Mal Rejimi Sözleşmeleri

Mal rejimi sözleşmesi halk arasında evlilik sözleşmesi olarak bilinen ve evlenecek çiftlerin evlilik aşamasında veya evliliklerinin sona ermesi durumunda sahip oldukları malların nasıl paylaşılacağını düzenlendikleri bir sözleşmedir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 1 Ocak 2002’de yürürlüğe girmesi ile evlilik sözleşmeleri de hayatımıza girmiştir. Bu tarihten önce eski medeni kanun döneminde yasal mal rejimi olarak mal ayrılığı rejimi kabul edilmişti. Yasal mal rejimi tarafların evlilik sözleşmesi yapmadığı durumlarda uygulanacak olan kanuni mal rejimidir. Yeni Türk Medeni Kanunu’nun 202-282’nci maddeleri arasında mal rejimi tipleri ve bunların ayrıntıları düzenlenmiştir. Tarafların evlilik sözleşmesi yaparak uygulanacak olan mal rejimi sözleşmesini değiştirme imkânları bulunmaktadır.

Peki mal rejimi sözleşmesi nedir? Evlilik birliği kurulmadan önce ya da evlilik birliği devam ederken eşlerin, sahip oldukları mal varlığı üzerindeki hak ve yükümlülükleri ile bu evliliğin son bulması hâlinde bu mal varlığı üzerindeki tasarruflarını düzenleyen kurallar bütününe mal rejimi; bu mal rejimini düzenleyen anlaşmaya ise mal rejimi sözleşmesi denilmektedir. Taraflar istedikleri mal rejimini ancak kanunda yazılı sınırlar içinde seçebilir, kaldırabilir veya değiştirebilirler. Mal rejimi sözleşmesinin düzenlenmesinde süre şartı bulunmamaktadır, evlenmeden önce veya evlendikten sonra yapılabilir.

Ülkemizde evlilik sözleşmesi olarak anılsa da kanununda geçerli olan adı, mal rejimi sözleşmesidir. Mal rejimi sözleşmesi, Türk Medeni Kanunu’nun 203. maddesinde “Evlenmeden önce veya sonrasında imzalanan, kanunda belirtilen mal rejimlerinden birisini seçme ya da kaldırma, değiştirme olarak belirlenen sözleşme” olarak tanımlanmıştır. Sözleşmenin konusu, şekli, kimler tarafından imzalanacağı Türk Medeni Kanunu’nda detaylı olarak belirtilmiştir.

Öncelikle bu sözleşme şekil şartına tabi olup, düzenleme veya onaylama şeklinde noterde yapılmalıdır. Zira bu sözleşme özellikle evlilik sona erdiğinde delil niteliğinde, son derece önemli bir hukuki belgedir. Sözleşme düzenlemek istemeyen taraflar evlenme başvurusu sırasında hangi mal rejimini seçtiklerini evlenme memurluğuna yazılı olarak da bildirebilirler. Mal rejimi sözleşmesinin taraflarca ve gerektiğinde yasal temsilcilerince imzalanması zorunludur. Tarafların kendi el yazısı ile hazırladıkları ve imzaladıkları sözleşme hukuken geçerli değildir.

Sözleşme içeriği, yasanın belirlediği şekilde olmalı ve hangi mal rejiminin tercih edildiği sözleşmede açıkça belirtilmelidir. Sözleşmeyi imzalayacak olan kişilerin reşit olması gerekir, şayet taraflar 18 yaşından küçük veya kısıtlı ise yasal temsilcilerinin rızası alınarak mal rejimi sözleşmesi düzenlenebilir. Sözleşme, ancak evli eşler ya da yeni evlenecek olan çiftler arasında evlenmeden önce veya evlilik sonrasında imzalanabilir. Ayrıca evlenecek olan çiftler evlilik sözleşmesi düzenlemek yerine evlilik akdi imzalanırken hangi mal rejimini tercih ettiklerini evlendirme memuruna yazılı olarak bildirmek suretiyle de mal rejimi belirleyebilirler. Bu durumda evlendirme memuru, söz konusu belgeyi ilgili kuruma gönderecektir.

Kanunda dört çeşit mal rejimine yer verilmiştir. Bu mal rejimleri şunlardır:

Edinilmiş mallara katılma rejimi; yürürlükteki Medeni Kanun’da kabul edilen yasal mal rejimidir. Eşler, evlilik sözleşmesi yaparak aralarındaki mal rejimini kendi serbest iradeleri ile belirlemedikleri takdirde kanunen aralarında edinilmiş mallara katılma rejimi yani yasal mal rejimi olduğu kabul edilmektedir. Evlilikte müşterek bir hayat ve güven ilişkisi söz konusu olduğundan evlenme tarihinden itibaren eşlerin kendi çalışmaları karşılığı edindikleri mallarda yarı yarıya ortak olduklarının kabul edildiği bir rejimdir yasal mal rejimi.

Mal ayrılığı rejimi; eşlerin tercihi üzerine tabi oldukları bir rejim olup, evlilik birliği içerisinde edinilen mallar kime ait ise malın sahibinin de o eş olduğunun kabul edildiği bir rejimdir. Bu rejim kabul edilmiş ise eşlerin yasal sınırlar içerisinde kendi mal varlığı üzerinde yönetim, yararlanma ve tasarruf hakları korunmaktadır. Yani hangi mal hangi eşe aitse boşanma sonrasında da o eş malının maliki olmaya devam edecektir. Diğer eş ancak malın edinilmesinde katkısı olduğunu ispatlar ise o mal üzerindeki hakkını alabilecektir.

Paylaşmalı mal ayrılığı rejimi; mal ayrılığının özel bir türü olup, temelde eşlerin ayrı ayrı mal varlığına sahip olması esasına dayanmaktadır. Bu rejim türünde eşler evliliğin sona ermesi hâlinde, kendilerine ait malların maliki olmaya devam etmektedirler. Ancak paylaşmalı mal ayrılığı rejimi sona erdiğinde, üstün yararı olduğunu ispat eden eş, payının ödeme günündeki karşılığını eşine vermek suretiyle paylı mülkiyetteki malın kendisine verilmesini de isteyebilir.

Mal ortaklığı rejimi kanunun 256. maddesine göre, ortaklık malları ile eşlerin kişisel mallarını kapsar. Eşlerin tüm malları ortak mal olarak kabul edilmektedir. Bu rejim türünde eşler ister ortak mal olsun ister kişisel mal olsun evlilik içindeki bütün mallara ortak olurlar. Elbirliği ile mülkiyet söz konusu olduğundan, eşler, mallarda tek başına tasarruf etme yetkisine sahip değillerdir. Ortaklığa konulan mallar yarı yarıya paylaşılmaktadır.

Evlilik sözleşmesi; eşlerden birinin ölümü ile ölüm tarihinden itibaren, evliliğin iptali ya da boşanma hâlinde davanın açıldığı tarihten itibaren sona ermektedir. Eşlerin farklı bir mal rejimini seçmeleri hâlinde ise yeni mal rejiminin seçildiği tarihte eski mal rejimi sona ermektedir. Mal rejiminin sona ermesinden sonraki aşama, mal rejiminin tasfiyesi aşaması olup bu aşamada taraflar arasındaki mal rejiminin kapsamına göre malların taraflar arasında dağıtılması ve paylaştırılması yapılarak mal rejimi sözleşmesinin sona erdirilme süreci tamamlanmaktadır.

Av. Belgin Aksoy

10.04.2023

Uzman Hakkında

Av. Belgin Aksoy
İş Hukuku ve Borçlar Hukuku

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden 1992 yılında mezun oldu. 1994-2002 yılları arasında İzmir Barosu’na kayıtlı olarak serbest avukatlık yaptı. 2005 yılında Maliye Bakanlığı Başhukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğü’nde Hazine avukatı olarak çalışmaya başladı. 2007 yılında müşavir Hazine avukatı olan Belgin Aksoy, Ankara Barosu’na kayıtlıdır. Mesleki çalışmalarında icra iflas hukuku, ticaret hukuku, borçlar hukuku, idare hukuku ve iş hukuku alanlarında uzmanlaştı. Hukuki konularda düzenlenmiş ulusal ve uluslararası çok sayıda toplantıya Hazine ve Maliye Bakanlığı’nı temsilen katıldı, OECD bünyesinde yürütülen yolsuzlukla mücadele faaliyetlerinde, hukuk alanında yürütülen Avrupa Birliği’ne uyum süreci çalışmalarında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi başvurularının dostane çözüm süreçlerinde, ulusal mevzuat hazırlama ve hukuki mütalaa komisyonlarında görev aldı. Maliye Yüksek Eğitim Merkezi’nde ve hizmet içi kurslarda hukuk dersleri vermiş olan Aksoy, iyi derecede İngilizce ve orta seviyede Almanca bilmektedir.

Tüm Uzmanlar
Uzmanın Diğer Makaleleri