Global Ekonomik Durum

2015 senesi başlangıcıyla birlikte global piyasalardaki hava ABD'deki faiz artırım beklentilerine, Avro bölgesindeki gelişmelere ve Çin ekonomisiyle ilgili son duruma kilitlenmiş durumda yeniden. Senenin başlangıcında, son yıllardakine benzer kötümser hava ağırlıklı yine. Bu kötümser hava, Türkiye ekonomisine de kur beklentileri üzerinden yansımış durumda, Aralık 2014'ten beri. Ancak gelişmiş ekonomilerdeki merkez bankalarına öylesine bel bağlamış durumda ki piyasalar, her an yeni bir destek haberiyle hisse senetleri yeniden yukarı momentuma dönmek üzere. Bu etki, doğal olarak Türkiye piyasalarına da yansıyacaktır. Kur tarafında ise daha olumlu olabilme, globaldeki bu gelişmelere bağlı. Şayet iç siyaset tarafında, kamuoyunda gereksiz gürültü oluşturulmasa, USD-TRY çoktan 2.40'ların altına gelebilecekti hesaplamalarıma göre. Faiz indirimi kademeli olarak yapılsa da, global fon akımlarına bağlı olarak, kurlarda yine bu seviyeleri görecektik. Bu beklentim; Avro bölgesinde negatif faizlere geçilmiş olmasından ve Türkiye ekonomisinin de eski zamanlara göreceli olarak daha dayanıklı makro dengelere sahip olmasından kaynaklanıyor. Getiri arayışındaki fonlar, FED tarafındaki pozitif tetiklemede mutlaka Türkiye devlet tahvillerine ve hazine bonolarına daha fazla ağırlık vermek durumunda kalacak.

Gelelim ABD ve FED tarafındaki faiz artış beklentilerine: 2015 senesi için şahsi olarak ABD tarafında herhangi bir faiz artışı beklemesem de, en azından Haziran 2015 toplantısına kadar, piyasa bu olasılığı zorlayacaktır. Bu hareket kur tarafında geçici dalgalanma yaratabilir ancak yukarıda bahsettiğim genel durumdan dolayı mayıs ayına kadar TRY için daha pozitif olmakta fayda var. Bu görüşüm, iç siyasette oluşabilecek herhangi bir gerginlik, seçim hazırlıkları vs'den bağımsızdır. Bist-100 tarafında da oluşacak bu pozitif havayla beraber yeni zirvelere kadar gitmemiz kuvvetli olasılıktır.

Avro bölgesinde ekonomik gelişmeler, Yunan hükümetiyle görüşmeler gibi konular; piyasalar adına olumlu çözüme kavuşturulacak konulardır. Şunu hatırlatmak isterim ki; Almanya, Avrupa Birliği'nin bütünsel yapısına, Yunan hükümetinden daha fazla muhtaç olmak durumundadır. Alman ekonomik altyapısı ve işleyişi, Avrupa Birliği'nin işlevsel olmasına bağlı şekilde geliştirilmiştir. Benim açımdan düşündürücü olan, Rusya ile olan durumlarıdır. Rusya'nın, Ukrayna tarafındaki gelişmelerde geri adım atmayacağı, Putin'in Aralık 2014'te yayınladığı Karadeniz doktrininde de açıkça görülmektedir. Avrupa Birliği'nin ve özellikle Almanya'nın da ABD-Rusya arasında git-gel, denge gütme tarzı amaçsız politikasının ne sonuçlar getirebileceğini kestirmek zor tabii ancak ekonomik gelişmeler, makro ortamı destekleyici yöndedir.

Asya tarafında ise zaman zaman Güney Çin Denizi üzerinden ortaya çıkan Çin-Japonya çekişmesi, her iki ekonominin de içinde bulunduğu yeniden yapılanma ve dönüşüm politikaları açısından ileri dönemde de gündemde olmaya adaydır. Japonya'nın başarısı FED'in faiz artırımına bel bağlamışken; Çin tarafında ise kurunun Japon Yeni'ne karşı değerli kalması, ABD dolarına karşı daha fazla değer kaybetmesi gerektiği, gölge bankacılık ve aşırı ısınan emlak piyasasının yeni dengeye oturtulması gibi sorunlar bulunmaktadır. Bahsettiğimiz konular yapısaldır ve sancılı dengelenme sürecinde çok daha sabırla faiz dengelerini takip etmemizi gerektirir.

Görüleceği üzere dünya ekonomisi 3 ayak üzerinde durmaktadır. ABD ayağı, diğer iki ayak olan Avrupa ve Asya tarafından bağımsız olarak global ekonomiyi taşımaya devam edemez, edemeyecektir de. FED'in faiz artışının olmayacağı, olamayacağını düşünmemin en temel sebebi bu bakış açısıdır. Siyasi gelişmelerden bağımsız olarak da Türkiye adına nispi pozitif bir durumdur ve bu da karar vericiler adına, parasal genişleme harekâtının son demlerinde daha dikkatli planlama yapılmasını gerektirir.

Uzman Hakkında

Dr. Öğr. Üyesi K. Dağhan Gökçe
Yatırım Danışmanlığı

Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden lisans derecesi, ABD California Eyalet Üniversitesi ve UC Berkeley ortak programından işletme-iş idaresi alanında yüksek lisans, yine Boğaziçi Üniversitesi’nden ekonomi ve finans alanında yüksek lisans derecesine sahiptir. Gökçe, İstanbul Üniversitesi'nde finans doktora çalışmalarını 2016 yılında tamamlamıştır. Bilgi Üniversitesi’nde matematik finans dersleri veren K. Dağhan Gökçe, Nisan 2021’den bu yana Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü’nde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Bununla birlikte makro-ekonomi alanında global piyasaları günlük olarak İngilizce, Fransızca, İtalyanca ve İspanyolca takip etmekte, global emtia piyasaları, hisse senetleri, vadeli ve türev piyasalar ile ilgili günlük yorumlarda bulunmaktadır. Boğaziçi Üniversitesi’nde risk yönetimi ve KOBİ danışmanlığı üzerine de çalışmalarda bulunmaktadır. Uzmanlık alanı politik-ekonomi, finansal yatırım ürünleri ve KOBİ risk danışmanlığıdır.

 

2002 yılında California İş Geliştirme Merkezi’nde Pazarlama Müdür Yardımcılığıyla başladığı kariyerine Fiat Auto’da Yedek Parça Ürünleri Pazarlama ve Satış Yöneticisi, makro ekonomi ve bölgesel gelişim alanlarında 23. Dönem TBMM Milletvekili Danışmanlığı, Hisar Şirketler Grubu’nda Finansal Yönetim, Forextraview dergisinde köşe yazarlığı, Turkey Tribune web sitesinde köşe yazarlığı ve yazarlık, Halkbank SMES Yatırım Danışmanlığı, Risk Turk’te Eğitim Danışmanlığı, Saxo Bank’ta Makro Ekonomist, Boğaziçi Üniversitesi’nde misafir öğretim üyeliği yaparak devam etmiştir. K. Dağhan Gökçe; Hisar Ev Aletleri ve Polathan Dayanıklı Tüketim şirketlerinde finans ve planlama sorumlusu, Turkey Tribune web sitesinde makro global ekonomi ve Merkez Bankası faaliyetleri ile ilgili köşe yazarıdır.

Tüm Uzmanlar
Uzmanın Diğer Makaleleri