2021 Yılı Değerlendirmesi ve 2022 Yılına Dair Beklentiler

2019’un sonunda ortaya çıkan ve 2020 yılında tüm dünyaya yayılarak hayatımızın her noktasına tesir eden COVID-19’un ekonomi üzerindeki etkisi ilk çeyrekte talep daralması şeklinde kendini gösterdi. Beklenmeyen bu şok karşısında insanların çekinceleri ve devletlerin önlemleriyle ilk etki hizmet sektöründe görüldü ve insanların hizmet taleplerini ciddi bir şekilde kesti.

İkinci çeyrekten itibaren stoklarda azalmalar, üretim kesintileri ve arz yönlü etkilerle karşılaşmaya başladık. 2021 yılında gerek aşılama çalışmalarının artması gerekse alınan önlemlerin etkili olması sayesinde hızlı bir şekilde ekonomik dönüş gerçekleşti.

ABD, İngiltere, AB Merkez Bankası ve Japonya merkez bankalarının genişletici para politikaları ve merkezi hükümetlerin maliye politikaları, gelir artırıcı politikalar ve talebi uyarıcı teşvikler ile dünya ekonomisinde 2020 yılında gözlemlenen %3,3’lük daralma yerini hızlı bir şekilde büyümeye bıraktı.

IMF’ye göre 2021 yılında dünyanın %5,9 büyümesi bekleniyor. Bu büyüme beklentisine rağmen 2020 yılında kısa vadede gözlemleyemediğimiz pandeminin ekonomi üzerindeki etkileri ile yavaş yavaş karşılaşmaya başladık. İlk karşılaştığımız olgu küresel değer zincirindeki kopmalar oldu. Küreselleşmede üretim hatlarının dünyanın dört bir yanına dağılarak en etkin üretim yapısına ulaşılmaya çalışıldığı bir iş bölümü mevcuttu. Pandemiyle üretim ve lojistik süreçlerindeki kesintilerle birlikte üretimin yeterince hızlı bir şekilde talebe uyarlanabilme kabiliyetinin olmaması nedeniyle dünyanın birçok noktasında ve birçok sektöründe ara mal ve girdiler üzerinde talep canlı iken arzın kısıtıyla karşılaşıldı.

Çip krizi ile adını duyuran bu sorun dünya ticaretinde konteynır sorunu ile perçinleşti. Lojistik sürecin üretim üzerinden kendi optimizasyonunu sağlaması durumu üretim hatlarındaki kesintiler nedeniyle bir anda navlun fiyatlarını yükseltti. Bu durum başta Çin olmak üzere dünyanın birçok noktasında göreli fiyat farklarına neden olarak ihracat ve ithalat üzerindeki talepleri değiştirdi. UNCTAD’ın (Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı) tahminlerine göre 2021 yılında küresel ticaret hacminin 28 trilyon dolara ulaşması beklenirken bu rakam 2022 yılı için hâlâ belirsiz. Özellikle parasal ve mali sıkılaşma hareketleri ile talep kısılırken diğer yandan yeni varyant türleri belirsizliği hâlâ canlı tutmakta. 

2021 yılında enflasyon genel bir yükseliş eğilimi ile dünya geneline yayıldı. Bu durumda özellikle talep uyarıcı maliye ve para politikaları, emtia fiyatlarında gözlemlenen dalgalanmalar, arz sürecindeki kesintiler ve enerji fiyatlarındaki yükselişin gecikmeli etkileri başat rol oynuyor.

Fed’in son toplantı tutanaklarında enflasyondaki katılığa dikkat çekerek enflasyona müdahale edebileceğine dair sinyaller vermesi dünya genelindeki likiditenin kısılmasına yönelik beklentileri de artırdı. Yeni bir 2013 senaryosu (taper tantrums) ile karşılaşmamamız için gereken özen gösterilse de bu durum likiditenin ve büyüme eğiliminin önünde ciddi bir düzeltme olabileceğinin göstergesi niteliğinde.  Beklentiler Fed’in 2022 yılında üç faiz artırımı yapacağı ve tahvil alım operasyonlarını durduracağı yönünde. Morgan Stanley ve JP Morgan gibi finans kuruluşları arz zincirindeki sorunların düzeleceği ve enflasyonun kontrol altına alınarak küresel büyüme trendinin devam edeceği yönünde bir resim çiziyorlar. Özellikle yeni sermaye yatırımlarının teknoloji odaklı yatırımları artıracağı, devamında toplam verimliliğin yükseleceği ve enflasyonun da düşeceği beklentisi hâkim.

 

Dr. Selim Süleyman

Uzman Hakkında

Dr. Selim Süleyman
Girişimcilik

Sakarya Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü’nden 2005 yılında mezun oldu. 2006 yılında İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde Uluslararası Ticaret Bölümü’nde yüksek lisansa başlayan Süleyman, 2007 yılında mezun oldu. 2008 yılında İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İktisat Anabilim dalında başladığı doktora eğitimini, “Merkez Bankası Para Politikalarının Kredi Kanalıyla İmalat Sanayi Sektöründe Faaliyet Gösteren KOBİ’lerin Bilançosuna Etkisi” konulu tez çalışması ile 2013 yılında tamamladı. Hâlihazırda çeşitli üniversitelerde iktisat, işletme ve yöneticilik konularında Yüksek Lisans dersleri veriyor.

2006 yılında İstanbul Ticaret Odası KOBİ Araştırma ve Geliştirme Şubesinde iş hayatına başlayan Süleyman, 2009 Aralık ayından 2013 Temmuz ayına kadar çalıştığı kurumda KOBİ Araştırma Servisi şefi olarak çalışmalarını sürdürdü. Bu süre zarfında 340 bin üyesi olan ve bu üyelerin % 99’unun KOBİ niteliğinde olan firmalarla ilgili eğitimlerde, projelerde bilgilendirme seminerleri ve araştırmalarda bulundu.

Tüm Uzmanlar
Uzmanın Diğer Makaleleri