Ticari Sır ve Sırrın Korunması

Ticari sır kavramına ilişkin Türk Ticaret Kanunu’nda genel bir tanım bulunmamaktadır. Ancak kanunun 54. maddesinde yer alan “Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır” hükmü ile 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’nun “Ticarî sır” başlıklı 23. maddesinin “Kanunlarda ticarî sır olarak nitelenen bilgi veya belgeler ile, kurum ve kuruluşlar tarafından gerçek veya tüzel kişilerden gizli kalması kaydıyla sağlanan ticarî ve malî bilgiler, bu Kanun kapsamı dışındadır.” hükmü  ticari sır kavramının tanımına ışık tutmaktadır.

Ticari sır gerek şahıs şirketlerinin gerekse ticaret şirketlerinin ticari başarısı ve verimliliği için önem arz eden, firmanın iç işleyişi, hammadde kaynak bilgileri, üretime ilişkin teknik bilgileri, fiyatlandırma bilgisi, pazarlama taktikleri ile pazar payı, toptancı ve perakendeci müşteri bilgileri ile firmanın mali ve iktisadi durumu ile faaliyet hedefleri gibi gerek rakiplerine gerekse kamuya açıklanmaması gereken her türlü bilgi ve belgeyi ifade etmektedir.

Bazı Yargıtay kararlarında yer alan tanıma göre ise ticari sır; gerçek ya da tüzel kişi tacire, rakiplerine karşı ekonomik anlamda menfaat sağlayan, sır olarak saklanan ve gizli kalması için gerekli önlemlerin sahibi tarafından alındığı bilgi olarak ifade edilmektedir.

Hukukumuzda ticari sırrın açıklanması suç teşkil etmektedir. Türk Ceza Kanunu’nun “Ticari Sır, Bankacılık Sırrı veya Müşteri Sırrının Açıklanması Suçu” başlıklı 239. maddesine göre ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrının açıklanması ekonomik bir suçtur. Maddede adı geçen bankacılık sırrı; bankanın yönetim ve denetim organlarının görevlileri tarafından bilinen mali, iktisadi, kredi ve nakit durumuyla ilgili bilgiler ile bankanın müşteri potansiyeli, kredi verme, mevduat toplama, yönetim esasları, risk pozisyonlarına ilişkin her türlü bilgi ve belgeleri ifade etmektedir. Yine maddede adı geçen müşteri sırrı ise ticari işletme ve şirketlerin, bankaların, sigorta şirketlerinin, sermaye piyasasında ve mali piyasalarda faaliyet gösteren aracı kurumların faaliyetleri kapsamında müşteriyle olan ilişkilerinde doğrudan veya dolayısıyla edindikleri müşterinin şahsi, iktisadi, mali, nakit ve kredi durumuna ilişkin tüm bilgi ve belgeleri ifade etmektedir.

Söz konusu 239. maddenin birinci fıkrasında ticari hayatın sağlıklı işlemesi ve rekabetin korunması için önemli olan ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin yetkisiz kişilere verilmesi veya kamuya ifşa edilmesi suç olarak tanımlanmıştır. Bir bilgi veya belgenin bu nitelikte olup olmadığı hâkim tarafından takdir edilir.

Maddenin ikinci fıkrasında fennî keşif ve buluşlar ile sınai uygula­maya ilişkin bilgiler koruma altına alınmıştır. Üçüncü fıkrasında ise sırrın Türkiye’de oturmayan bir yabancıya veya me­murlarına açıklanması hâlinde faile verilecek cezanın üçte biri oranında artırılması ve bu hâlde şikâyet koşulu aranmaması öngörülmüş, dördüncü fıkrasında ise bir kimseyi bu madde kapsamına giren bir sırrı açıklamaya cebir veya tehditle mecbur mecbur kılan kişinin üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması düzenlenmiştir. 

Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması suçu kanun metninden anlaşılacağı üzere şikâyete tabi suçlardandır. Bu nedenle re’sen soruşturulmaz. Şikâyete tabi suçlarda şikâyet süresi, mağdurun “fiil” ve “faili” öğrenmesinden itibaren altı ay, her hâlükârda fiilin işlendiği tarihten itibaren sekiz yıldır. Bu sekiz yıllık süre TCK’nın 66. maddesine göre belirlenen dava zaman aşımı süresi olup, şikâyet hakkı en fazla bu süre içinde kullanılabilir. Müştekinin şikâyetinden vazgeçmesi hâlinde ise davanın düşmesi sonucu doğacaktır.

Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelere görevi, meslek veya sanatı gereği vakıf olan ve bu bilgi veya belgeleri yetkisiz kişilere veren veya ifşa eden kişi, şikâyet üzerine, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Ancak bu suç nedeniyle verilen hapis cezası adli para cezasına çevrilemez. Zira kanun koyucu hem hapis cezasını hem adli para cezasını suçun yaptırımı olarak kanun maddesinde düzenlemiştir. Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgeler Türkiye’de oturmayan bir yabancıya veya onun memurlarına açıklandığı takdirde, şikâyet etme koşulu aranmayacak ve faile verilecek ceza üçte biri oranında artırılacaktır.

TCK 239. maddesi kapsamındaki suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası ise mahkeme tarafından hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Bu durumda sanık hakkında hükmolunan ceza beş yıllık denetim süresi içerisinde uygulanmaz. Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak davanın düşmesi kararı verilir. 

Öte yandan bu suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasının ertelenmesi de mümkündür. Bu sürenin üst sınırı, fiili işlediği sırada on sekiz yaşını doldurmamış veya altmış beş yaşını bitirmiş olan kişiler bakımından üç yıldır. Erteleme yapılması durumunda hükümlüye verilen hapis cezasının cezaevinde infazı yerine, hükümlünün denetim altında izlenmesi suretiyle cezaevi dışında cezasının infazına imkân tanınır. TCK 239. maddesi kapsamındaki suçtan dolayı ceza alan hükümlü hakkında bir yıldan az, üç yıldan fazla olmamak üzere bir denetim süresi belirlenir ve bu denetim süresi içinde cezanın infazı cezaevinde yapılmaz. Erteleme süresince hükümlü yükümlülüklere uygun veya iyi halli olarak bu süreyi geçirirse hapis cezası infaz edilmiş sayılır ve hükümlü, cezaevine girmeden sanki cezaevinde hapis cezasını çekmiş gibi süreci tamamlanır. Ancak bu durumda suç ya da hapis cezası yok sayılmadığından hükümlünün sicil kaydına söz konusu suç işlenecektir.

Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması suçu 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu 253/b-11. maddesi kapsamında uzlaşmaya tabi suçlardandır. Ancak TCK 259. maddesinin 4. fıkrasına göre cebir veya tehdit kullanarak bir kimseyi bu madde kapsamına giren bilgi veya belgeleri açıklamaya mecbur kılanlar hakkında uzlaşma hükümleri uygulanmaz.

Ticari sır niteliğinde bilgi belgelerin açıklanması suçunda görevli ve yetkili mahkeme suçun işlendiği yerdeki asliye ceza mahkemesidir. Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması suçunda davanın zaman aşımı süresi TCK’nin 66/1-e maddesine göre sekiz yıldır.

Av. Belgin Aksoy

12.06.2023

Uzman Hakkında

Av. Belgin Aksoy
İş Hukuku ve Borçlar Hukuku

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden 1992 yılında mezun oldu. 1994-2002 yılları arasında İzmir Barosu’na kayıtlı olarak serbest avukatlık yaptı. 2005 yılında Maliye Bakanlığı Başhukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğü’nde Hazine avukatı olarak çalışmaya başladı. 2007 yılında müşavir Hazine avukatı olan Belgin Aksoy, Ankara Barosu’na kayıtlıdır. Mesleki çalışmalarında icra iflas hukuku, ticaret hukuku, borçlar hukuku, idare hukuku ve iş hukuku alanlarında uzmanlaştı. Hukuki konularda düzenlenmiş ulusal ve uluslararası çok sayıda toplantıya Hazine ve Maliye Bakanlığı’nı temsilen katıldı, OECD bünyesinde yürütülen yolsuzlukla mücadele faaliyetlerinde, hukuk alanında yürütülen Avrupa Birliği’ne uyum süreci çalışmalarında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi başvurularının dostane çözüm süreçlerinde, ulusal mevzuat hazırlama ve hukuki mütalaa komisyonlarında görev aldı. Maliye Yüksek Eğitim Merkezi’nde ve hizmet içi kurslarda hukuk dersleri vermiş olan Aksoy, iyi derecede İngilizce ve orta seviyede Almanca bilmektedir.

Tüm Uzmanlar
Uzmanın Diğer Makaleleri