Vergi Rekabeti Endeksi ve Türkiye

Ülkelerin ekonomik performansları, vergi mevzuatının yapısı, vergi oranları ve vergi sistemlerinin uygulanış tarzı vergi rekabeti bakımından önem taşıyan unsurlardır. Bu konularda mükellef odaklı hareket eden ülkeler aynı zamanda vergi rekabeti bakımından avantajlı konuma geçmektedirler. Hem ülke içi hem de yurt dışı yatırımcılar bakımından vergilendirmede kolaylık sağlamaktadırlar. Mükelleflerin vergiye uyumları artmaktadır. Her ülke benzer şekilde hareket ettiği için vergi rekabeti oluşmaktadır. Ülkelerin vergi rekabeti bakımından nasıl performans gösterdikleri sorusunun cevabı vergi rekabeti endeksi ile verilmeye çalışılmaktadır.

Tax Foundation isimli kuruluş OECD ülkelerinin vergi mevzuatlarını, uygulamalarını karşılaştırmak amacıyla Uluslararası Vergi Rekabeti Endeksi (The International Tax Competitiveness Index, ITCI) endeksini yayınlamaktadır. Uzun süredir bu endeks düzenli olarak adı geçen kuruluşun internet sitesinden dünya kamuoyunun bilgisine sunulmaktadır. Bu endeks oluşturulurken ülke vergi sistemleri “rekabet edebilirlik” ve “tarafsızlık” kriterleri esas alınmaktadır. Ülkelerin vergi sistemleri ne derece rekabet edebilir ve tarafsız ise o derece rekabetçi vasfını haiz demektedir.

Rekabet edebilirlik, marjinal vergi oranlarının yüksek veya düşük olması ile ilintilidir. Eğer ülkenin uyguladığı marjinal vergi oranı düşük ise vergi sisteminin rekabet edebilirliği yüksek anlamına gelmektedir. Hareket kabiliyeti yüksek olan yabancı sermaye, marjinal vergileme oranı düşük ülkeleri ve küçük hükümranlık alanlarını tercih etmektedir. Bu anlamda vergi cennetleri veya tercihli vergilendirme rejimi uygulayan devletler veya küçük hükümranlık alanları düşük vergi oranları ile cazibe merkezi hâline gelebilmektedir.

Tarafsızlık vergi kanunlarının ve ikincil mevzuatın mükelleflerin ekonomik kararlar üzerindeki etkisiyle ilgilidir. Ülkenin vergi mevzuatı yatırımcıların ve işletmelerin ekonomik kararları üzerinde az etkili ise tarafsız olduğu kabul edilir. Aksi takdirde yani mükelleflerin kararlarını vergi mevzuatı doğrudan ve önemli ölçüde etkiliyorsa bu menfi bir durum olup ülkeyi vergi rekabeti bakımından olumsuz bir konuma sokuyor anlamına gelmektedir. Aynı zamanda karmaşık ve zor anlaşılan vergi mevzuatının, tarafsızlığı olumsuz etkilediği kabul edilir.

OECD’nin yaptığı uluslararası araştırmalar rekabetçi ve tarafsız vergi sistemlerinin yatırımları teşvik ettiği ve ekonomik büyümeyi arttırdığını ortaya koymaktadır. Vergiler, kurumlar vergisi, gelir vergisi, tüketim vergileri (Katma Değer Vergisi ve Özel Tüketim Vergisi) ve servet vergileri (emlak vergisi, motorlu taşıtlar vergisi) olarak kabaca tasnif edebilir. Bu vergilerden vergi rekabetini en bozucu etkiye sahip olan vergi türü kurumlar vergisi olmaktadır. En az bozucu etkiye sahip olan vergi türü ise servet vergileri olmaktadır. Gelir vergisi ile tüketim vergilerinin orta derecede bozucu etkiye sahip oldukları kabul edilmektedir. Örneğin ülke yüksek oranda kurumlar vergisi uyguluyorsa rekabet bakımından dezavantajlı konuma düşmektedir.

Tax Foundation tarafından oluşturulan endeks, ülkelerin vergi sisteminin yatırım yapmaya uygun olup olmadığını ölçmek için 40’tan fazla vergilendirme göstergesini dikkate alarak hazırlanmaktadır. Göstergeler kurumlar vergisi, bireysel gelir vergisi, tüketim vergileri, emlak vergileri ve sınır ötesi vergi kuralları olarak beş ana başlık altında toplanmaktadır. Beş başlık altında ülkelerin aldıkları puanlar toplanarak toplam vergi rekabet sıralaması bulunmaktadır.

2022 yılında 38 OECD ülkesinin dahil olduğu endekse göre en yüksek vergi rekabet gücüne sahip ülkeler sırasıyla Estonya, Letonya, Yeni Zelanda, İsviçre, Çek Cumhuriyeti, Lüksemburg, Macaristan, Litvanya, Türkiye ve İsrail şeklinde olmuştur. Ülkemiz bu endekste 2022 yılında 9’uncu sırada iken, 2021’de 13’üncü, 2020 de ise 9’uncu sırada yer almıştır.

Ülkemizin OECD ülkeleri arasında son üç yılda aldığı yer olumlu bir göstergedir. Olumlu göstergenin bu yıl ve gelecek yıllarda da sürmesi ülke yararına olacaktır.

Dr. Hüseyin Işık

22.06.2023

Uzman Hakkında

Dr. Öğretim Üyesi Hüseyin Işık
Vergi

1968 yılında İzmir Menemen’de doğan Hüseyin Işık, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat Bölümü’nü bitirdi. Colorado Üniversitesi’nde ekonomi dalında yüksek lisans derecesi aldı.

İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Mali Hukuk Ana Bilim Dalı’nda “Çok Uluslu Şirketlerde Örtülü Kazanç ve Örtülü Sermaye” konulu tez ile doktor unvanını elde etti. Bu tez 2005 yılında aynı başlıkla Maliye Bakanlığı Yayınları arasındaki yerini aldı. “Uluslararası Vergilendirme” başlıklı kitabı 2014 yılında yayımlandı. Yıldız Teknik Üniversitesi ve Hacettepe Üniversitesi’nde Kamu Maliyesi, Para Teorisi ve Para Politikası dersleri, İzmir Ekonomi Üniversitesi’nde Vergi Hukuku dersleri verdi.

Meslek yaşamına Maliye Müfettiş Yardımcısı olarak 1989 yılında Maliye Teftiş Kurulu’nda başlayan Işık, Maliye Müfettişliği, Maliye Başmüfettişliği, Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü Daire Başkanı ve Genel Müdür Yardımcılığı ile Türkiye OECD (Paris) Daimi Temsilciliği Maliye Müşavirliği görevlerinde bulundu. 2017 Temmuz ayından itibaren İzmir Ekonomi Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde tam zamanlı öğretim üyesi olarak çalışmaya başladı.

Uluslararası vergi hukuku, uluslararası vergi sistemindeki değişimlerin Türk vergi sistemine etkileri ve Türkiye’nin uyumu ile dijital ekonominin vergilendirilmesi alanlarında çalışmalarını sürdürüyor.
Evli ve iki çocuk babası olan Işık; iyi derece İngilizce, orta derece Fransızca biliyor.

Tüm Uzmanlar
Uzmanın Diğer Makaleleri