Arabulucu ve Arabuluculuk Müessesesi

Günümüz dünyasında teknolojinin gelişmesi ile elektronik ortamda başvuruların daha kısa zamanda yapılması ve hukuki sorunların çözümünde hızlı ve ekonomik olmanın önem kazanması ile hukuk alanında da ağır ve karmaşık süreçlerin değişmesine ihtiyaç duyulmuştur. Bu nedenle hukuki konularda daha ekonomik, daha pratik ve daha hızlı çözüm için arabuluculuk sistemi hayatımıza girmiştir. Arabuluculuk; bir özel hukuk uyuşmazlığının tarafı olan kişilerin, dava açılmadan önce veya dava açıldıktan sonra başvurdukları ve tarafların özgür iradeleriyle seçtikleri bir arabulucu hakemliğinde uyuşmazlığın çözümü için kullanılan bir müessese, bir çözüm yöntemidir. Diğer bir ifade ile arabuluculuk, hukuk uyuşmazlıklarının mahkeme dışında daha hızlı ve kesin bir şekilde çözümünü sağlayan bir usul hukuku kurumudur.

Arabuluculuk, “zorunlu arabuluculuk” ve “ihtiyari arabuluculuk” olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Zorunlu arabuluculukta, bazı uyuşmazlıklar için mahkemelerde dava açmadan önce arabulucuya başvurmak zorunlu kılınmıştır. Örneğin ticari davalar ile iş davalarına konu olan kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, maaşlar gibi bazı talepler zorunlu arabuluculuk kapsamına alınmıştır. Zorunlu arabuluculuk, bu uyuşmazlıklar açısından dava şartı olarak kabul edildiğinden arabulucuya gitmeden açılan davalar, dava şartı yokluğu nedeniyle reddedilecektir.

İhtiyari arabuluculuk ise kanunen bir arabulucuya gitme zorunluluğu bulunmadığı hâlde tarafların uyuşmazlığın çözümü için dava açmadan önce arabulucuya başvurmayı kendi rızaları ile tercih etmesidir. Taraflar üzerinde tasarruf edebilecekleri her türlü özel hukuk uyuşmazlığıyla ilgili ihtiyari arabuluculuk yoluna başvurabilirler. Ancak suç teşkil eden fiillerle bağlantılı uyuşmazlıklarda arabuluculuk yoluna başvurulamaz. Bu durumda Ceza Muhakemesi Kanunu kapsamında uzlaşma hükümleri uygulanarak her savcılık bünyesinde bulunan uzlaştırma büroları tarafından ceza uyuşmazlıklarının çözümü sağlanacaktır.

Arabuluculuk Kanunu’nun 20. maddesine göre arabulucu; Türk vatandaşı, tam ehliyetli, hukuk fakültesi mezunu, mesleğinde en az beş yıllık deneyime sahip olan, arabuluculuk, iletişim ve görüşme teknikleri konularında uzmanlık eğitimi almış ve eğitimden sonra yapılan arabuluculuk sınavını geçerek arabuluculuk listesine kayıt yaptırmış kişilerdir.

Arabuluculuğa ilişkin bazı temel ilkeler vardır. Bunlar; iradi olmak, eşitlik, gizlilik ve beyan veya belgelerin kullanılamamasıdır. Gerek arabulucuya başvururken gerekse tüm süreç boyunca taraflar eşit haklara sahiptirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça arabulucu, arabuluculuk faaliyeti çerçevesinde kendisine sunulan veya bir şekilde elde ettiği bilgi ve belgeler ile tüm kayıtları gizli tutmakla yükümlüdür. Taraflar, arabulucular veya arabuluculuğa katılan üçüncü kişiler, uyuşmazlıkla ilgili bir hukuk davası açıldığında ya da tahkim yoluna başvurulduğunda, beyan veya belgeleri delil olarak ileri süremeyecek ve bunlar hakkında tanıklık yapamayacaktır. 

Taraflar ihtiyari arabuluculukta dava açılmadan önce veya davanın görülmesi sırasında arabulucuya başvurma konusunda kendi aralarında anlaşabildikleri gibi mahkeme de tarafları arabulucuya başvurmak konusunda aydınlatıp teşvik edebilir. Taraflardan birinin arabulucuya başvuru teklifine otuz gün içinde olumlu cevap verilmez ise bu teklif reddedilmiş sayılacaktır. Kanunen belirlenmiş bazı hâllerde tarafların iradesine bakılmaksızın, dava şartı olarak zorunlu arabuluculuk müessesesi getirilmiştir. Zorunlu arabuluculuk şartına tabi durumlarda; taraflar arabulucuya başvurmadan doğrudan dava açarlarsa dava şartı yokluğu sebebiyle işbu davalar reddedilecektir.

6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 73/A maddesine göre tüketici mahkemelerinde görülen uyuşmazlıklarda dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Ancak tüketici hakem heyetinin görevi kapsamında olan uyuşmazlıklar, tüketici hakem heyeti kararlarına yapılan itirazlar, tüketici işlemi mahiyetinde olan ve taşınmazın aynından doğan uyuşmazlıklar ile kanunun 73/A -6’ıncı fıkrasında ve 74’üncü maddesinde belirtilen davalar hakkında dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümler uygulanmaz.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/a maddesine göre, kanunun 4’üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.

7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 3. maddesine göre; kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. İş hukukunda işçi ve işveren arasındaki yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, maaş ve bunlara benzer işçilik alacakları ile ihbar tazminatı, kıdem tazminatı gibi tazminatlardan kaynaklanan uyuşmazlıklar 01.01.2018 tarihinden itibaren zorunlu arabuluculuk yoluyla çözülecektir. Diğer bir ifade ile işçi ve işveren arasındaki hukuki sorunu gidermek için öncelikle zorunlu olarak arabulucuya başvurmak gerekmektedir. Aksi hâlde arabulucuya başvurulmadan iş mahkemesinde açılan iş davaları “dava şartı yokluğu” nedeniyle usulden reddedilecektir.

Peki bu arabuluculuk süreçleri nasıl sonlanır? Arabuluculuk sürecinde; tarafların anlaşmaya varması, arabuluculuk için daha fazla çaba sarf edilmesinin gereksiz olduğunun taraflara danışıldıktan sonra arabulucu tarafından tespit edilmesi, taraflardan birinin arabuluculuk faaliyetinden çekildiğini karşı tarafa veya arabulucuya bildirmesi, tarafların anlaşarak arabuluculuk faaliyetini sona erdirmesi ya da uyuşmazlığın arabuluculuğa elverişli olmadığının tespit edilmesi durumlarında arabuluculuk süreci sona erecektir.

Arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaştıkları, anlaşamadıkları veya arabuluculuk faaliyetinin nasıl sonuçlandığı bir tutanak ile belgelendirilecek ve bu belge arabulucu, taraflar, kanuni temsilcileri veya avukatlarınca imzalanacaktır. Belge taraflar, kanuni temsilcileri veya avukatlarınca imzalanmaz ise sebebi belirtilmek suretiyle belge sadece arabulucu tarafından imzalanacaktır.

12.10.2017 tarihinde 7036 sayılı Kanun ile 6325 sayılı Kanun’da yapılan değişiklikle kanunlarda icra edilebilirlik şerhi alınmasının zorunlu kılındığı hâller hariç, taraflar ve avukatları ile arabulucunun, ticari uyuşmazlıklar bakımından ise avukatlar ile arabulucunun birlikte imzaladıkları anlaşma belgesi, icra edilebilirlik şerhi aranmaksızın ilam niteliğinde belge sayılmaktadır. Bu nedenle arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde, üzerinde anlaşılan hususlar hakkında artık taraflarca dava açılamayacaktır.

Av. Belgin Aksoy

12.07.2023

Uzman Hakkında

Av. Belgin Aksoy
İş Hukuku ve Borçlar Hukuku

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden 1992 yılında mezun oldu. 1994-2002 yılları arasında İzmir Barosu’na kayıtlı olarak serbest avukatlık yaptı. 2005 yılında Maliye Bakanlığı Başhukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğü’nde Hazine avukatı olarak çalışmaya başladı. 2007 yılında müşavir Hazine avukatı olan Belgin Aksoy, Ankara Barosu’na kayıtlıdır. Mesleki çalışmalarında icra iflas hukuku, ticaret hukuku, borçlar hukuku, idare hukuku ve iş hukuku alanlarında uzmanlaştı. Hukuki konularda düzenlenmiş ulusal ve uluslararası çok sayıda toplantıya Hazine ve Maliye Bakanlığı’nı temsilen katıldı, OECD bünyesinde yürütülen yolsuzlukla mücadele faaliyetlerinde, hukuk alanında yürütülen Avrupa Birliği’ne uyum süreci çalışmalarında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi başvurularının dostane çözüm süreçlerinde, ulusal mevzuat hazırlama ve hukuki mütalaa komisyonlarında görev aldı. Maliye Yüksek Eğitim Merkezi’nde ve hizmet içi kurslarda hukuk dersleri vermiş olan Aksoy, iyi derecede İngilizce ve orta seviyede Almanca bilmektedir.

Tüm Uzmanlar
Uzmanın Diğer Makaleleri