Türkiye’nin hem ekonomide hem de sosyal güvenlik alanında en önemli sorunlarının başında kayıt dışılık geliyor. Çalışma hayatında kayıt dışı istihdam ile mücadele son yıllarda büyük hız kazandı. Hem denetim anlamında hem de çalışanların bilinçlenmesi noktasında sürdürülen çalışmalar meyvesini de verdi. Türkiye’de herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna bağlı olmadan çalışanların oranı yüzde 50’lerden yüzde 32’lere kadar geriledi.
Bu oranın da çok yüksek olduğu ortada. Yani 100 çalışandan 32’sinin sigortası yok ve herhangi bir güvencesi olmadan çalıştırılıyor. Sadece çalışanın değil devletin de hakları çalınıyor. Yüzde 32’lik rakam sadece sigortasız çalışanları gösteriyor. Oysa eksik maaş gösterilerek benim “gizli kayıt dışılık” dediğim bir uygulama daha var. Bunu da düşünürsek hakları çalınan insanımızın sayısının daha fazla olduğunu görüyoruz.
Mesele bir hukuk meselesi olduğu kadar vicdanları da ilgilendiriyor. Bugün “Üzerimizdeki sigorta ve vergi yükü fazla.” bahanesiyle çalışanını sömüren bir işverenin hem hukuki hem de vicdani vebali çok fazla. Yanında çalışan insana sigorta yapmayan işveren öncelikle o insanın haklarını çalıyor. Geleceğini yok ediyor. Emekliliğini, tazminatını sıfırlıyor.
Maaşı bordroda eksik göstererek de yine çalışanının gelecekte alacağı emekli maaşından ve tazminatından çalıyor.
İşverenin vebali sadece bununla da bitmiyor. Eksik maaş beyan ederek ya da hiç sigorta yapmayarak devletten vergi ve prim kaçırıyor, yani hırsızlık yapıyor. Bunun dediğimiz gibi hukuki veballeri çok yüksek ama vicdani vebalini de unutmamak lazım.
Üstelik devlet son yıllarda birçok teşvik ve destek ile işverenin yükünü de azalttı. Geçen makalemizde detaylarını anlattığımız destekleri düşünürseniz hele 2017 yılında işçilerin tüm primlerini neredeyse devlet karşılıyor. Buna rağmen hâlâ kayıt dışı işçi çalıştırmaya yeltenenlere de “insaf” diyoruz.
Çalışan açısından baktığınızda da bu duruma razı olmamak gerektiğini görüyoruz. “Maaşım veriliyor ya, eksik gösterilse ne olur?” dediğinizde aslında geleceğinizden çalındığını fark etmiyorsunuz. Kimsenin buna hakkı yok. Bakın gerçek maaşınızın gösterilmemesi size ne gibi zararlar veriyor:
- Primleriniz düşük yatırıldığı için ileride emekli maaşınız azalır.
- İşten ayrılırken tazminatınız bordrodaki asgari ücret üzerinden hesaplanır.
- İşsizlik parası, geçici iş görmezlik, rapor parası gibi ödenekler hep en az miktardan ödenir.
- Bankadan kredi almak isterseniz maaşınız alt seviyeden işlem görür.
- Hiç sigortalı yapılmazsanız ise şunlar olur:
- Hiçbir şekilde siz ve çocuklarınız sağlık hizmetlerinden yararlanamazsınız.
- Başınıza bir iş kazası gelse hiçbir ödenek alamazsınız.
- Emeklilik için hiçbir şekilde prim birikmez, çalıştığınız boşa gider.
- İşten atılırsanız tazminat alamazsınız, çalıştığınız sürece izin başta olmak üzere hiçbir sosyal hakkınız olmaz.
Peki, ne yapabilirsiniz?
Sigortasız çalıştırılıyorsanız ya da gerçek maaşınız bordroda gizleniyorsa sizin de yapabilecekleriniz var. Bu konularda yasalar çalışandan yana. İş kanunu gerçek maaşın gizlenmesi durumunda çalışanlar için haklı fesih ile tazminat imkânı sağlıyor.
İşten ayrılmak istediğinizde haklı fesih ile tazminatınızı alabilirsiniz. Ayrılmak istemiyorsanız ise önce işverenden gerçek maaşınızın bordroda gösterilmesini talep edin. Muhtemelen bir sonuç alamayacaksınız. O zaman hemen ALO 170'i arayarak, Bİ-MER vasıtasıyla müracaat ederek ya da çalışma il müdürlüklerine giderek şikâyette bulunun. Bu şikâyetlerde kimliklerinizin gizlenmesini de talep edin.
Hiçbirini yapamazsanız gerçek ücretle ilgili her türlü belgeyi, imza attığınız pusulaları veya size verilen maaş yazılarını da saklayın. İleride tazminat davasında ispat için gerekli olacaktır.
Faruk ERDEM