Küresel Ekonomilerde Pandemi Etkisi ve Kısır Döngüler

Küresel ekonomilerde pandemi etkileri ilk etapta Çin üzerinden başladı, sonrasında Avrupa'ya ve Amerika'ya sıçradı ve yavaş yavaş tüm arz dengesini, değer zincirini ve lojistik akışı etkilemeye başladı. Yaşanan bu arz şoku ve devamında gelen karantinalar, tam kapanmalar sert şekilde talep dengesini de bozdu ve küresel çapta tüm makro ekonomik dengeleri altüst etti. Global merkez bankaları da ilk müdahalelerini en etkili silah olan faiz ile yaptılar ve akabinde genişleyici maliye politikalarını hükümet kanalı ile devreye aldılar. Böylece 2008 krizi sonrasında sıfır ve negatif seviyelerde bulunan faizler, pandemi öncesinde başta ABD tarafında hafif hafif toparlanma arifesindeyken pandemi şokları sonucu yeniden sıfır seviyesine çekilmek durumunda kaldı. 2020'nin ikinci yarısında ise kuzey yarımkürede başlayan yaz ayları ve kısmi açılmalar talep tarafındaki dengelenmeyi daha hızlı devreye sokarken, arz dengesi ile lojistik akışı talep kadar hızlı tepki veremediğinden ve pandemi ile ilgili belirsizlikler sürdüğünden dolayı, düşük faizlerin de etkisiyle enflasyon baskısı ön plana çıkmaya başladı. Özellikle ABD tarafında dile getirilen bu endişeler, talep tarafındaki patlamayla tarım ürünlerinden petrole ve değerli metallere kadar tüm emtialarda aşırı fiyat artışlarına yol açtı. Her ne kadar FED tarafı ABD ekonomisiyle ilgili aşırı ısınma ve enflasyon riskinin sürekli geçici olacağını vurgulasa da 2021 yaz aylarına girerken piyasalardaki fiyatlamalar hâlâ oturmuş değil. Üstüne üstlük geniş çaplı aşılamaya rağmen sürü bağışıklığının önümüzdeki kış aylarında nasıl bir seyir göstereceği de belirsizliğini koruyor. Şayet mutasyona uğrayan virüs, grip gibi tepkiler gösterecekse her kış başlangıcında yeniden aşı olunduğu şekilde Corona aşılarının yenilenmesi de gerebilir ki bu durum makro ekonomi açısından işin içinden çıkılamaz bir görüntü yaratır. Düşünün; talebin patladığı ve arz yönlü emtia üzerinden maliyet baskılarının geldiği bir durum öngörülürken yeniden kısmi kapanmaların ve karantinaların gündeme gelmesi sonucu resesyon tehlikesinin baş göstermesi ve gelir adaletsizliğinin daha da bozulması kısır döngüsünün sürmesi... Oldukça zor kararlar ve riskli durumlar...

Majör merkez bankalarındaki durum ve gidişat böyle iken rezerv para birimine sahip olmanın avantajı ile hükümetler faiz ve borçlanma hususlarında nispeten hızlı ve kısmen de rahat şekilde politikalar geliştirebiliyorlar. Peki gelişmekte olan ülkelerde durum böyle mi? Pandemi öncesinde zaten hassas mali dengelere sahip olan Brezilya, Hindistan, G. Afrika, Endonezya, Türkiye gibi ülkeler ABD'nin ve Avrupa'nın yaşadığı çıkmazların piyasa etkilerini birkaç kat daha fazla yaşamak durumundalar zira faizleri indirebilecek durumda değiller, yani majör merkez bankalarının yaptıklarını aynen uygulayamazlar çünkü rezerv para birimine sahip değiller. Faizleri indirmeye kalktıklarında kur baskısı ve kur geçişkenliği üzerinden enflasyon baskısını hissetmeye başlarlar ve yapılması gerekenin tam tersi şekilde kuru çıpalamak adına faizi arttırmak zorunda kalırlar...

Sonuçta görülen ve anlaşılan, pandemi gibi tüm insanlığı etkisi altına alan bir olgu yaşanıyor olsa da majör merkez bankalarının düşük veya sıfır faiz kısır döngüsü ile gelişmekte olan merkez bankalarının resesyon riskine karşı faizi yükseltme zorunluluğu hiç ama hiç değişmiyor. Dünya düzeni dediğimiz gerçeklik de bu aslında. İkinci dünya savaşından bu yana da böyle sürüyor...

                                                                                                                                                                                                                                                                Dr. Öğr. Üyesi K. Dağhan Gökçe

Uzman Hakkında

Dr. Öğr. Üyesi K. Dağhan Gökçe
Yatırım Danışmanlığı

Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden lisans derecesi, ABD California Eyalet Üniversitesi ve UC Berkeley ortak programından işletme-iş idaresi alanında yüksek lisans, yine Boğaziçi Üniversitesi’nden ekonomi ve finans alanında yüksek lisans derecesine sahiptir. Gökçe, İstanbul Üniversitesi'nde finans doktora çalışmalarını 2016 yılında tamamlamıştır. Bilgi Üniversitesi’nde matematik finans dersleri veren K. Dağhan Gökçe, Nisan 2021’den bu yana Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü’nde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Bununla birlikte makro-ekonomi alanında global piyasaları günlük olarak İngilizce, Fransızca, İtalyanca ve İspanyolca takip etmekte, global emtia piyasaları, hisse senetleri, vadeli ve türev piyasalar ile ilgili günlük yorumlarda bulunmaktadır. Boğaziçi Üniversitesi’nde risk yönetimi ve KOBİ danışmanlığı üzerine de çalışmalarda bulunmaktadır. Uzmanlık alanı politik-ekonomi, finansal yatırım ürünleri ve KOBİ risk danışmanlığıdır.

 

2002 yılında California İş Geliştirme Merkezi’nde Pazarlama Müdür Yardımcılığıyla başladığı kariyerine Fiat Auto’da Yedek Parça Ürünleri Pazarlama ve Satış Yöneticisi, makro ekonomi ve bölgesel gelişim alanlarında 23. Dönem TBMM Milletvekili Danışmanlığı, Hisar Şirketler Grubu’nda Finansal Yönetim, Forextraview dergisinde köşe yazarlığı, Turkey Tribune web sitesinde köşe yazarlığı ve yazarlık, Halkbank SMES Yatırım Danışmanlığı, Risk Turk’te Eğitim Danışmanlığı, Saxo Bank’ta Makro Ekonomist, Boğaziçi Üniversitesi’nde misafir öğretim üyeliği yaparak devam etmiştir. K. Dağhan Gökçe; Hisar Ev Aletleri ve Polathan Dayanıklı Tüketim şirketlerinde finans ve planlama sorumlusu, Turkey Tribune web sitesinde makro global ekonomi ve Merkez Bankası faaliyetleri ile ilgili köşe yazarıdır.

Tüm Uzmanlar
Uzmanın Diğer Makaleleri