Hukuk Davalarında İstinaf

Ülkemizde “Bölge Adliye Mahkemeleri’nin faaliyete geçmesiyle istinaf yargılaması 2016 yılında hukukumuza girmiştir. Böylece ilk derece (yerel mahkeme), ikinci derece istinaf (Bölge Adliye Mahkemesi) ve üçüncü derece temyiz (Yargıtay) olmak üzere üçlü bir yargılama sistemi ortaya çıkmıştır.

Hukuk davalarına ilişkin istinaf kanun yolu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341-360 maddeleri arasında düzenlenmiştir. İlk derece mahkemeleri tarafından verilen kararların gerek dava konusu olay (vakıa) yönünden gerekse hukuki yönden bir üst mahkeme tarafından denetlendiği kanun yolu “istinaf” olarak tanımlanabilir. İstinaf başvurusu ile hukuk davası üst dereceli İstinaf Mahkemesi (Bölge Adliye Mahkemesi) tarafından ikinci kez incelenir ve ilk derece mahkemesinin kararı denetlenir. İstinaf kesinleşmemiş kararlara karşı başvurulan olağan bir kanun yoludur.

İstinaf kanun yolu bir temyiz incelemesi değildir. Her ikisi de kanun yolu olmakla birlikte, istinaf temyiz kanun yolundan farklıdır. Temyizde sadece hukuki denetim yapıldığından yeni bir karar verilmez, alt derece mahkemesinin kararı bozulur veya onanır. İstinafta ise kanunda belirtilen sınırlar ve kurallar çerçevesinde maddi ve hukuki denetim yapılır. İstinafta ilk derece mahkemesinin kararının denetlenmesi yanında gerektiğinde yeni bir yargılama yapılması, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden bir hüküm mahkemesi gibi karar verilmesi söz konusudur. 

Bölge adliye mahkemelerinin kuruluş ve organizasyonu ile ilgili 5235 sayılı “Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun”da ayrıntılı düzenleme yapılmıştır. Hukuk ve ceza mahkemelerinin kural olarak nihai kararlarına karşı yapılan istinaf başvurularında; hukuki uyuşmazlık hem maddi olay yönünden incelenmekte hem de kararın hukuka uygunluğunu denetlenmektedir.

Hukuk davaları için istinaf kanun yoluna başvuru şartlarını düzenleyen HMK 341. maddesine göre, ilk derece mahkemelerinin nihai kararları ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir.

6100 sayılı Kanun’un 342/2 maddesine göre istinaf dilekçesinde istinaf sebebi ve gerekçesi mutlaka açıklanmalıdır, zira istinaf incelemesi dilekçede belirtilen sebeple sınırlı olarak yapılır. Ancak kanunun 355. maddesine göre istinaf mahkemesi kamu düzenini ilgilendiren bir durum varsa kendiliğinden (resen) inceleme yapabilir.

Kanunun 348. maddesine göre, istinaf başvurusu süresini kaçıran veya istinafa başvuru hakkı olmayan taraf, diğer tarafın istinaf başvurusu üzerine, iki hafta içerisinde vereceği cevap dilekçesi ile “katılma yoluyla” istinaf başvurusu yapabilir. Ancak istinaf yoluna asıl başvuran kişi bu isteminden vazgeçerse veya bölge adliye mahkemesi asıl başvuranın istinaf istemini esasa girmeden reddederse katılma yolu ile istinafa başvuran diğer tarafın da talebi reddedilmiş olur.

Hukuk davalarına ilişkin istinaf incelemeleri ön inceleme aşaması, esastan istinaf incelemesi aşaması ve duruşma aşamasından oluşmaktadır. Bölge adliye mahkemesi, esasa girmeden önce hukuk dava dosyası üzerinden ön inceleme yapar ve ön inceleme neticesinde gerekli şartların oluştuğuna kanaat getirir ise davanın esasını incelemeye geçer. Ön incelemede başvuruya konu kararın kesin bir karar olup olmadığı, başvurunun süresinde yapılıp yapılmadığı, dilekçede gerekli şartların olup olmadığı, harç ve giderlerinin usulüne uygun yatırılıp yatırılmadığı gibi hususlar incelenir. Başvuru dilekçesinde istinaf sebebi ve gerekçesi gösterilmelidir (kamu düzenini ilgilendirenler hariç). Şartları haiz olmayan istinaf başvurusu esasa girilmeden reddedilir, eksikliği bulunmayan dosyalar ise istinaf incelemesine alınır.

Diğer bir aşama esastan istinaf incelemesi aşamasıdır. İstinaf başvurusu yapılan dosyanın ön inceleme aşaması tamamlandıktan sonra, esastan inceleme kanunun 354. maddesine göre davanın özelliği dikkate alınarak mahkeme heyeti tarafından veya görevlendirilecek bir üye tarafından yapılabilir. Bu konuda karar bölge adliye mahkemesi ilgili hukuk dairesi tarafından verilecektir. Esastan inceleme kural olarak istinaf başvurusundaki sebeplere bağlı olarak yapılmakla birlikte, kamu düzenini ilgilendiren hâllerde, mahkeme kendiliğinden de istinaf incelemesi yapabilir.

Son aşama ise duruşma aşamasıdır. Kanunun 353. maddesinde yer alan “duruşma yapılmadan verilecek kararlar” hariç her türlü istinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmalıdır (HMK md.356). Duruşma davetiyesine duruşmaya mazeretsiz gelmemenin sonuçları yazılır ve tarafların kabul edilebilir bir mazerete dayanarak duruşmaya gelemediği hâllerde yeni bir duruşma günü tayin edilerek taraflara bildirilir.

İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen vakıalar, istinaf incelemesinde de ileri sürülemez. Karşı tarafın muvafakati veya ıslah dahi bu durumu değiştiremez. Ancak kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulandığı davalar, kamu düzenine ilişkin hususlar, ilk derece yargılaması yapılırken mevcut olmayıp istinaf aşamasında ortaya çıkan vakıalar gibi bu kuralın birkaç istisnası vardır. İlk derece mahkemesinde dayanılmayan delillere istinaf incelemesinde de dayanılmaz. Ancak ilk derece mahkemesinde usulüne uygun gösterildiği hâlde reddedilen deliller istinaf incelemesinde bildirilebilir.

İstinaf mahkemesinde ıslah yapılamaz, karşı dava açılamaz, davaya müdahale talebinde bulunulamaz ve ilk derece mahkemesinde birleştirilmeyen davalar istinaf aşamasında birleştirilemez. Daha önce ileri sürülen iddia ve savunmaya ilişkin “talep sonucu” istinaf incelemesi sırasında değiştirilemez veya genişletilemez.

İstinaf mahkemesi, usuli gerekçelere dayanarak başvurunun esasını incelemeden yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılması için dosyanın yerel mahkemeye gönderilmesine karar verebilir (HMK md. 353/1-a).

Bölge adliye mahkemesi, incelenen mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu kanaatine varırsa başvurunun esastan reddine, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verebilir. Son olarak yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra başvurunun esastan reddine ilişkin veya yeniden esas hakkında karar verebilir.

Av. Belgin Aksoy

Uzman Hakkında

Av. Belgin Aksoy
İş Hukuku ve Borçlar Hukuku

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden 1992 yılında mezun oldu. 1994-2002 yılları arasında İzmir Barosu’na kayıtlı olarak serbest avukatlık yaptı. 2005 yılında Maliye Bakanlığı Başhukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğü’nde Hazine avukatı olarak çalışmaya başladı. 2007 yılında müşavir Hazine avukatı olan Belgin Aksoy, Ankara Barosu’na kayıtlıdır. Mesleki çalışmalarında icra iflas hukuku, ticaret hukuku, borçlar hukuku, idare hukuku ve iş hukuku alanlarında uzmanlaştı. Hukuki konularda düzenlenmiş ulusal ve uluslararası çok sayıda toplantıya Hazine ve Maliye Bakanlığı’nı temsilen katıldı, OECD bünyesinde yürütülen yolsuzlukla mücadele faaliyetlerinde, hukuk alanında yürütülen Avrupa Birliği’ne uyum süreci çalışmalarında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi başvurularının dostane çözüm süreçlerinde, ulusal mevzuat hazırlama ve hukuki mütalaa komisyonlarında görev aldı. Maliye Yüksek Eğitim Merkezi’nde ve hizmet içi kurslarda hukuk dersleri vermiş olan Aksoy, iyi derecede İngilizce ve orta seviyede Almanca bilmektedir.

Tüm Uzmanlar
Uzmanın Diğer Makaleleri