınlanan çalışma hayatı, vergi, tüketici hakları ve sosyal güvenlik konularını içeren “Bize Sorun” adlı bir programın da yorumculuğunu üstlenmiştir. Erdem, bir dönem Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Çalışma Hayatı Danışma Kurulu üyeliği de yapmıştır. Sürekli sarı basın kartı sahibi olan Faruk Erdem, Ekonomi Gazetecileri Derneği Başkan Yardımcısı ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti üyesidir. Emeklilik sistemlerini konu alan “Ah Bir Emekli Olsam!” isimli kitabın da yazarıdır.

Tüm Uzmanlar
Uzmanın Diğer Makaleleri