2015 yılının ilk toplantısında Fed’in FOMC toplantı tutanaklarında neler konuşulduğunu ve konuşulan konulara, beklentilere ve yorumlara göre piyasalarda dolar endeksine ve EURUSD’de ne gibi hareketlerin oluştuğuna bakıldığında Aralık ayında faiz artırımı için Fed üyelerinin oldukça temkinli olduğu ve çoğu Fed üyesinin faizlerin beklenenden daha geç artırılmasını istediği ortaya çıkmıştı. Yılın ikinci toplantısında ise Fed, faiz artırımlarında sabırlı olunacağı ifadesini metinden kaldırmaktayken Fed üyelerinin enerji fiyatlarındaki düşüşlere ve güçlü dolara atıfta bulunduğunu gördük. Üçüncü toplantıda Haziran ayı ihtimallerinin ortadan kalktığı toplantı tutanaklarından anlaşılmaktaydı. Bu sefer Yunanistan’daki gelişmelerin yanına Çin’deki riskler de girmişti. Dördüncü toplantıda yine Yunanistan ve Çin vurgusu yapılırken Fed üyelerinin büyümede daha güçlü sinyaller görmek istediği ortaya çıkmıştı. Beşinci toplantıya gelindiğinde yine Çin vurgusu ön planda kalmaya devam ederken neredeyse tüm üyeler %2 enflasyon hedefine ulaşmak için daha fazla veri görmek istediklerini belirtmişlerdi. Piyasaların faiz artışı için önceki toplantılara göre daha fazla ihtimal verdiği Eylül ayı toplantısında yine faiz artırım kararı çıkmazken bu sefer Çin ekonomisindeki kötü gidişatın ekonomik ve finansal aktiviteyi olumsuz etkileyebileceğine dair görüşler ağırlık basmıştı. Ve en son Ekim ayındaki toplantıya geldiğimizde bu sefer Fed’in bir önceki toplantıda vurguladığı Çin ile ilgili gelişmeler ile ilgili ifadeyi kaldırdığını ve Aralık’ta faiz artırımı ile ilgili kararını ciddi şekilde düşüneceği sonucu çıktı. Bu bakımdan 18 Kasımda açıklanacak toplantı tutanaklarında Fed üyelerinin Aralık’taki muhtemel faiz artırımı hakkındaki görüşlerini daha ayrıntılı göreceğimizden tutanaklardan çıkacak bilgiler piyasalar tarafından yakından takip altında olacaktır. Fiyatlamalara baktığımızda ise Aralık ayı faiz artışına başlanma olasılığının oldukça yoğun fiyatlandığını görmekteyiz, bu da zaten piyasalardaki risk algısının derecesini artıracaktır önümüzdeki dönemde.
Gelelim enerji piyasalarına;
Enerji piyasalarında son gelişmeler:
- Paris’te yaşanan terör saldırısı sonrasında artan jeopolitik kaygılar
- Petrol stoklarında aşırı arz fazlalığının bulunması
- Talepteki görünümün zayıf olması
- Gelişmekte olan ülkelerdeki zayıf makroekonomik veriler
Aralık ayı ham petrol vadeli kontratı, Fransa’da yaşanan terör saldırısı sonrasında Fransa’nın Suriye’deki hava saldırılarını artırması sonucunda yaşanan jeopolitik kaygılar ile haftaya alıcılı başlangıç yaptı. Fakat ABD ve dünyadaki aşırı petrol fazlalığı kaygıları ve Japonya’nın teknik resesyona girmesi ile yükselişlerde kalıcılık sağlayamayarak 40.00 dolar kademelerine tekrar geri çekilse de yakın destek seviyelerinden aldığı tepki ile yönünü tekrar yukarı çevirerek 41.50 seviyelerinde dengelendi. Petrol’de aşırı arz fazlası ve gelişmiş ülkelerdeki talep yetersizliği fiyatlarda zayıflığın hâlen sürmesine neden oluyor. IEA, son yayınladığı raporda 2016 yılında küresel petrol talebinde kısmi bir yavaşlanma yaşanacağı tahmininde bulunmuştu. Ayrıca kurum, küresel arz fazlasının yaklaşık olarak 3 milyar varil seviyesinde olduğunu vurguluyor. Yaşanan arz fazlası ve 2016 yılında talepte meydana gelecek azalış beklentisi petrol fiyatlarının gelecekte zayıf seyrini koruyabileceği olasılıklarını artırıyor. Petrol stoğu Cushing Oklahoma’da son 10 haftanın en yüksek seviyesinde seyrediyor. ABD’nin Galveston Körfezi'nde tankerlerin yüklü petrol ile bekledikleri enerji piyasaları haberleri arasında yer aldı.
Bu iki temel makro gerçekliği aynı paydaya aldığımızda ise karşımıza 2016 senesi için yurt dışı piyasalar açısından pek de parlak bir görüntü çıkmıyor. Bireysel yatırımcılarımıza sürekli uyarı vermemizin temeli bunlara dayanıyor. Henüz Türkiye'de faiz oranları risk yaratacak şekilde dalgalanmaya maruz kalmadı, tüm yaşanan siyasi belirsizliğe rağmen ancak daha da zor zamanların geldiği aşikâr önümüzdeki dönemde. Bu sebeple ekonomi yönetiminin gerçekçi planlarını merakla bekliyoruz.
K. Dağhan Gökçe