1.Giriş
Anonim şirkette sermaye kaybının ve borca batıklığın gerek tespit edilmesi gerekse sonuçları konusunda, yeni TTK ile önemli değişiklik ve yenilikler getirilmektedir. Sermaye kaybı ve borca batıklık hâlinde yapılacak işlemler yönetim kuruluna görev olarak yüklenmiştir. Sermaye kaybı ve borca batıklık hâlinde alınacak tedbirlerin esas amacı, sermaye şirketlerinde alacaklıların temel güvencesini oluşturan şirket sermayesinin tam olarak teşekkülüne ve korunmasına yönelik diğer tedbirleri boşa çıkarmamaktır. Yeni TTK’ya göre sermaye kaybı ve borca batıklığın tespitinde, sermayenin yanı sıra kanuni yedeklerin de dikkate alınması gerekir. Bu değişiklik, şirketin mali durumunun bozulması hâlinde daha erken müdahale etmeyi ve tedbir almayı gerektireceğinden olumlu bir değişikliktir.
2. Sermaye Kaybı ve Borca Batıklık
Anonim şirkette sermaye kaybı ve borca batıklığın tespiti ve sonuçları 6102 sayılı TTK’da yönetim kurulunun görev ve yetkileri arasında, 376 ve 377. maddelerde düzenlenmiştir. Yeni kanun, önceki kanun gibi 1/2 ve 2/3 esas sermaye kaybı ile borca batıklık hallerinin nasıl tespit edileceği ve bu durumların tespit edilmesi hâlinde yönetim kurulunun ve genel kurulun yapacağı işlemleri ve alınacak tedbirleri düzenlemiştir. Ancak, gerek sermaye kaybının ve borca batıklığın tespiti gerekse alınacak tedbirler konusunda önemli değişiklik ve yenilikler de getirilmiştir.
Gerek sermaye kaybı gerekse borca batıklık hâlinde yapılacak işlemler yönetim kuruluna vazife olarak yüklenmiştir. Nitekim, kanunda borca batıklık durumunun varlığında mahkemeye bildirimde bulunulması, yönetim kurulunun devredilemez görev ve yetkileri arasında sayılmıştır (TTK.m. 375/1/g). 6102 sayılı TTK’nın yürürlüğe girmesine bir gün kala, bu kanunun bazı maddelerinde değişiklik yapılmasına ilişkin 6335 sayılı Kanun ile anonim şirkette sermaye kaybı ve borca batıklığı düzenleyen TTK.m.376/3 hükmü de değiştirilmiştir. Değişiklik, borca batıklığı tespit eden bilançoların yönetim kurulu tarafından denetçiye sunulacağı, denetçinin inceleme ve değerlendirmeleri üzerine mahkemeye başvurulacağı yönündeki düzenlemenin kaldırılması ve bunun yerine borca batıklığı tespit eden yönetim kurulunun doğrudan mahkemeye müracaat etmesi yönüne olmuştur. Madde gerekçesinde ise önceki hüküm “bağımsız denetçinin göreviyle uyuşmadığı” için böyle bir değişiklik yapıldığı belirtilmiştir.
Anonim şirkette sermaye kaybı ve borca batıklığı düzenleyen hükümler TTK m. 633 gereğince limited şirketler hakkında, TTK m. 570 gereğince sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler hakkında, Kooperatifler Kanunu m. 98 gereğince kooperatifler hakkında da uygulanır. Nitekim, borca batıklık hâlinde başvurulabilecek olan iflasın ertelenmesinin “sermaye şirketleri ve kooperatifler” hakkında geçerli olduğu da belirtilmiştir (İİK.m.179).
Sermayeden maksat esas sermaye veya kayıtlı sermayeli şirketlerde çıkarılmış sermayedir. Yeni TTK klasik şirketler için de kayıtlı sermaye sistemine geçişi kabul etmiştir (m. 332). Yeni TTK, 6762 sayılı TTK m. 324’ten farklı olarak sermaye kayıplarında yalnızca esas sermayeyi veya çıkarılmış sermayeyi değil, bununla birlikte kanuni yedek akçeleri de hesaba katmaktadır. Bu değişikliğin sebebi konusunda gerekçede açıklık yoktur. Ancak değişiklik şu yönden olumludur. Kanuni yedek akçeler emredici kanun hükümleri gereği ayrılması zorunlu olan ve belirli amaçlara sarf edilebilen fonlardır 4. esas sermaye alacaklıların asgari güvencesi olarak korunduğu gibi artık sermaye kaybı ve borca batıklık yönünden kanuni yedek akçeler de hesaba katılacak, bunların da kısmen veya tamamen kaybı da derhal önlem alınmasını gerektirecektir. Sermaye kaybı ve borca batıklıkta kanuni yedeklerin de dikkate alınması şirketin mali durumunun bozulması hâlinde daha erken müdahale etmeyi ve tedbir almayı gerektireceğinden olumlu bir değişiklik olarak değerlendirilmelidir. Sermaye kaybının tespitinde dikkat alınacak kanuni yedek akçeler TTK.m. 519’da düzenlenen genel kanuni yedek akçelerdir. Buna karşılık, şirketin kendi paylarını iktisabında ayrılacak yedek akçeler (TK.m.520) ile esas sözleşme ve genel kurul kararı ile şirketin isteğiyle ayrılan yedek akçeler (TTK.m. 521 vd.) sermaye kaybının tespitinde dikkate alınmaz. Gerek esas veya çıkarılmış sermaye miktarı gerekse kanuni yedek akçe miktarı yönünden sermaye kaybının tespit edildiği son yıllık bilanço tarihi itibariyle ulaşılan rakamlar esas alınacaktır. Sermaye kaybına ilişkin tedbirlerin uygulanması için şirket aktifleri toplamından borçları çıkarıldıktan sonra kalan öz sermayenin, sermaye ve kanuni yedek akçeler toplamının yarısından veya üçte birinden daha az olması gerekir. Öz sermayenin tespitinde şirketin tüm aktifleri ve tüm borçları hesaba katılacağı için sermaye kaybı olarak ortaya çıkan durumlarda şirketin sermayesi, dağıtılmamış kârı, kanuni ve esas sözleşmesel, zorunlu ve ihtiyari yedek akçeleri, yeniden değerleme değer artış fonu gibi şirket aktiflerinin kaynağını oluşturan bütün unsurları dikkate alınacaktır.
Sermaye kaybı ve borca batıklığın tespitinde dikkat edilmesi gereken husus, yıllık veya ara bilanço üzerinde değerlendirme yapılırken bilançodaki aktiflerle, pasif kısmındaki borçların karşılaştırılacak olmasıdır. Yoksa sermaye kaybı ve borca batıklıkta bilançonun sermaye ve yedeklerin de yer aldığı öz kaynaklar kısmı hesaba katılmaz. Kanunda sermaye ve kanuni yedeklerin ölçü olarak kabul edilmesi başka bir amaca yöneliktir. Bilançonun pasif tarafı kısa ve uzun vadeli borçların yer aldığı yabancı kaynaklar ile sermaye ve yedeklerin de yer aldığı öz kaynaklar kısımlarından oluşur. Bilançonun pasif kalemleri aktif kısımda yer alan nakit, mal ve hakların kaynağını göstermektedir. Pasifte yer alan öz kaynaklar da sermaye gibi şirkete dışarıdan getirilen veya dağıtılmamış kâr ve yedekler gibi esasen pay sahiplerinden temin edilen ve onlara dağıtılması gereken bir nevi şirketin borçlarıdır.
2. Sermaye Kaybı ve Borca Batıklığın Tespiti
TTK’ya göre, gerek 1/2 gerekse 2/3 sermaye kaybı son yıllık bilançodan anlaşılır. 6762 sayılı TTK m.324’e göre, üçte iki sermaye kaybı borca batıklık şüphesi üzerine hazırlanan ara bilançodan tespit edilirken, 6102 sayılı TTK m. 376’ya göre üçte iki sermaye kaybı da yıllık bilançodan tespit edilecektir.
TTK m.376/1 ve 2’de sermaye ve kanuni yedekler toplamının “yarısının” ve “üçte ikisinin” karşılıksız kalmasından söz edilmiş ise de bunlar hiçbir şekilde sadece tam olarak yarı veya üçte iki sermaye kaybını ifade etmez.
Hatta tam olarak bu oranlarda sermaye kayıpları nadiren rastlanacak durumlardır. ½ sermaye kaybı sermaye ve kanuni yedekler toplamının yarısından üçte ikisine kadar olan sermaye kayıplarını, üçte iki sermaye kaybı ise sermaye ve kanuni yedekler toplamının üçte ikisinden tamamına kadar olan sermaye kayıplarını ifade eder. Bu sebeple, kanunda ½ sermaye kaybı için “yarısının veya daha fazlasının”, üçte iki sermaye kaybı için ise “üçte ikisinin veya daha fazlasının” veya bunlara alternatif olarak “en az yarısının” ve “en az üçte ikisinin” karşılıksız kalması şeklinde düzenleme yapılması daha yerinde olurdu. Şirket aktifleri borçları karşılamıyorsa artık sermaye kaybından değil borca batıklıktan söz edilir. ½ sermaye kaybı şu formül ile tespit edilir:
Aktif toplamı – Borçlar ≤ (Sermaye +Kanuni Yedekler)/2
Örneğin, şirketin aktifleri 100.000 TL, borçları 60.000 TL, esas sermayesi 70.000 TL, kanuni yedekleri 20.000 TL ise şirketin öz sermayesi 40.000 TL olup, bu rakam sermaye ve kanuni yedekler toplamının yarısı olan 45.000 TL’den daha küçük olduğundan şirkette ½ sermaye kaybı gerçekleşmiş olur.
Üçte iki sermaye kaybı şu formül ile tespit edilir:
Aktif toplamı – Borçlar ≤ (Sermaye +Kanuni Yedekler)/3
Örneğin, şirketin aktifleri 300.000 TL, borçları 270.000 TL, esas sermayesi 100.000 TL, kanuni yedekleri 20.000 TL ise şirketin öz sermayesi 30.000 TL olup, bu rakam sermaye ve kanuni yedekler toplamının üçte biri olan 40.000 TL’den daha küçük olduğundan şirkette üçte iki sermaye kaybı gerçekleşmiş olur.
Sermaye kaybı, kural olarak yıllık bilançodan tespit edilirse de herhangi bir sebeple hazırlanan ara bilançodan da anlaşılabilir. Örneğin, şirketin borca batık olduğu şüphesi üzerine hazırlanan ara bilançodan şirketin borca batık olmadığı, ancak 1/2 veya 2/3 sermaye kaybı olduğu tespit edilirse TTK. m. 376/1 ve 2 hükümlerindeki tedbirler alınmalıdır. Çünkü yıllık bilançodan dahi bu durumlar tespit edildiğinde gerekli tedbirler alınacağına göre şirketin mali durumunu daha net şekilde ortaya koyacak olan aktiflerin muhtemel satış fiyatları üzerinden hazırlanan ara bilançodan bu durumun anlaşılması hâlinde evleviyetle gerekli tedbirler alınmalıdır.
Borca batıklık yalnızca ara bilançodan anlaşılabilir. Borca batıklığın tespiti amacıyla hem işletmenin devamlılığı esasına göre hem de aktiflerin muhtemel satış fiyatları üzerinden ara bilanço çıkarılmalıdır. Yıllık bilançodan şirketin borca batık olduğu görülürse hemen borca batıklık tedbirlerine başvurulmaz. Bunun yerine yıllık bilanço “şirketin borca batık durumda bulunduğu şüphesini uyandıran işaret” sayılarak söz konusu iki tip ara bilanço hazırlanmalı ve bunun sonucuna göre hareket edilmelidir.
Borca batıklığın tespitinde yönetim kurulu tarafından hazırlanacak ara bilançoların denetçiye verileceği, denetçinin yedi iş günü içinde bunları inceleyip değerlendirmelerini ve önerilerini içeren rapor hazırlayacağı, raporda erken teşhis komitesinin önerilerinin de dikkate alınacağı, sonuçta denetçinin raporuna göre de şirketin borca batık olduğu tespit edilirse yönetim kurulunun mahkemeye müracaat edeceği yönündeki TTK m. 376/3 hükmü, 6335 sayılı Kanun’la değiştirilmiştir. Hükmün son hâline göre, yönetim kurulunun hazırlayacağı ara bilanço borca batıklık gösterirse yönetim kurulu doğrudan mahkemeye borca batıklık bildiriminde bulunacaktır.
Pay senetleri borsada işlem gören şirketlerde yönetim kurulu, şirketin varlığını, gelişmesini ve devamını tehlikeye düşüren sebeplerin erken teşhisi; bunun için gerekli önlemler ile çarelerin uygulanması ve riskin yönetilmesi amacıyla uzman bir komite kurmak, sistemi çalıştırmak ve geliştirmekle yükümlüdür. Diğer şirketlerde bu komite, denetçinin gerekli görüp bunu yönetim kuruluna yazılı olarak bildirmesi hâlinde derhâl kurulur ve ilk raporunu kurulmasını izleyen bir ayın sonunda verir. Komite, yönetim kuruluna her iki ayda bir vereceği raporda durumu değerlendirir, varsa tehlikelere işaret eder ve çareleri gösterir. Rapor, denetçiye de yollanır (TTK.m.378)."
Kaynaklar: Kayar İsmail; Yeni TTK’ya Göre Anonim Şirkette Sermaye Kaybı ve Borca Batıklığın Tespiti ve Sonuçları
Doç. Dr. A. Engin Ergüden
24.01.2025
İş yaşamına 1995 yılında Güreli YMM A.Ş.’de denetçi yardımcısı olarak başlayan Ergüden, 1998 yılında Denet YMM A.Ş.’nin denetim bölümünde kıdemli denetçi olarak çalıştı. 2000-2006 yılları arasında Zorlu Holding A.Ş. İç Denetim Departmanı’nda İç Denetim Müdür Yardımcısı ve İç Denetim Müdürü, 2006-2009 yılları arasında da Unitim Holding A.Ş.’de İç Denetim Müdürü olarak görev yaptı. Hâlen 2009 yılının Ekim ayında kurduğu Erler SMMM Denetim Hizmetleri Limited Şirketi’nde yönetici ortak olarak denetim danışmanlığı ve denetim hizmetleri veriyor.
Dr. Engin Ergüden, SMMM ve CRMA ruhsatına sahip olup Türkiye İç Denetim Enstitüsü Akademik İlişkiler Komitesi üyesi, The Institute of Internal Auditors, Türkiye Muhasebe Uzmanları Derneği, Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği ve Muhasebeciler Mali Müşavirler Birliği Derneği üyesi.
Çeşitli üniversitelerde lisans ve yüksek lisans programlarında dersler veren Ergüden,
TÜRMOB-Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği’nde Türk Ticaret Kanunu ve Bağımsız Denetim Standartları ve Uygulamaları ile Kamu Gözetimi Kurumu, meslek mensubu yetkilendirme eğitimleri kapsamında bağımsız denetim standartları ve şirketlere yönelik profesyonel eğitimler de veriyor.
Sorunuz başarılı bir şekilde uzmanımıza gönderilmiştir. Uzmanımız en kısa zamanda sorunuza yanıt verecektir.