İçinde bulunduğumuz 2020'li yıllar artık 1980'lerin neoliberal politikalarının olduğu, serbest piyasa ekonomisinin uygulandığı bir dönem değil, faiz hadleri de artık sadece merkez bankalarınca ve ticari bankalarca belirlenmiyor. Faiz ve enflasyon tartışmalarında günümüz konjonktürünü ve değişen dinamikleri iyi anlamak gerekli. Artık ezberler değişiyor, II. Dünya Savaşı sonrası kurulan standartlar ve 1971 sonrası düzenlenen parasal sistem kökten sarsılıyor. Özellikle 2008 küresel krizi sonrası yaşanan dönemde hükümetler artık merkez bankaları üzerinden giderek makro politikaların içine girmeye başlamış durumda. Dolayısıyla merkez bankalarının ve ticari bankaların bağımsızlığı hususu ve kısa vadeli faizleri, repo/gecelik fonlama faizi belirleme gibi ayrıcalıkları yavaş yavaş sona eriyor. Bunun yerini yakın dönemde yaşanan Covid pandemisi gibi, Rusya-Ukrayna savaşı sebebiyle gıda ve enerji krizi gibi hükümetlerin dahil olması gereken acil durumlar alıyor.
Acil durum olması ve ülkelerin bekalarını, ulusal güvenliklerini yakından ilgilendirmesinden dolayı hükümetler tüm ekonomik kararlarda, maliye politikasının yanı sıra para politikalarında da daha aktif ve etkin rol olmaya başlıyor. Bahsettiğim paradigma değişimleri altında günümüzün ekonomi yönetimi yeniden tanımlanıyor ve hükümetlerin, iktidar erkinin bu yeni rolü üstlenmesinde geçiş döneminin sancıları yaşanıyor. Gelişmiş ekonomilerde bu durum finansal represyon yani baskı olarak tanımlanıyor ve iktidar erkinin, hükümetlerin acil durum gereği ulusal güvenlik amaçlı finans sisteminin içine daha da entegre olması şeklinde vuku buluyor. Ülkenin ve halkın refahı adına para yaratması dış alemdeki döngüsel akışın akamete uğramasından dolayı zorlaşırken içeride acil durumlar gereği kaydi para ya dijital olarak ya da iktidar erkinin finans sistemine direk makro büyümeye dair hedefler vermesi şeklinde gerçekleşiyor. Hükümetler çizdiği hedefler doğrultusunda; Kredi Garanti Fonu (KGF) gibi, altyapı, sosyal konut yatırımlarına verdiği hazine garantileri gibi, yaratılan kaydi paranın daha verimli ve ulusal güvenliğe uygun şekilde (ABD Doları alınması yerine istihdam yaratacak yatırımların teşvik edilmesi) yönlendirilmesi gibi geniş anlamda para arzını belirleyerek makro büyümeyi yeniden şekillendiriyor. Yani ekonomi açısından bakıldığında hükümetler hem parasal büyümeyi planlıyor, yönlendiriyor hem de yaratılan kaydi paranın faiz hadlerini belirleyerek yatırımların yönüne, akışına dolayısıyla da gayri safi yurt içi hasılanın total faktör verimliliğine etki edecek şekilde büyümeyi finanse etmeye çabalıyor. Yeni rol tanımlarını başta Japonya'da, Çin'de olmak üzere Avrupa'da ve İngiltere'de görüyoruz, hatta yavaş yavaş ABD'nin de benzer çizgiye gelmeye çalıştığını anlıyoruz.
Tüm bu gelişmelerin sonucu pek tabii ki enflasyon hikâyesini ortaya çıkarıyor ancak bu olasılık gelişmiş ekonomilerde küresel çapta tolere edilebilir ölçüde planlanıyor çünkü kamu borcunun gayri safi yurt içi hasılaya oranları çoğunda oldukça yüksek. Bu sebeple gelişmiş ekonomiler reel büyüme yerine nominal büyüme hedeflerine, acil durum ihtiyaçları ile birlikte odaklanarak borçları çevirmeye çalışıyor. Reel büyümeden nominal büyüme hedefine geçiş ise stagflasyon riski minimize edilebildiği ölçüde başarıya ulaşabilecek, yani faizlerin çok fazla yükselmesine izin verilmeyerek ABD ve Avrupa ekonomilerinde optimum bir faiz dengesi bulunmaya çalışılacak diyebiliriz. Bu denge arayışında çıpa ise ülkelerin uzun vadeli potansiyel büyüme ortalamaları olacaktır. Uzun vadeli ortalamalar hedeflendiği/yakalanabildiği sürece faiz hadleri fazla yükseltilmeden hedef odaklı enflasyon dinamikleri kontrol altına alınmaya çalışılacaktır.
Eski dönemden yeni döneme geçiş sancılı olacaktır, en büyük tehlike de enflasyon olacaktır lakin yeni düzenin temel taşları yerine oturmaya çalışırken enflasyonun tolere edilebilir seviyede kalması, potansiyel nominal büyüme yakalanmaya çalışılırken borçların çevrilebilir/azaltılabilir olması, jeopolitik açıdan tektonik kırılmaların yarattığı ulusal güvenlik kaynaklı acil ihtiyaç durumlarının sürekli ortaya çıkması dolayısıyla iktidar erklerinin ekonomiye daha fazla müdahil olması artık yeni dönemin anlaşılması gereken gerçekleri olacaktır.
Dr. K. Dağhan Gökçe
Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden lisans derecesi, ABD California Eyalet Üniversitesi ve UC Berkeley ortak programından işletme-iş idaresi alanında yüksek lisans, yine Boğaziçi Üniversitesi’nden ekonomi ve finans alanında yüksek lisans derecesine sahiptir. Gökçe, İstanbul Üniversitesi'nde finans doktora çalışmalarını 2016 yılında tamamlamıştır. Bilgi Üniversitesi’nde matematik finans dersleri veren K. Dağhan Gökçe, Nisan 2021’den bu yana Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü’nde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Bununla birlikte makro-ekonomi alanında global piyasaları günlük olarak İngilizce, Fransızca, İtalyanca ve İspanyolca takip etmekte, global emtia piyasaları, hisse senetleri, vadeli ve türev piyasalar ile ilgili günlük yorumlarda bulunmaktadır. Boğaziçi Üniversitesi’nde risk yönetimi ve KOBİ danışmanlığı üzerine de çalışmalarda bulunmaktadır. Uzmanlık alanı politik-ekonomi, finansal yatırım ürünleri ve KOBİ risk danışmanlığıdır.
2002 yılında California İş Geliştirme Merkezi’nde Pazarlama Müdür Yardımcılığıyla başladığı kariyerine Fiat Auto’da Yedek Parça Ürünleri Pazarlama ve Satış Yöneticisi, makro ekonomi ve bölgesel gelişim alanlarında 23. Dönem TBMM Milletvekili Danışmanlığı, Hisar Şirketler Grubu’nda Finansal Yönetim, Forextraview dergisinde köşe yazarlığı, Turkey Tribune web sitesinde köşe yazarlığı ve yazarlık, Halkbank SMES Yatırım Danışmanlığı, Risk Turk’te Eğitim Danışmanlığı, Saxo Bank’ta Makro Ekonomist, Boğaziçi Üniversitesi’nde misafir öğretim üyeliği yaparak devam etmiştir. K. Dağhan Gökçe; Hisar Ev Aletleri ve Polathan Dayanıklı Tüketim şirketlerinde finans ve planlama sorumlusu, Turkey Tribune web sitesinde makro global ekonomi ve Merkez Bankası faaliyetleri ile ilgili köşe yazarıdır.
Sorunuz başarılı bir şekilde uzmanımıza gönderilmiştir. Uzmanımız en kısa zamanda sorunuza yanıt verecektir.