Küresel Politik-Ekonomik Döngüler ve Önümüzdeki Yol

2016-2017 dönemi sadece Türkiye adına değil tüm dünya adına kırılmaların yaşandığı bir dönem olarak tarihteki yerini aldı. 9 Kasım 1989 (9/11/1989) tarihinde Berlin duvarının yıkılması 2. Dünya Savaşı sonrası oluşan Soğuk Savaş döneminin sonunu ve iki ana politik-ekonomi akımının da kazananını belirlemişti. Sovyet bloğunun yıkılması sonrası hızla liberalleşmeye ve açılmaya başlayan küresel ekonomilerin seyri bir anlamda 1980'lerin neoliberal politikalarının da tüm dünyaya ihraç edilmesinin sonucuydu. Beraberinde 1990'ların dijitalleşme ve teknolojik devinimini de taşıyan neo-liberal politikaların kırılma dönemi 21. yüzyıla giriş (Nasdaq-teknoloji balonu) ve 11 Eylül yani ABD takvimine göre 9/11/2001 günüydü. Rakamlardaki format farklılığına rağmen küresel tarihin akışı neo-liberal politikaların ekonomik anlamda yansımalarının politik ve sosyal karşılığıydı aslında, adeta bir cevap gibi, bir antitez gibi. Bu kırılma beraberinde ABD dış politikası ekseninde Fas'tan Çin Seddi'ne kadar olan alanda birçok değişikliği öngörüyordu zira doğası ve iç dinamiği gereği genişleme, yenilenme, devinim ve gelişim öğelerini taşıyan liberal kapitalist düşüncenin yarattığı ekonomik yapı coğrafi alanda da karşılık bulmak durumundaydı. Büyük Orta Doğu projelerinden Medeniyetler İttifakı’na kadar uzanan çeşitli isimler altında kapitalizmin demokrasi arayışı kendi içinde aslında 1648'lerin Vestfalya'sının bir tezahürü gibiydi ve arayış tarihe yine dışsal bir etken olarak damga vuruyordu. Eski ve ana kıta alanları (Avrupa-Asya-Afrika) içerisinde ve Vestfalya sınırları dışında kalan bu bölge çoğunluğu Müslüman olan kesimi yüzyıllar boyunca barındırmaktaydı ve dünya ticaretine yön veren geçiş yolları üzerindeydi, hâliyle küresel ekonomik dalgaya uyum sağlamak, sosyo-politik olarak ekonomi politiğe kısmen de olsa uygun hâle gelmeleri gibi ideolojik bir zorunluluk bulunmaktaydı. Bu zorunluluk aslında bir yandan tarihsel sürecin medeniyet adına akışının geri kalmışlıklarını barındırırken, diğer yandan da Soğuk Savaş döneminin anti-komünist bloğunun yansımalarını taşıyordu. Bu minvalde bakıldığında dışsal etkenin bahsettiğimiz coğrafyalarda yansıması kendi doğal iç tepkilerini doğurmaktaydı. Bu durum da dışsal etkenlerin içsel dinamik yapısına evriliyor ve farklı parametreleri ortaya koyuyordu. Bahsettiğimiz devinim içindeki oluşumların ekonomi-politik üzerinden yayılımının sekteye uğramaya başladığı dönem 2007-2008 ABD konut piyasası gelişmeleriydi, akabinde Avro bölgesindeki ekonomik yansımalardı ve daha da önemlisi Arap Baharında esen, kıpırdanan rüzgârlardı.

21. yüzyılın ilk 10 yılı geçtiğinde elde var olan; hâlihazırdaki ekonomi politikalarının farklı bir yola (sıfır seviyesinde faiz ve merkez bankası bilanço genişlemesi) evrilmesi gerekliliği ile 9/11 sonrası devreye giren dış politika eksen gelişimlerinin küresel gelişmelerden ötürü farklı patikalara doğru yol almasının önünü açılmasıydı. Ekonomi tarafında teknolojinin ağırlık kazanması ile sınırları olmayan dijital ekonominin düşük faiz politikası ile sürdürülmesi zorunluluğu, dış politika tarafında sahneye ideolojik olmasa da piyasa, askeri ve politika oyuncusu olarak devreye giren Çin gibi ve Sovyet bloğunun toparlanmış hâli olan, yeniden ayaklarının üstüne basmaya çalışan doğal kaynak zengini Rusya gibi rakipleri çıkarıyordu.

2010 sonrası tarihin akışı sürerken; bir yanda Fukuyama sonrası ekonomi-politikalarının yeni yol arayışları, statükocu yaklaşımları ve organik evrimi, öte yanda da karşı reaksiyon ekseninin statükoyu değiştirmeye yönelik birlik, ittifak arayışları sürüyordu. Bahsettiğim bu çekişmenin tarihteki yerini alma, daha somut elle tutulur hâli, süreci 2016-2017 dönemine denk geldi zira bahsettiğim yıllar içerisinde 15 Temmuz'dan, Brexit oylamasının gündeme gelmesine, anketlerde 10 puan önde gösterilen Hillary Clinton'dan aniden seçim sürprizine dönüşen Trump gelişmelerine ve arkasında taşıdığı dip dalga potansiyeline kadar birçok tarihsel kırılmanın önü açıldı. 

Bu dönemde bitaraf olan bertaraf da oldu.

2017 döneminden bu yana Türkiye de bu kırılmalarda yerini alma çabası sergilerken geçmişten gelen problemlerini ve bağlarını da şekillendirmeye ve geleceğe yönelik yeni bir pozisyon almaya çalışıyor. Hâlâ taşlar yerine oturmuş değil. Pandemi de tüm bu olanlara tuz biber oldu diyebiliriz. 2025 yılına kadar da bahsetmeye çalıştığımız paradigmasal değişim, devinim çabaları sürmeye devam edecek gibi görünüyor.

Dr. K. Dağhan Gökçe

Uzman Hakkında

Dr. Öğr. Üyesi K. Dağhan Gökçe
Yatırım Danışmanlığı

Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden lisans derecesi, ABD California Eyalet Üniversitesi ve UC Berkeley ortak programından işletme-iş idaresi alanında yüksek lisans, yine Boğaziçi Üniversitesi’nden ekonomi ve finans alanında yüksek lisans derecesine sahiptir. Gökçe, İstanbul Üniversitesi'nde finans doktora çalışmalarını 2016 yılında tamamlamıştır. Bilgi Üniversitesi’nde matematik finans dersleri veren K. Dağhan Gökçe, Nisan 2021’den bu yana Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü’nde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Bununla birlikte makro-ekonomi alanında global piyasaları günlük olarak İngilizce, Fransızca, İtalyanca ve İspanyolca takip etmekte, global emtia piyasaları, hisse senetleri, vadeli ve türev piyasalar ile ilgili günlük yorumlarda bulunmaktadır. Boğaziçi Üniversitesi’nde risk yönetimi ve KOBİ danışmanlığı üzerine de çalışmalarda bulunmaktadır. Uzmanlık alanı politik-ekonomi, finansal yatırım ürünleri ve KOBİ risk danışmanlığıdır.

 

2002 yılında California İş Geliştirme Merkezi’nde Pazarlama Müdür Yardımcılığıyla başladığı kariyerine Fiat Auto’da Yedek Parça Ürünleri Pazarlama ve Satış Yöneticisi, makro ekonomi ve bölgesel gelişim alanlarında 23. Dönem TBMM Milletvekili Danışmanlığı, Hisar Şirketler Grubu’nda Finansal Yönetim, Forextraview dergisinde köşe yazarlığı, Turkey Tribune web sitesinde köşe yazarlığı ve yazarlık, Halkbank SMES Yatırım Danışmanlığı, Risk Turk’te Eğitim Danışmanlığı, Saxo Bank’ta Makro Ekonomist, Boğaziçi Üniversitesi’nde misafir öğretim üyeliği yaparak devam etmiştir. K. Dağhan Gökçe; Hisar Ev Aletleri ve Polathan Dayanıklı Tüketim şirketlerinde finans ve planlama sorumlusu, Turkey Tribune web sitesinde makro global ekonomi ve Merkez Bankası faaliyetleri ile ilgili köşe yazarıdır.

Tüm Uzmanlar
Uzmanın Diğer Makaleleri