Çalışma sermayesi, bir işletmenin günlük operasyonlarını sürdürebilmesi için gerekli olan kısa vadeli varlıklar ve yükümlülükler arasındaki farkı ifade eder. İşletmenin likiditesini ve kısa vadeli mali sağlığını değerlendirirken önemli bir gösterge olarak kullanılır. İşletmenin günlük operasyonlarını sürdürmesi ve acil nakit ihtiyaçlarını karşılaması için gereklidir.
Kredi verenler, işletmenin çalışma sermayesini değerlendirerek kredi riskini analiz eder.
Yeterli çalışma sermayesi, işletmenin maliyetlerini kontrol etmesine ve operasyonel verimliliği artırmasına yardımcı olur. Pozitif çalışma sermayesi, işletmenin yeni yatırım ve büyüme fırsatlarını değerlendirmesine olanak tanır. Çalışma sermayesinin etkin bir şekilde yönetilmesi, işletmenin finansal sağlığı açısından kritiktir. Bu, nakit akışının düzenli olarak izlenmesi, alacakların ve borçların etkin bir şekilde yönetilmesi ve stokların optimum seviyede tutulması gibi faaliyetleri içerir. Amaç, işletmenin nakit akışını ve likiditesini maksimum düzeyde tutarak, finansal istikrarı sağlamaktır. Enflasyon, çalışma sermayesini önemli ölçüde etkileyen bir faktördür. Enflasyonun çalışma sermayesi üzerindeki etkilerini anlamak için, enflasyonun dönen varlıklar ve kısa vadeli yükümlülükler üzerindeki etkilerini incelemek gereklidir. Enflasyon, nakit ve nakit benzerlerinin satın alma gücünü azaltır. Enflasyon yüksek olduğunda, aynı miktar nakit ile daha az mal veya hizmet satın alınabilir. Bu durum, işletmenin günlük operasyonlarını finanse etme yeteneğini olumsuz etkileyebilir.
Enflasyon, müşterilerin satın alma gücünü düşürebilir, bu da müşteri ödemelerinde gecikmelere veya tahsil edilemeyen alacakların artmasına yol açabilir. İşletmeler, enflasyon dönemlerinde alacak tahsilat sürelerini kısaltmak için daha agresif alacak yönetimi politikaları benimsemek zorunda kalabilir. Enflasyon dönemlerinde, malzeme ve hammadde maliyetleri artar. Bu durum, işletmelerin daha yüksek maliyetlerle stok tutmalarına neden olur. Ayrıca, enflasyonun süresi ve şiddeti belirsiz olduğundan, işletmeler fazla stok tutma eğilimine girebilir, bu da stok maliyetlerini artırabilir. Enflasyon, işletmelerin borçlanma maliyetlerini artırabilir. Faiz oranları genellikle enflasyonla birlikte yükselir, bu da kısa vadeli kredilerin maliyetini artırır. Ayrıca, tedarikçiler de fiyatlarını artırabilir, bu da ticari borçların değerini artırabilir. Enflasyon dönemlerinde, işletmeler nakitlerini enflasyonun aşındırıcı etkilerinden korumak için çeşitli yatırım araçlarına yönelebilirler. Kısa vadeli finansal enstrümanlar veya enflasyona endeksli varlıklar bu konuda yardımcı olabilir.
İşletmeler, ürün ve hizmet fiyatlarını enflasyon oranına göre ayarlayarak kâr marjlarını korumaya çalışabilirler. Ancak, bu strateji müşteri talebini olumsuz etkileyebileceğinden dikkatle uygulanmalıdır. Alacak tahsilat sürelerini kısaltmak ve müşteri ödeme koşullarını sıkılaştırmak, enflasyonun alacaklar üzerindeki olumsuz etkilerini azaltabilir. Borçlar açısından ise işletmeler faiz oranlarının daha düşük olduğu dönemlerde borçlanarak maliyetlerini düşürebilirler. İşletmeler stok yönetim stratejilerini gözden geçirerek, enflasyon dönemlerinde optimum stok seviyelerini belirleyebilirler. Fazla stok tutmak yerine, ihtiyaç duyulan malzemeleri zamanında tedarik etmek maliyetleri kontrol altında tutabilir. Enflasyon, işletmelerin çalışma sermayesini ve genel finansal durumunu etkileyen önemli bir faktördür. İşletmeler, enflasyonun etkilerini minimize etmek için nakit yönetimi, fiyatlama stratejileri, alacak ve borç yönetimi ve stok yönetimi gibi alanlarda proaktif adımlar atmalıdır. Bu sayede enflasyon dönemlerinde finansal istikrarlarını koruyabilir ve operasyonlarını sürdürebilirler.
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İngilizce İktisat Bölümü’nden 1999 yılında mezun oldu. Yüksek lisans ve doktorayı aynı üniversitenin Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde tamamladı.
İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi ve Bankacılık Araştırma Merkezi Müdürü’dür.
Başta İstanbul Üniversitesi olmak üzere çeşitli üniversitelerde bankacılık ve finans konularında lisans ve yüksek lisans düzeylerinde dersler vermektedir. 2003 yılında 5411 sayılı Bankacılık Kanunu Tasarısı TBMM Bütçe Plan Komisyon üyesi, 2005 yılında DPT 9. Kalkınma Planı Finansal Hizmetler Özel İhtisas Komisyon üyesi, 2008 yılında T.C Ulaştırma Bakanlığı İntermodal Finansman Özel İhtisas Komisyonu üyesi ve 2012 yılında T.C Kalkınma Bakanlığı 10. Kalkınma Planı Finansal Hizmetler Özel İhtisas Komisyon üyesi olarak görev yaptı. Tuna, aynı zamanda Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Çatı Dergisi Danışma Kurulu üyesi, Halkbank Beraber dergisi ve Takvim Gazetesi köşe yazarıdır. Televizyonlarda ekonomi alanında yorumculuk yapan Tuna’nın uzmanlık alanı ekonomi, bankacılık ve finanstır
Sorunuz başarılı bir şekilde uzmanımıza gönderilmiştir. Uzmanımız en kısa zamanda sorunuza yanıt verecektir.