Başta ABD hazine faizleri olmak üzere tüm majör piyasalarda kısa vadeli faizler yükselmeyi sürdürüyor. ABD üç aylık faizleri %5 sınırında, iki yıllık hazine faizi ise %5'i geçmiş durumda. Avro bölgesinde Almanya kısa vadeli hazine faizleri de %3'e yaklaştı. Dolayısıyla piyasa merkez bankalarının enflasyona karşı duruşlarında daha sert, şahin adımlar atması gerektiğinin sinyalini veriyor. Bu bağlamda enflasyona karşı hassas olan uzun vadeli hazine faizlerine baktığımızda kısa vadeli faizleri arkadan takip ettiğini görüyoruz yani hazine faizlerinin verim eğrisi bir resesyon fiyatlaması içinde ve merkez bankalarının aldığı önlemler ve çıpalama konularında tatmin olmuş değil diyebiliriz.

Mart ayları başlarında bahsettiğimiz bu faiz görüntüsü tüm diğer piyasaları ve finansal varlıkları önceler konumda, hâl böyle olunca hem resesyon riski hem de stagflasyon dediğimiz enflasyon ile reel büyüyememe olasılığı gündeme geliyor. Oldukça riskli bir görüntü ve olasılık olan bu duruma karşı majör merkez bankalarının yapabilecekleri sınırlı, zira mali politikalar ile koordineli yürütülmesi gereken bir durum bu ancak mali durum da Rusya-Ukrayna savaşı, pandemi, enflasyon vb. durumlardan dolayı oldukça gevşek gidiyor.

Para politikası sıkılaşırken mali politika eşlik edemediğinde ya resesyon ya da stagflasyon ile karşı karşıya kalma durumu oluşuyor. Enflasyona karşı önlemlerde faizler konusunda daha şahin olmak da yeterli olmayabiliyor çünkü temel gıda ve küresel tedarik zinciri hususlarında jeopolitik gelişmeler sebebiyle engellenemeyen, düzeltilemeyen gizli bir enflasyon dinamiği mevcut ve bu dinamiğin yanına mülteciler-göç problemleri, insan kaynağı arzında dengesizlik, iş gücü arz-talebinde düzensizlik gibi toplam faktör verimliliğini yakından ilgilendiren etkenler ekleniyor.

Dr. K. Dağhan Gökçe

08.03.2023