İktisadi işletmelerin rakiplerine üstünlük sağlayarak piyasa paylarını genişletmek, iş hacimlerini ve hasılatlarını artırmak amacıyla başvurdukları yollardan birisi de kredili satışlardır. Özellikle ekonominin daraldığı dönemlerde ve yoğun rekabetin yaşandığı sektörlerde satışlarının azalmasını önlemek isteyen işletmeler kredili satış yöntemini zorunlu olarak kullanırlar. Ancak kredili satış yöntemi, alacakların tahsil edilememesi durumunda işletmeler için ciddi bir sorun hâline dönüşebilme riskini taşımaktadır. Karşılaşılan sorunlar nedeniyle tahsili mümkün olmayan, tasarruf değerini yitirmiş dolayısıyla da değeri sıfıra inmiş işletme alacakları vergi mevzuatı uyarınca mali kârın tespitinde zarar olarak yazılabilmektedir.
Tahsil imkânsızlığı nedeniyle zarar yazılabilen alacaklar Vergi Usul Kanunu’nun 322’nci maddesinde “Değersiz Alacaklar” başlığı altında düzenlenmiş olup kazâi bir hükme veya kanaat verici bir vesikaya göre tahsiline artık imkân kalmadığı belgelendirilebilen alacaklar değersiz alacaklar olarak nitelendirilmiştir. Değersiz alacaklar bu mahiyete girdikleri tarihte mukayyet kıymetleriyle zarar yazılabilmektedir.
Ancak mükelleflerin bu hükümden faydalanabilmesi için öncelikle alacağın tahsil imkânının kalmadığını yargısal bir hükümle veya kanaat verici bir vesika ile tevsik etmeleri gerekmektedir.
Değersiz alacak nitelendirmesi için ilk seçenek alacağın tahsili için kanun yollarına başvurulması, icra takibinin yapılmış bulunması ve bu süreç sonunda alacağın ödenmeyeceğine hâkim tarafından hükmedilmiş olmasıdır.
İkinci seçenek ise ödemeyi imkânsız duruma getirmiş hâl ve sebepler sonucu ortaya çıkmış bulunan kanaat verici belgelerin temin edilerek alacağın tahsil güçlüğünün objektif ve inandırıcı bir şekilde ortaya konulmasıdır. Bu kapsamda aşağıdaki belgeler değersiz alacaklar bakımından kanaat verici belge olarak kabul edilebilmektedir.
- Borçlu aleyhine alacaklı tarafından açılan davayı borçlunun kazandığına dair mahkeme kararı,
- Mahkeme huzurunda alacaktan vazgeçildiğine ilişkin olarak düzenlenmiş belgeler,
- Alacaktan vazgeçildiğine dair konkordato anlaşması,
- Borçlunun dolandırıcılıktan mahkûm olması ve herhangi bir mal varlığı bulunmadığını belgeleyen resmi evrak,
- Borçlunun adresinin saptanamaması nedeniyle icra takibat dosyasının kaldırıldığını ve yasal süresi içerisinde yenileme talebinde de bulunulmadığını gösteren icra memurluğu yazısı,
- Gerek doğuşu gerekse vazgeçilmesi bakımından belli ve inandırıcı sebepleri olmak şartıyla alacaktan vazgeçildiğini gösteren anlaşmalar, (Alacaklının tek taraflı irade beyanı ile alınmasından vazgeçilen alacakların, değersiz alacak olarak zarar kaydı mümkün değildir.)
- Ticaret mahkemesince borçlu hakkında verilmiş ve ilgili masa tarafından tasfiyeye tabi tutulmuş bulunan iflas kararına ilişkin belgeler.
Değersiz alacaklar, bu mahiyete girdikleri tarihte zarar yazılabilmekte olup sonraki yıllarda bu imkândan yararlanılması mümkün değildir.
Hâlihazırda yürürlükte bulunan mevzuata göre değersiz alacaklar katma değer vergisi dahil tutarları üzerinden zarara kaydedilmekte olup bunlara ilişkin katma değer vergisinin indirimi mümkün bulunmamaktadır. Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29’uncu maddesinde yapılan değişiklik ile 1 Ocak 2019 tarihinden sonra değersiz alacaklara ilişkin katma değer vergisinin indirimi mümkün olacak ve katma değer vergisinin zorunlu olarak zarar yazılması uygulaması son bulacaktır. Söz konusu değişikliğe göre indirim hakkı, katma değer vergisinin hesaplanmış ve beyan edilmiş olması ve daha önceden karşılık ayrılmış ise gelir olarak kaydedilmesi şartıyla, alacağın zarar yazıldığı vergilendirme döneminde kullanılabilecektir.
Tamer Aksoy