-
ABD 2015 1.çeyrek büyümesiyle ilgili beklentiler yavaşlamaya işaret ediyor. (%2ler civarında fiyatlanıyor, 2015 yıllık büyüme hedefi %3) QoQ 2014 Q4 büyüme rakamı %2.4 beklentilerin altında kalarak %2.2 geldi.
-
Güçlü Dolar endeksi ABD tarafındaki yatırım beklentilerinde yavaşlamaya sebep olmakta.
-
FED'in nispeten güvercin tutum sergilemesiyle faiz artırım beklentisi piyasada Eylül'e bırakıldı.
-
Avrupa Merkez Bankası resmen parasal genişlemeye başladı ve Alman tahvil getirileri 7 seneye kadar negatif bölgeye geriledi.
-
Avro Bölgesi'nde Mart ayında açıklanan makro verilerde pozitif sürpriz gelişmeler görüldü, enflasyon beklentilerindeki düşüş yavaşlayarak stabilize olmaya başladı.
-
Parasal genişlemeyle ve EURUSD'nin 1.05'in altını görmesiyle DAX endeksi tarihi zirveleri gördü.
-
Avrupa Birliği'nde Yunanistan ile ilgili gelişmelerde net bir sonuca ulaşılmadı, Yunan hükümetinin reformlarıyla ilgili tatmin olmayan Avrupa Birliği yetkilileri, Yunanistan'ın Nisan ayındaki ödeme durumunu yakından takip ediyor.
-
Çin'deki yavaşlama devam ediyor, yıllık GSMH büyümesi %7'lere kadar düştü, bu büyüme oranı yeni normal olarak nitelendiriliyor.
Global ekonomilerdeki büyüme dinamikleri Mart ayıyla birlikte sene başına oranla biraz daha umut verici sinyal verdi. Avro Bölgesi'ndeki gelişmeler, düşen petrol fiyatlarının tüketiciye sınırlı etkisi ve kredi piyasalarındaki momentumla yukarı yönlü oluştu. ABD tarafında ise tam tersi negatif yönlü yavaşlama sinyalleri 1. çeyrek büyüme beklentisini %2'lere çekti ancak piyasada yıllık büyüme beklentisi hâlâ %3'ler civarında görülüyor. Gelişmekte olan ekonomilerde ise büyümede yavaşlama gözlemlenmekte, özellikle Çin etkisiyle. Global büyüme ise gelişen ve gelişen ekonomilerin birbirini dengelemesiyle hâlâ trend büyüme olan %3.2-3.5 bandında devam etmekte. ABD ile Avro Bölgesi tahvilleri arasındaki makas giderek ABD lehine açılmakta ve ABD Dolarının daha da güçlenmesine sebep olmakta. Bu sebeple FED'den daha da gelmesi muhtemelen olan güvercin açıklamalar bu spread'in normalize olmasına destek verecektir ki bu normalleşme piyasa koşulları altında oluşması beklenecek olan durumdur.
Türkiyedeki gelişmelerde ise Mart FED toplantısı ve açıklamalarla, geçen ay belirttiğimiz kurdaki şişme yerini kısa vadeli normalleşmeye bıraktı. Kısa vadeli olarak USDTRY 2.54-2.64 bandında konsolide olmaya devam edecektir. Global piyasadaki oynaklık açısından konuyu ele alırsak, FOMC'nin faiz artırım patikasının piyasa beklentileriyle uyumlu hâle gelmesiyle VIX endeksinde keskin bir geri çekilme söz konusu oldu Mart ayında ve VIX 14 seviyesinin altına geldi. Bu noktadan sonra artık olası Haziran faiz artışının Türkiye gibi riskli varlıklara çok da fazla etkisi olmayacağı görüşündeyim. Çünkü ne zaman başlarsa başlasın FED'in faiz artırım süreci oldukça yavaş gerçekleşecek. FOMC üyelerinin yıl-sonu politika faiz beklentisi de 50 baz puan düşerek 0.6250 baz puana geriledi. ABD 10 yıllık devlet tahvil getirisi de %2'nin altına geri gelmiş durumda. Bu gelişmeler getiri makası üzerinden Lira tahvil faizlerine olumlu etki edeceklerdir.
Türkiye adına makro datalara baktığımızda ise Mart ayında açıklanan veriler ilk çeyrekte iktisadi faaliyetin yavaşladığını göstermekte. PMI'lar 50 eşik seviyesinin altında. Tüketici güveni Ocak ve Şubat aylarında sırayla 67.7 ve 68.1 değerlerinde açıklandı. Bu seviyeler 73 trend çizgisinden uzakta yerler. Kapasite Kullanımı da yine sırayla %73.7 ve %72.8 ile Lehman sonrası ortalama %74.5'in uzağında. Avro Bölgesi'nde hizmet sektörü verileri güç kazanımına işaret ediyor. Ancak Türkiye gibi mamul-mal ihracatçısı bir ülke için hizmet sektöründeki toparlanma yeterli olmayabilir. Avrupa Merkez Bankası Başkanı Draghi şu ana kadar uyguladıkları likidite operasyonlarından yavaş yavaş olumlu sonuçlar almaya başladıklarından bahsetti. Eğer hizmet tarafındaki gelişmeler Nisan ayında imalat PMI'ların güç kazanmasını sağlarsa Borsa İstanbul için - en azından sınai şirketler - pozitif yansımasını görebiliriz. Bu durumda zaten Avro Bölgesi imalatının Türkiye kapasite kullanımı ve reel kesim güven endeksini de olumlu etkilemesi beklenebilir.
Bankacılık tarafında ise TCMB'nin "yatay verim eğrisi" sözle yönlendirme uygulamasından vazgeçmesi hisseleri destekleyebilir. Aynı zamanda tüketicilere yönelik makro-ihtiyati tedbirlerde de kısmi bir rahatlatıcı adım atılırsa kredi kullanımında artış gözlemlenebilir. Kredi büyümesinin Türkiye'de son derece mevsimsel seyrettiğini de unutmamak gerekiyor. İktisadi faaliyet Türkiye'de yılın ikinci çeyreğinde mevsimsel özelliklerle hızlanmaya başlamakta. Bunun sonucu olarak da talep, yılın ikinci çeyreğinde artış gösterir. Tıpkı imalat tarafında olduğu gibi bankalar tarafında da bu gelişmeleri en erken Nisan sonunda gözlemleme şansımız olacak.
K.Dağhan Gökçe