AB Fonları, KOBİ ve İşletmeler için Bir Çözüm Mü?

Avrupa Birliği fonları günümüz Türkiye’sinin en fazla konuşulan ve tartışılan konuları arasında yer almakta. Birçok girişimci, yatırımcı, işletme sahibi veya yönetici; Avrupa Birliği fonlarının değerlendirilmesine yönelik bir şeyler yapmaları gerektiğinin farkında fakat başarılı olmak için nelerin yapılması gerektiğini fazla bilmiyorlar. Bu durum, “fonların yeterince değerlendirilmediği” sonucunu çıkartıyor. Gerçekten öyle mi? Fonlar ülkemizde yeterince değerlendirilmiyor mu? Mevcut duruma kısaca bir göz atalım:

Mevcut Durum

Avrupa Birliği fon bütçeleri dönemsel olarak belirleniyor. Şu an 2014-2020 dönemindeyiz. Bir önceki dönem 2007-2013'tü. Önceki döneme baktığımızda Türkiye’nin karnesi pek de iç açıcı değil. 2007-2013 bütçesi 975 Milyar Euro’nun üzerindeydi. Bu bütçe 500 civarında farklı fon programı ile işletme, sivil toplum kuruluşu, yerel yönetimler ve eğitim kurumları gibi tüzel kişilerin kullanımına sunuldu. Bu 500 farklı fon programının 300 kadarı Türkiye’nin kullanımına açıktı. Türkiye’nin proje performansını görmek için çerçeve programına kısaca göz atmak yeterli olur.

7. Çerçeve Programı Avrupa Birliği’nin en büyük fon programıydı. Toplam bütçesi 7 yıllık dönem için 53.2 Milyar Euro’ydu. Türkiye bu programdan faydalanmak için 360 Milyon Euro katkı payı ödedi. 2012 TÜBİTAK ara değerlendirme rapor sonuçlarına göre 5 yıllık süreç içinde bu programdan projelere 145. Milyon Euro fon alınabildi. Yani verilen katkı payının yarısı bile değil.

Türkiye bir önceki dönemde 308 proje ile 145 milyon Euro destek alırken diğer ülkelerin desteklen proje sayıları şöyle:
 
Birleşik Krallıklar UK 17978
Fransa 13855
Almanya 13669
İtalya 8701
Hollanda 6608
İspanya 6252
Belçika 4958
Yunanistan 2885
Danimarka 2442
İsveç 2142
İrlanda 1734
Avusturya 1682
Protekiz 1579
İsviçre 1263
Finlandiya 1239
Norveç 1023
İsrail 930
Polonya 664
Macaristan 456
Türkiye 308
Çek Cumhuriyeti 288
 
Şekil1: Çerçeve programları 1984 yılında başladı. 3.3 Milyar Euro ile başlayan fon bütçesi her dönem artarak devam etti. 2014-2020 dönemini kapsayan Horizon 2020 çerçeve programının bütçesi 80 Milyar Euro.
 
 
Şekil 2: Kimler Proje sunabilir.
Avrupa Birliği fonlarından faydalanmanın 2 yolu vardır. Birincisi; proje hazırlarsınız ve projenize diğer Avrupa ülkelerinden ortak bulursunuz veya siz bir kurum ya da işletme olarak mevcut projelere ortak olursunuz. Mevcut projelere ortak olmak, proje sahibi olmaktan daha kolaydır. Projeniz yoksa sunulan projelere ortak olabilirsiniz. Bu da fonların değerlendirilmesine yönelik bir çözümdür. Fakat bunda iyi miyiz? Üzerimize düşeni yaptık mı? Veriler iç açıcı değil. Yine 2007-2013 dönemine bir baktığımızda TÜBİTAK ara değerlendirme raporu sonuçlarına göre Türkiye’nin ortak olduğu proje sayısı sadece 1.281. Bu rakam Birleşik Krallıklar için 37.051, Almanya 34.540, Fransa 31.820, İtalya 24.715, İspanya 19.887, Hollanda 18.378, Belçika 14.241, Yunanistan 10.351, İsveç 10.034, Danimarka 8.507, Portekiz 7.169, İsviçre 7.101, Avusturya, 6.618, Finlandiya, 6.078, Bulgaristan 1.415 ve Slovakya 1.226.

Avrupa Birliği AB fonları, kriz ekonomisinde ayakta kalmaya çalışan işletmeler için bir doping midir? İşletmelerin sorunlarına bir çözüm üretir mi? Bu soruya cevap, kısa vadede “Hayır.”, uzun vadede ise “Evet.” diyebiliriz.

Neden "Hayır"?

AB fonları kısa vadede işletmeler için bir çözüm değildir. Çünkü AB’nin verdiği mali kaynak geri ödemesi olmayan bir yardımdır, diğer bir adıyla hibe ve / veya fon. Bundan dolayı yardımı almak bir süreç gerektirir. Bu da 6 ila 12 ay süresi içinde değişir. Bundan dolayı ekonomik kriz içinde olan işletmeler için kısa vade de AB fonları bir çözüm değildir.
 
Neden "Evet"?
 
Sabırlı olan, planlı çalışan, bekleyebilen “AB verse de vermese de ben projemin büyüklüğüne inanıyorum, uygulacağım.” mantığı ile bakan işletmeler için AB fonları bir fırsattır. İşletmeler bu fırsatı değerlendirerek AB’den mali yardım alabilirler. Bu yardım miktarları proje değerine göre 50.000 Euro'dan başlar ve 5 Milyon Euro’ya kadar çıkabilir.
 
AB Fonları, İşletmelere Ne Kazandırır?
 
Avrupa Birliği fonlarında kazanımı, sadece para almak olarak değerlendirmemek gerek. Evet, bu da bir kazanımdır, hem de ana kazanım fakat bununla sınırlı değildir. Kazanımları şu şekilde sıralayabiliriz:
  • Uluslararası tanınırlık, Proje bir süreçtir. Proje süresi en az 12 ay sürer ve 36 aya kadar çıkabilir. Bu süreçte, ortaklarınızla defalarca bir araya gelirsiniz. Bu süreçte proje uygulama yanında iş birliği, ürün değişimi, alım-satım gibi süreçlere de girebilirsiniz. Proje çerçevesinde yapılan toplantılarda konferanslarda ve seminerlerde işletmenizin ve ürünlerinizin tanınırlığı artar.
  • Uluslararası üniversite sanayi iş birliği fırsatı, Fonlar ve projeler size üniversitelerden, sivil toplum kuruluşlarından ve diğer kurum ve kuruluşlardan uzmanlarla iş birliği yapma, ürün geliştirme ve farklı projelerde çalışma imkânı tanır.
  • Yeni ortaklar bulma, AB projelerinde ortaklık bir zorunluluk. Proje ortaklığı yapıyorsunuz. Bu çerçevede işletme ortaklığı yolları da açılabilr. Ürün geliştirme ve satış konularında da ortaklıklar olabilir.
  • AB'nin geleceğe yönelik teknoloji trendlerini yakalama, teknolojinin gelişimi ile birlikte, üretim, pazarlama ve satış yöntemleri de değişiyor. Trendleri ve yenikleri yakalamak için fon ve projeler işletmeler için bir fırsat.
  • Çalışanların, yöneticilerin dolaşımı ve ziyaretleri neticesinde bilgi ve teknoloji transferi, projeler siz ve çalışanlarınızın dolaşımına imkân sağlıyor. İşletmeler ve üniversitelerle görüşüyorsunuz. Çalışılan projeleri görme ve inceleme fırsatı yakalıyorsunuz. Bu fırsatı değerlendirmek için size ve çalışanlarınıza imkân sağlanıyor.
  • Uluslararası proje yönetim tecrübesi, proje içinde yer almanız proje yönetimini öğrenme imkânı da sağlıyor. Bir sonraki adım neden kendi projenizi geliştirmek ve yönetmek olmasın?
  • Hem işletmelerimiz hem de ülkemiz açısından prestij kazanımı, AB projelerinde yer almak işletme ve katılımcı için bir prestijdir, ayrıcalıktır, kazanımdır. Bilim adamları, sanatçılar kazandıkları ödüllerle övünürken, üniversiteler, işletmeler AB fonlarından projelerine aldıkları desteklerle övünürler. Çıkan ürün ayrıca AB komisyonu tarafından akredite oluyor. Pazarlama ve satış için bir fırsattır.
  • Kapasite artırımı, ürün değişimi, projeler neticesinde elde edilen ürün işletmenizin kapasite artırımını da sağlayabilir.
  • Pazar payının artırımı, günümüzde projelerle elde edilen ürünler, işletmenin pazar payını da artırıyor. Bunların, sayısız örnekleri mevcut.
Kazanılan fonlarla ortaya çıkan yeni ürünlerin üretilmesi ve yeni ürünlerle dış ticaretin artırılması diğer kazanımlar olarak sıralayabiliriz.
Ne Yapmalıyım?

Fon programına müracaat etmeden önce kurumunuzun hibe programına müracaat edip edemeyeceğine bir bakın. Genelde hibe programlarından tüzel her kurum ve kuruluş faydalanır fakat bazı programlar sadece belirli kurum ve kuruluşlara açılır. Mesela “Bu programa KOBİ’ler, dernekler, vakıflar, belediyeler müracaat edebilir," gibi. Peki kimler müracaat edemez? Merkezi Finans ve İhale Bitrimi MFIH kaynaklarına göre;
 
a İflas etmişler veya tasfiye hâlinde bulunan ve bu durumları nedeniyle işleri kayyum tarafından yürütülen,
b Dolandırıcılık, yolsuzluk, bir suç örgütü içinde yer almak suçlarından veya Avrupa Topluluğu mali çıkarlarına ters düşecek başka bir yasadışı faaliyetten dolayı kesinleşmiş yargı kararı ile mahkûm olanlar;
c Topluluk bütçesinden finanse edilen bir satın alma prosedürüne veya diğer bir hibe yardımına ilişkin yükümlülüklere uymayarak, sözleşmeyi ciddi bir şekilde ihlal ettiği tespit edilenler
d Politik partiler ve bunlara bağlı yapılar hibeye başvuru için uygun değildir.
e Çıkar ilişkisi içinde olanlar;
 
Başvuru Sahibi ve Ortakların Kapasitesi
 
“Kurumunuz Fonlardan Faydalanabilir mi?” sorusuna yanıtınız evet ise ilk aşamayı geçtiniz. Fakat henüz bitmedi. Hayır ise işiniz zor, fakat AB kapıları size kapanmıyor. Hayır ise tavsiyem uzun vadede sorunu çözmeniz, kısa vadede ise AB projelerine ortak olmak için çalışmalar yapmanız.
 
Söylediğim gibi soruya yanıtınız evet ise kurumunuzla ilgili önemli diğer bir sorun, siz ve ortaklarınızın kurumsal ve finanssal kapasitesi. İşletmenizin AB hibesini yönetecek kurumsal, finansal ve politik gücünün olması. Mesela 100,000 Euro hibe talep ettiniz. Kendi kendinize sorun: Kurumunuz bu parayı yönetecek kurumsal güce, yani yeterli sayıda kalifiye elemana ve finansal yapıya sahip mi?
 
Fon Programlarını Tespit Edin

Avrupa Birliği ülkemizin de kullanımına açık her yıl 400’e yakın hibe programı yayınlıyor. Araştırmadan, çevreye, eğitimden, gençliğe, genişlemeden, güvenliğe, hukuktan, istihdama, kültür, medyadan, tarım ve hayvancılığa, sağlık, şehir planlama, yerel yönetimden teknolojiye... onlarca alan için çok sayıda hibe programı yayınlamakta. Mesela, bu programlardan biri 7. Çerçeve Programı. 2007 – 2013 yılları arasına kapsayan dönemde toplam bütçesi 54 milyar Euro. Sadece Türkiye'nin kullanımına açık ve Aralık ayında 53 şehirde uygulanmaya açılacak IPA programının bütçesi 11.5 milyar Euro. Bu programlar tüm tüzel kişilere, kurum ve kuruluşlara açık bir program. Siz sektörünüzle ilgili diğer AB hibe programlarını da tek tek incelemelisiniz ve kurumunuzun faydalanabileceği tüm programları tespit etmelisiniz. Elbette 400'e yakın programdan sizim kurum ve projenize tam uyan en az 10 adet uygun program vardır.

Çağrıları Takip Edin
 
AB Fonlarından faydalanmanın başında çağrıların tespit edilmesi ve bu çağrıya yönelik projelerin hazırlanması gelir. Önemli olan sizin ne istediğiniz değil, Avrupa Birliği'nin, komisyonun ve / veya finans, ihale biriminin ne istediğidir. Bu istekler yılın belirli dönemlerinde Teklif Çağrısı -Call for Proposal adı altında yayınlanır. 400’ün üzerinde fon programı her yıl yüzlerce çağrı yayınlar. Bu çağrıları, mevcut fon programlarının web sayfalarından talip edebilirsiniz.
 
Projenizi Yazın
 
Kurumunuz AB hibe programlarından faydalanmak için gerekli kriterlere uygun, hibe programlarını da tespit ettiniz, şimdi sıra projenin tespit edilmesine geldi. Şunu unutmayın, önemli olan sahip olduğunuz proje değil, önemli olan Avrupa Birliği'nin ne istediği. AB yaptığı her çağrıda ne tür projeler istediğini açıklar. Siz projenizi bu istek dâhilinde uyarlamak zorundasınız. Projenizin hedefleri, çağrısı yapılan AB programının hedefleri ile uyumlu olması gerekir. Aksi takdirde projeniz ne kadar mükemmel olursa olsun reddedilecektir.
 
Kayıt, Tanıtım ve Ortaklık

AB projelerinde ortaklık “olmazsa olmaz” şart. İstisnai durumlar hariç, AB gönderilen her projede genelde ortak ister. Bu ortaklar da genelde AB üye ülkelerden birinde veya birkaçında olmalıdır. Proje yazmak veya yönetmek elbette güzeldir. 100,000 Euro'luk bir projeye koordinatör mü olmak istersiniz, yoksa 3 milyon Euro'luk bir projeye ortak olmak mı? Projelere ortak olmak da kurumunuza veya şahşınıza çeşitli kazançlar sağlayacaktır. Bundan dolayı AB’nin çeşitli birimlerine kurumunuza kayıt yaptırın. Böylelikle diğer AB ülkelerinden birileri proje hazırlarken sizi kolayca bulabilsin ve projesine sizi ortak olarak alabilsin. Veya siz direkt kendileri ile irtibata geçerek projesine ortak olabileceğinizi söyleyin.

Takip ve Sonuç
 
Gözünüz ve kulağınız açık olsun. Projenizi gönderdiğiniz birim sizden belge veya bilgi isteyebilir. Bundan dolayı fax’nızın ve email adreslerinizin doğru çalışıp çalışmadığından emin olun. Olumlu veya olumsuz olarak size 3 ay içinde geri döneceklerdir. Olumlu ise hayırlı olsun, değil ise neden ve sebepleri ile size geri dönerler. Yılmayın, eksikliklerinizi tamamlayıp bir sonraki çağrıda tekrar müracaat edin veya projenizi değişikliklerle farklı bir programa sunun.
 
Tavsiyeler

AB Hibe Programları sahip olunması gereken bir değerdir, maraton koşusu gibi. Uzun vadeli düşünmeli ve hareket edilmelidir. Bu konularla ilgili yapacağınız hiçbir çalışmanın boşa gitmeyeceğini unutmayın. Bu konularla ilgili olarak seminer ve konferanslara katılma yanında öğrenme amaçlı da olsa bazı projeler sunulmalı ve bazı projelere ortak olmak için çalışmalar yapılmalı.

Fatih Öncü

Uzman Hakkında

Sena Gürsoy
Teşvik ve Hibe Destek

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü’nden 1999 yılında mezun oldu. 2006 yılında aynı üniversiteden Kamu Yönetimi-Yönetim Bilimleri alanında yüksek lisans derecesini aldı.

Çalışma hayatına 2002 yılında İçişleri Bakanlığı bünyesinde İl Planlama Uzman Yardımcısı olarak başlayan Gürsoy, 2005’te İl Planlama Uzmanlığı’na atandı. 2008 yılından bu yana İzmir Kalkınma Ajansı’nda çalışan Sena Gürsoy, ajansın farklı birimlerinde uzman ve birim başkanı olarak görev yaptı, Genel Sekreterlik görevini vekâleten yürüttü. İyi derecede İngilizce bilen Gürsoy, evli ve bir çocuk babası.

Tüm Uzmanlar
Uzmanın Diğer Makaleleri