İflas, borçlu bir tacirin, haczedilen bütün mallarının paraya çevrilmesi yoluyla, bilinen tüm alacaklılarına karşı borçlarını ödenmesini sağlayan, toplu bir tasfiye yöntemi olarak tanımlanabilir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 18. maddesine göre tacir, her türlü borcu için iflasa tabidir. İflas hukukunda borçlunun sadece borcu karşılayacak miktardaki malları değil, haczi caiz bütün malları paraya çevrilmektedir.
Kural olarak iflasa sadece tacirler tabi olduğunda, iflasın uygulama alanı icraya göre daha dar kapsamlıdır. İflasın amacı bütün alacaklıları iflas tasfiyesine dahil ederek borçlunun bilinen tüm borçlarının ödenmesinde alacaklılar arasında eşitliğin sağlanmasıdır.
İflasın konusu olan borcun, tacirin ticari işletmesiyle ilgili olması gerekmez, sadece para ve teminat alacağı olması iflasın istenebilmesi için yeterlidir. Ayrıca icra hukukunda bir borçlunun kendi kendisine karşı icra takibi yapması mümkün değilken; iflasta borçlunun kendisi iflasını istemesi mümkündür. Hatta bazı durumlarda borçlunun kendi iflasını istemesi özellikle gereklidir.
İflasa tabi olan bir borçlu hakkında takip yoluna başvurmak isteyen alacaklının, genel haciz yoluyla takip ya da iflas yolu ile takip istemek hususunda bir seçimlik hakkı vardır. Alacaklı bu yollardan birisine başvurduğunda, örneğin icra hukuku kapsamında haciz yoluna başvurduğunda bir defaya mahsus olmak üzere başvurduğu bu yolu bırakıp, yeniden harç ödemesine gerek olmaksızın diğer yola, örneğin iflas yoluna başvurabilir.
İflas yolu ile takip, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 154. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. İflas yolu, iflasa tabi bir kimsenin iflas ettirilebilmesi için takip edilmesi gereken prosedüre denilmektedir. Hukukumuzda genel (adi) iflas yolu, kambiyo senetlerine mahsus iflas yolu ve doğrudan doğruya iflas yolu olmak üzere üç çeşit iflas yolu bulunmaktadır. Bu yolların içinden hangi yola başvurulursa başvurulsun nihai iflas kararları “ticaret mahkemesi” tarafından verilmektedir.
İflas yollarının ilki “adi iflas” diğer bir adıyla “genel iflas” yolu olup, kanunun 155-166 maddeleri arasında düzenlenmiştir. Genel iflas yoluna başvurabilmek için borçlunun iflasa tabi olması, alacaklının para alacığının bulunması ve vadesi gelmesine rağmen borçlunun bu borcu ödememiş olması gerekir. Alacaklının adi iflas yolu ile takip yapabilmesi için önce yetkili icra dairesinden iflas talep etmesi ve bu iflas isteğinin açıkça belirtilmesi gereklidir.
İflas talebi üzerine icra dairesi tarafından borçluya bir iflas ödeme emri gönderilir. Bu ödeme emri ile borçluya tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içerisinde itiraz hakkının bulunduğu, itiraz etmediği takdirde takibin kesinleşeceği ve neticesinde alacaklının borçlu hakkında iflas kararı verilmesi için iflas davası açacağı ihtar edilir.
Borçlu süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmez ve borcunu da ödemez ise alacaklının bir yıl içerisinde yetkili ticaret mahkemesinden borçlunun iflasına karar verilmesini isteme hakkı bulunmaktadır. İflas talebi neticesinde mahkeme gerekli incelemeyi yapar ve İİK 158. madde gereğince iflas talebini ilan eder.
Eğer borçlu 7 gün içinde iflas ödeme emrine itiraz ederse alacaklının iflas yolu ile takibi durdurulur. Bu durumda alacaklı, borçlunun itirazının kaldırılması talebiyle birlikte borçlunun iflasına karar verilmesi için ticaret mahkemesine başvuracaktır. Mahkeme öncelikle itirazın kaldırılması talebini inceler. Borçlunun itirazını uygun bulmayan mahkeme, itirazın kaldırılması ile birlikte depo kararı verir. Mahkemenin depo kararı ile borçluya, yedi gün içinde borcunu ifa etmesi veya borcu karşılayacak miktar parayı mahkeme veznesine depo etmesi bildirilir. Bu yedi gün içinde borç ödenmediği ya da borcu karşılayacak miktarda para depo edilmediği takdirde itiraz kaldırılır ve iflas takibi kesinleşerek borçlu hakkında iflas açılmış olur. Mahkeme iflas kararını derhâl bulunduğu yargı çevresi içindeki iflas dairesine bildirir, iflas dairesi de kararı gecikmeksizin ilan eder ve gereken yerlere bildirir. Dava açıldıktan sonra alacaklı, iflas kararı verilinceye kadar davasını geri alabilir; ancak iflas kararından sonra davasını geri alamaz.
İflas yollarının ikincisi “kambiyo senetlerine özgü iflas” yolu olup, kanunun 167-176. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Kambiyo senetlerine özgü iflas yolu ile alacaklı, kambiyo senedine bağlı alacak, rehin ile teminat altına alınmış olsa dahi rehine başvurmadan iflasa tabi borçlusu hakkında kambiyo senedine dayanarak iflas yolu ile takip yapma hakkına sahiptir.
Alacağı kambiyo senedine dayanan bir alacaklı, kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluna başvurabileceği gibi kambiyo senetlerine mahsus iflas yoluna da başvurabilir. Seçim hakkı alacaklınındır. Kambiyo senetlerine mahsus iflas yolunda alacaklı iflas yoluyla takip yapmak istediğini açıkça belirterek icra dairesine başvurur. İcra müdürü iflas ödeme emrini, senet sureti ile birlikte borçluya hemen göndermekle yükümlüdür.
Borçlu tebliğ aldığı ödeme emrine beş gün içinde icra dairesinde itiraz edebilir ya da şikâyet yoluna gidebilir. Eğer borçlu süresi içerisinde herhangi bir itiraz ve şikâyette bulunmaz ve borcunu da ödemez ise alacaklı ilgili ticaret mahkemesinde iflas davası açarak borçlunun iflasına karar verilmesini ister. Eğer borçlu ödeme emrine itiraz eder ya da şikâyet yoluna başvurur ise alacaklı, bir yıl içinde açacağı dava ile itiraz ve şikâyetinin kaldırılmasını talep eder. Bu talep üzerine mahkeme itirazı kaldırır ise takip kesinleşmiş olur. Dava sonunda borçlu borcunu ödemez veya borç miktarını depo etmez ise mahkeme borçlunun iflasına karar verecektir.
İflas yollarının sonuncusu “Doğrudan iflas” yoludur. Bu yolda alacaklının iflas kararı için icra dairesine başvurmasına gerek yoktur. Kanunda sayılan şartlar oluştuğunda alacaklı doğrudan ilgili ticaret mahkemesine başvurup borçlunun iflasını talep edebilir.
Kanun borçluya doğrudan kendi iflasını isteme hakkı da tanınmıştır. Borçlu ödeme güçlüğü içerisinde bulunduğunu belirterek kendi iflasını talep edebilir.
Doğrudan iflas hâlleri İcra ve İflas Kanunu’nun 177. maddesinde sayılmıştır. Buna göre; borçlunun ikametgâhının belli olmaması, borçlunun taahhütlerinden ve borçtan kurtulmak amacıyla kaçması, alacaklının haklarını ihlal eden hileli davranışlarda bulunması, mallarını saklaması, borç ödemelerini durdurması, ilama dayalı alacağın icra emrine rağmen ödenmemiş olması veya borçlunun teklif ettiği konkordatonun tasdik olunmaması, kaldırılması ya da feshedilmesi hâlleri doğrudan iflas sebepleridir. Alacaklı bu sebeplere dayanarak doğrudan ticaret mahkemesine başvurup borçlunun iflasını talep edebilecektir.
Av. Belgin Aksoy
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden 1992 yılında mezun oldu. 1994-2002 yılları arasında İzmir Barosu’na kayıtlı olarak serbest avukatlık yaptı. 2005 yılında Maliye Bakanlığı Başhukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğü’nde Hazine avukatı olarak çalışmaya başladı. 2007 yılında müşavir Hazine avukatı olan Belgin Aksoy, Ankara Barosu’na kayıtlıdır. Mesleki çalışmalarında icra iflas hukuku, ticaret hukuku, borçlar hukuku, idare hukuku ve iş hukuku alanlarında uzmanlaştı. Hukuki konularda düzenlenmiş ulusal ve uluslararası çok sayıda toplantıya Hazine ve Maliye Bakanlığı’nı temsilen katıldı, OECD bünyesinde yürütülen yolsuzlukla mücadele faaliyetlerinde, hukuk alanında yürütülen Avrupa Birliği’ne uyum süreci çalışmalarında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi başvurularının dostane çözüm süreçlerinde, ulusal mevzuat hazırlama ve hukuki mütalaa komisyonlarında görev aldı. Maliye Yüksek Eğitim Merkezi’nde ve hizmet içi kurslarda hukuk dersleri vermiş olan Aksoy, iyi derecede İngilizce ve orta seviyede Almanca bilmektedir.
Sorunuz başarılı bir şekilde uzmanımıza gönderilmiştir. Uzmanımız en kısa zamanda sorunuza yanıt verecektir.