Yabancı Para Cinsi Borçlarda İcra Takibi

Günümüzde ekonomik koşullar gereği mal alım satımında ya da borç doğuran sözleşmelerde yabancı para cinsinden bedel sıklıkla belirlendiğinden, borcun ifa edilmemesi hâlinde bu borç doğuran işlemlerin icra veya dava yoluyla takibinde hangi para biriminin esas alınacağı hususu tartışma yaratmaktadır. Yabancı para borcu; borçlunun borcunu ifa etmekle yükümlü olduğu para biriminin, borcun ifa edileceği yerdeki resmî para biriminden farklı olduğu para borçlarıdır. İcra takibine konulacak alacaklarda her zaman Türk Lirası söz konusu olmaz. Bazen yabancı para borçlarının da icra takibine konu olması söz konusu olabilir. Bu durumda hangi para biriminin esas alınacağına ilişkin Türk Borçlar Kanunu ile İcra ve İflas Kanunu’nda bazı düzenlemeler yapılmıştır.

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “Ülke parası ile” başlıklı 99. maddesinde “Konusu para olan borç Ülke parasıyla ödenir. Ülke parası dışında başka bir para birimiyle ödeme yapılması kararlaştırılmışsa, sözleşmede aynen ödeme veya bu anlama gelen bir ifade bulunmadıkça borç, ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parasıyla da ödenebilir. Ülke parası dışında başka bir para birimiyle belirlenmiş ve sözleşmede aynen ödeme ya da bu anlama gelen bir ifade de bulunmadıkça, borcun ödeme gününde ödenmemesi üzerine alacaklı, bu alacağının aynen veya vade ya da fiilî ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parası ile ödenmesini isteyebilir.” düzenlemesi yer almaktadır.

Ayrıca İcra ve İflas Kanunu’nun 58. maddesinin (3) numaralı fıkrasında yer alan “(…) Alacağın veya istenen teminatın Türk parasıyla tutarı ve faizli alacaklarda faizin miktarı ile işlemeye başladığı gün, alacak veya teminat yabancı para ise alacağın hangi tarihteki kur üzerinden talep edildiği ve faizi (…)” hükmü ile yabancı para cinsi borcun icra yolu ile talebine ilişkin düzenleme yapılmıştır.

Türk Borçlar Kanunu’nun 99. maddesinde yer alan düzenlemede açıkça görüldüğü üzere; taraflar arasındaki sözleşmede aynen ödeme ya da bu anlama gelen bir ifade bulunmadığı sürece alacaklı, yabancı para cinsinden alacağını isterse vade tarihindeki kur üzerinden isterse de fiili ödeme tarihindeki kur üzerinden Türk Lirası olarak talep edebilecektir. Yabancı para borçlusunun, para borcunu, döviz olarak aynen ödemek ya da seçimine göre vade/fiili ödeme tarihindeki kur üzerinden TL olarak ödenmek tarafların iradesine göre belirlenir.

Her ne kadar Türk Borçlar Kanunu, para borcu alacaklısına ister Türk Lirası ister yabancı para üzerinden alacağını talep etme hakkı vermiş olsa da İcra iflas Kanunu’nda durum böyle değildir. Borçlar Kanunu’nun alacaklıya verdiği aynen yani döviz olarak ifayı talep etme yetkisi, icra takibine girişilme aşamasında fiili ödeme tarihindeki döviz kuruna göre yabancı para cinsi alacağının Türk Lirası ile ödenmesini talep etme yetkisine dönüşmektedir. Zira İcra ve İflas Kanunu’nda yer alan düzenleme ile kamu düzeni gerekçesiyle yabancı para üzerinden icra takibi yapılması yasaklanmıştır. Bu nedenle yabancı para üzerinden icra takibi yapılması mümkün değildir. Alacaklı takip talebinde alacaklı olduğu yabancı parayı Türk Lirası’na çevirmediği takdirde icra müdürü ödeme emri göndermeyecektir. Söz konusu düzenlemeye rağmen icra müdürünün ödeme emri göndermesi hâlinde süresiz şikâyet yoluna gidilebilir.

 

İcra ve İflas Kanunu’nun 58/3 maddesine göre takibin, Türk Lirası üzerinden başlatılması gerekse de borç Türk Lirası’na dönüşmeyecektir. Bu yüzden alacak fiili ödeme tarihine kadar yabancı para olarak kabul edilecek ve bu süreye ilişkin olmak kaydıyla talep edilen alacağa icra takibi sırasında uygulanacak faiz belirlenirken, kamu bankalarının o yabancı para birimi için bir yıllık mevduata uyguladığı en yüksek temerrüt faizi etkili olacaktır.

 

Ayrıca alacaklı, yabancı para cinsinden alacağını vade tarihindeki kur üzerinden Türk Lirası olarak talep ederse bu durumda icra takibi başlatıldıktan sonra takip alacağına Türk Lirası’na uygulanan faiz oranları esas alınmak suretiyle hesaplanacak faiz işletilecektir. Şayet alacaklı yabancı para cinsinden alacağının fiili ödeme tarihindeki kur üzerinden hesaplanarak ödenmesini talep ederse bu durumda alacak fiili ödeme tarihine kadar yabancı para olarak kabul edilecek ve bu süreye ilişkin olmak kaydıyla talep edilen alacağa yabancı paraya ilişkin faiz hükümleri uygulanacaktır. Yani alacaklının icra takibine konu yabancı para alacağına vade tarihinden fiili ödeme günü tarihine kadar devlet bankalarının ilgili yabancı para cinsinden açılmış bir yıllık vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanacaktır.

Konuya ilişkin bir çok Yargıtay kararında, yabancı para borcunun vadesinde ödenmemesi hâlinde, alacaklının bu alacağının aynen yani belirlenen döviz cinsinden ödenmesini ya da vade veya fiili ödeme günündeki rayice göre Türk parası ile ödenmesini isteyebileceği; yabancı para alacağı bir kambiyo senedine bağlanmış ise ilke olarak kambiyo senedinde aynen ödeme şartı bulunup bulunmadığına bakılmaksızın yabancı para alacaklısının alacağını vade veya fiili ödeme tarihindeki kur üzerinden Türk parası olarak isteyebileceği;  İcra ve İflas Kanunu’nun 58/3. maddesine göre yabancı para alacağının Türk parası karşılığının takip talepnamesinde bulunmasının zorunlu olduğu, bu zorunluluğun icra kanalıyla gönderilen ödeme emri veya icra emrinde de geçerli olduğu hususları kararlara esas alınarak hüküm altına alınmıştır.

Yabancı para alacağına vade tarihinde uygulanacak kur, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın web sitesi üzerinden günlük olarak yayınlamakta olan ilgili yabancı para cinsinin efektif satış kuru dikkate alınarak belirlenecek ve takip talebinde bu husus belirtilecektir. Talep sonrasında meydana gelen kur farklılıkları ise alacağın tahsilinde alınacak para miktarı üzerinde etkili olmayacaktır.

Av. Belgin Aksoy

10.08.2023

Uzman Hakkında

Av. Belgin Aksoy
İş Hukuku ve Borçlar Hukuku

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden 1992 yılında mezun oldu. 1994-2002 yılları arasında İzmir Barosu’na kayıtlı olarak serbest avukatlık yaptı. 2005 yılında Maliye Bakanlığı Başhukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğü’nde Hazine avukatı olarak çalışmaya başladı. 2007 yılında müşavir Hazine avukatı olan Belgin Aksoy, Ankara Barosu’na kayıtlıdır. Mesleki çalışmalarında icra iflas hukuku, ticaret hukuku, borçlar hukuku, idare hukuku ve iş hukuku alanlarında uzmanlaştı. Hukuki konularda düzenlenmiş ulusal ve uluslararası çok sayıda toplantıya Hazine ve Maliye Bakanlığı’nı temsilen katıldı, OECD bünyesinde yürütülen yolsuzlukla mücadele faaliyetlerinde, hukuk alanında yürütülen Avrupa Birliği’ne uyum süreci çalışmalarında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi başvurularının dostane çözüm süreçlerinde, ulusal mevzuat hazırlama ve hukuki mütalaa komisyonlarında görev aldı. Maliye Yüksek Eğitim Merkezi’nde ve hizmet içi kurslarda hukuk dersleri vermiş olan Aksoy, iyi derecede İngilizce ve orta seviyede Almanca bilmektedir.

Tüm Uzmanlar
Uzmanın Diğer Makaleleri