Toprağa yatırım 2013 yılında da revaçta olacak gibi gözüküyor2012 senesi özellikle makro açıdan Türkiye ekonomisi için olumlu geçti, global resesyon ve Avrupa Birliği’ndeki krizin etkileri olabildiğince hafif olarak atlatıldı. Merkez Bankası’nın uygulamaya koyduğu faiz koridoru sistemi bankacılık kesimini ve dolayısıyla reel ekonomiye dair riskleri yönetilebilir seviyede tuttu. Aynı zamanda kamu harcamalarındaki ve borçlanmalardaki göreceli disiplin de hem kamu bütçe açığının dengelenmesinde hem de cari açığın finansmanında önemli rol oynadı. Hükümetin uygulamaya koyduğu teşvik sistemi, ihracat pazarlarının çeşitlendirilmesi, özel kesimin borçluluk ve finansman alanında üstlendiği öncü rol, manşet enflasyonun çift hanelerden yüzde 6’lara gelmesi gibi birçok önemli gelişme makro yapıyı dengeledi. Nitekim Kasım 2012’de derecelendirme kuruluşu Fitch tarafından Türkiye ülke notu yabancı para cinsinden de yatırım yapılabilir seviyeye getirildi. Pozitif ekonomik gelişmelerin yanı sıra dış politikadaki gelişmeler ve bölgemizdeki riskler de yatırımcılar tarafında minimum olasılıklı senaryo olarak algılandı ve halen de bu şekilde algılanmaktadır. Türkiye’deki olumlu gelişmelere karşın 2012 senesi global gelişmiş ve gelişmekte olan pazarlar açısından bu kadar rahat geçmedi. Özellikle Avrupa Birliği pazarındaki siyasi ve ekonomik belirsizlikler, Avrupa’nın kuzeyi ve güneyi arasındaki yapısal dengesizlikler; ABD tarafındaki konut problemi ve hanehalkı borçlulukları, Japon ekonomisindeki deflasyon sıkıntısı ve yaşlanan nüfus, İngiltere ekonomisinde yaşanan resesyon, Çin ekonomisinin yapısal değişiklikleri ve Avrupa Birliği pazarındaki daralmadan dolayı son 10 senedeki büyüme potansiyel altında seyretmesi, Hindistan ekonomisinin enflasyon problemi ve potansiyel büyümesini yakalayamaması, emtia fiyatlamalarına bağlı Avustralya ve Yeni Zelanda ekonomilerinde görülen kur değerlenmesi, ihracat ağırlıklı Güney Kore, Endonezya, Malezya, Tayvan pazarlarının büyümelerindeki düşüş, örtülü kur savaşları, makro ihtiyati programlar ve mali teşvikler gibi gelişmeler dünya ekonomilerinin 2008 global kriz sonrası 4.yılında da toparlanmakta zorlanarak geçirmesine sebep oldu.2013 yılına girerken global ekonomilerden hafif hafif toparlanma sinyalleri gelmekte, ABD ekonomisinin önündeki en büyük engel mali uçurum olmasına rağmen er ya da geç bir çözüme ulaşılacağı ihtiyatlı iyimserliği hakim piyasalarda. Bunun yanında ABD merkez bankasının uyguladığı parasal genişleme politikası, konut sektöründeki göreceli hafif toparlanma, işsizlik oranlarındaki düşüşler de ABD ekonomisi adına olumlu sayılabilecek gelişmeler. Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çinden oluşan BRIC ülkelerinde de ekonomilerin 2012 senesinde dip yaptığı ve 2013 senesi ile birlikte toparlanmaya geçerek tekrar dünya ekonomisinin itici gücü haline gelmeye çalışacağı beklentisi mevcut. Avrupa Birliği’ndeki siyasi ve ekonomik belirsizlik halen var olmasına rağmen, 2012 Hazirandan sonra Avrupa Merkez Bankası’nın parasal desteği ve hükümetlerin krizi aşma konusundaki kararlılığı ve gelişmeler 2013’ün en azından 2012 yılından daha iyi olacağını düşündürtüyor. Türkiye açısından olumsuz sayılabilecek dış gelişme OrtaDoğu eksenindeki belirsizlikler ve potansiyel tansiyon ile iç politikanın önümüzdeki 3 seneyi seçimlerin gölgesinde geçirecek olması.Genel görünümü bu şekilde kısaca ifade etmeye çalıştıktan sonra önümüzdeki dönemlerde hangi yatırım araçlarına yatırım yapılabileceği üzerinde durmakta fayda var. Faizlerin düşük seviylerde olması Türkiye reel ekonomisi ve hanehalkı açısından oldukça yeni sayılabilecek bir gelişme. Mevduat faizinin 12-24 aylık beklenen faiz neticesinde oldukça az bir pozitif oranda olması, tasarruf oranı yüzde12lerde seyreden hanehalkı için cazip sayılamayacak bir seviyedir. Sermaye piyasalarının ürünlerine hala yabancı olduğumuz gerçeğini hatırlarsak, mevduat faizinin olmadığı yerde hanehalkı için eski yöntem yatırım yani toprağa, gayrımenkule, konuta yatırım yapmak revaçta olacak gibi gözükmektedir. %5.75 olan Merkez Bankası gösterge faizinin alt bandının önümüzdeki 3 ay içerisinde 25 baz puan indirilerek %5.50 seviyesine çekileceğine neredeyse kesin gözüyle bakılmaktadır piyasada. Bu açıdan bakıldığında tüketici kredi faizlerinde son dönemde 100-150 baz puanlık indirimler oluşmaya başlamıştır. Ancak şunu hatırlatmakta fayda var, konut piyasası 2004’ten beri yakaladığı ivme ile arz tarafında özellikle ciddi büyüme yakalamıştır. Türkiye ekonomisinin tarihsel 8 senelik konut döngüsünü düşündüğümüzde, konut piyasasında alım zamanı için 2013 yılında fırsat kollamak, bir kısım nakitte olmak, konut fiyatlarının dengelenme zamanını beklemek akılcı olacaktır. DÖVİZDE OYNAKLIK DÜŞÜKDöviz tarafında ise Merkez Bankası’nın uyguladığı teknik araçlar neticesinde Amerikan Doları/TL oynaklığı tarihsel düşük seviyelerdedir ve gelişmekte olan piyasalar açısından da en düşük seviyededir. Genel bir aralık vermek gerekirse 1.78 TL-1.83 TL aralığı son 6 aylık dönemde döviz piyasasında kanıksanmıştır. Bu düşük oynaklık ve dar bant döviz tarafında sağlanması muhtemel getirileri azımsamıştır. Keza Euro/TL kuru da son 6 ayda, 2.28 TL -2.36 TL bandına oturmuş, sepet kur ise 2.02-2.08 aralığında seyretmiştir.Tahvil faizleri ise %11 seviyelerinden tarihsel olarak en dip seviye olan %5.68 seviyesine gelmiştir ve Aralık 7 itibariyle 2 senelik gösterge tahvil %5.76 seviyelerindedir. Yabancı yatırımcılar ve profesyoneller açısından kurdaki seviye belirli olduğundan tahvil faizinde gidecek yer teknik olarak olmasına rağmen, bireysel ve KOBI yatırımcısı açısından cazip saymak oldukça zordur. Manşet ve çekirdek enflasyonda artık sonlara doğru geldiğimiz gerçeği düşünüldüğünde, tahvil de bu seviyelerden bulurdurmak fazla bir getiri sağlamamaktadır. ALTINDA ORTA VADELİ YATIRIM MANTIKLIBir diğer yatırım aracı altın ise gram/TL’deki belirsizliğe yönelik olarak bana cazip gelmemektedir. Gram yerine Ons cinsinden altına yukarı ya da aşağı yönlü yatırım yapmak, bunun için de en basitinden vadeli işlemler borsasını kullanarak orta ve uzun vadeli yatırım yapmak daha mantıklı gözükmektedir. 1 adet Altın-ons kontratı vadeli piyasada 200 TLdir ve yaklaşık 15 kaldıraçla işlem görmektedir. Altın Amerikan doları cinsinden ONS fiyatı üzerine ileriki yazılarda daha da detaylı analiz yapacağız.Yatırım ürünlerinin cazibesi sınırlı hale geldiğinden imkb-30 ve özellikle banka hisselerinin 2012 senesi içerisinde %50’nin üzerinde nominal getiri sağladığı görülmüştür. Türkiye ülke notunun arttırılmış olması ve banka fonlama faizlerindeki 450 baz puan civarı düşüş, Türk bankalarının güçlü sermaye yeterlilik rasyolarıyla birleşmiş ve yatırımcıların ilgisini çekmiştir. Ancak son dönemde endekste yaşanan gelişmeler ve tarihsel seviyeler genele yayılmamıştır. Yatırım açısından geride kalmış imkb-30 ve imkb-50 hisse senetlerini de ileriki dönemde inceleyeceğiz.Buraya kadar belirttiğimiz noktalar ağırlıkla olumlu olmasına rağmen dış ve iç politika risklerini akılda tutmakta fayda var. Belirtmeden geçemeyeceğim bir diğer husus ise 2013 ilk 6 ayda beklenen 2. not artışı. Muhtemelen Moody’s tarafından beklenen bu gelişme, yatırım araçlarındaki ve özellikle endeksteki beklentileri radikal biçimde değiştirebilir çünkü Amerikan Doları bazında endekste gideceğimiz daha fazla yol var görünüyor.