Teknolojinin gelişmesi ile beraber evlerimiz dört duvar olmaktan çıkarak bildiğimiz teknoloji üslerine dönüşüyor. Yüz sene önce, ev denilince akla dört duvar, bir çatı, içinde bir döşek oturulacak yer ve yemeğin piştiği ocak gelirdi. İnsanların ihtiyaçlarının çeşitlenmesi ve ekonomik alana konu olması ile birlikte evlerimiz değişime uğradı. Özellikle elektriğin geniş bir şekilde evlere uğramasından sonra birtakım değişikliklerin fitili ateşlenmiş oldu. İlk başlarda aydınlanma amacıyla talep gören elektrik sonraki dönemlerde ısınma, elektrikle çalışan araçların yaygınlığı ile soğutma, saklama, yıkama, kurutma gibi her eylemimizin hızlanmasında ve kalitesinin artmasında kullanılmaya başlandı. Radyo ve televizyonun yaygın şekilde hayatımıza girişiyle de elektrik hayatımızın bir vazgeçilmezi hâline geldi.
Günümüzde internetin her alana tesir etmesiyle beraber uzun süredir zihinlerde yer edinen otomatlaştırma, otomasyon sürecinin ev hayatlarımıza aktarılmasıyla oluşan sistemlere ve süreçlere akıllı ev sistemleri/süreçleri ve yapısı deniliyor.
Evlerin içi ve dışı (bahçeler), akıllı sensörler ve dijital asistanlar ile donatılarak konfor, güvenlik, kolaylık ve enerji tasarrufu sağlanıyor. Akıllı ev sistemleri ile sıcaklık-aydınlatma kontrolü, televizyon, müzik seti, çamaşır makinesi, buz dolabı gibi beyaz eşyalar kontrol edilebiliyor. İnternet ve nesnelerin interneti, filmlerde gördüğümüz geleceği evlerimize getiriyor.
Statista’nın 2021 Akıllı Ev Pazarı raporuna göre 2020 yılında küresel çapta 78,9 milyar dolar olan pazarın 2025 yılında 182,3 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Beş yılda iki katından fazla beklenen artış sektörün geleceğinin çok hareketli olacağını ifade ediyor. Pandemi nedeniyle evlerine hapsolan insanların evlerinde daha fazla zaman geçirmesinin ve bu eğilimin gelecekte de ev harcamalarını artıracağı görüşünü destekliyor.
En büyük pazar 2020 yılında 23,3 milyar ile ABD'de iken, diğer alanlarda olduğu gibi en fazla bileşik büyüme beklenen pazar Çin’de (senelik ortalama %21,2 büyüme) bulunuyor. Akıllı ev pazarı her ne kadar gelecek vadetse de özellikle küresel değer zinciri içindeki pandemi kaynaklı kırılmalar nedeniyle gelişimi üzerinde risk unsurları mevcut. Aynı rapora göre Türkiye'nin 2020 yılı akıllı ev pazarı 362,3 milyon iken bu rakamın 2025 yılında 606,3 milyon dolara çıkması bekleniyor.
Bu hâli ile özellikle gelişmiş ülkelerin gerisinde kalan ülkemizin, üretici tarafında imalatına ve servis sağlayıcılarına perakende tarafında web siteleri, mağaza ve teknisyenlerine uzanan akıllı ev ekosistemine yönelik planını, projesini yapması gerekiyor. Diğer inovatif alanlarda olduğu gibi imalat tarafında cihaz üretimi, platform tarafında servis sağlayıcı uygulamalar ve bu ikisinin çevresinde perakende satıcıların olduğu bir ekosistem oluşuyor. Ülkemizin de stratejik noktaları belirleyerek dışa bağımlı bir yapı oluşmasını engellemesi elzem görünüyor.
Dr. Selim Süleyman
Sakarya Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü’nden 2005 yılında mezun oldu. 2006 yılında İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde Uluslararası Ticaret Bölümü’nde yüksek lisansa başlayan Süleyman, 2007 yılında mezun oldu. 2008 yılında İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İktisat Anabilim dalında başladığı doktora eğitimini, “Merkez Bankası Para Politikalarının Kredi Kanalıyla İmalat Sanayi Sektöründe Faaliyet Gösteren KOBİ’lerin Bilançosuna Etkisi” konulu tez çalışması ile 2013 yılında tamamladı. Hâlihazırda çeşitli üniversitelerde iktisat, işletme ve yöneticilik konularında Yüksek Lisans dersleri veriyor.
2006 yılında İstanbul Ticaret Odası KOBİ Araştırma ve Geliştirme Şubesinde iş hayatına başlayan Süleyman, 2009 Aralık ayından 2013 Temmuz ayına kadar çalıştığı kurumda KOBİ Araştırma Servisi şefi olarak çalışmalarını sürdürdü. Bu süre zarfında 340 bin üyesi olan ve bu üyelerin % 99’unun KOBİ niteliğinde olan firmalarla ilgili eğitimlerde, projelerde bilgilendirme seminerleri ve araştırmalarda bulundu.
Sorunuz başarılı bir şekilde uzmanımıza gönderilmiştir. Uzmanımız en kısa zamanda sorunuza yanıt verecektir.