Ticaret Hukukunda Haksız Rekabet

Ticaret hukukunda haksız rekabet; aldatıcı veya dürüstlük kuralına aykırı davranışlar ve ticari uygulamalar ile bir kişi ya da kurumun bir diğeri üzerinde uyguladığı zarar verici ve hukuka aykırı hareketler olarak tanımlanabilir. Kişi ve teşebbüslerin kendi faaliyetleri ya da rakiplerinin faaliyetleri hakkında kamuoyuna aldatıcı bilgi sunmaları, rakiplerini iyi niyet ve ahlak kurallarına aykırı şekilde kötüleyerek onlarla rekabet etmeye çalışmaları, rakiplerinin marka ya da ürünlerini taklit etme, isim ya da unvanlarını kullanma gibi yollara başvurmaları, haksız rekabet olarak değerlendirilmektedir. Bu bağlamda haksız rekabet ekonomik değil, ahlaki ilkelere dayanmaktadır. Haksız rekabetin yasaklanmasından beklenen asıl amaç ise bireysel olarak haksız rekabete maruz kalanların hukuken korunmasıdır.

Haksız rekabet hükümleri, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 54 ila 63. maddeleri ile arasında düzenlenmiştir. Kanunun 54. maddesinde “Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. (2) Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” düzenlemesine göre, rakipler veya tedarikçilerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı ve dürüstlük kuralına aykırı davranış ve ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırı kabul edilmektedir.

Ticaret hukukuna göre haksız rekabetin varlığı bazı koşullara bağlanmıştır. Öncelikle TTK kapsamında haksız rekabetin oluşması için; rakipler arasında veya tedarik edenler ile müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı ya da dürüstlük kurallarına aykırı davranış ve ticari uygulamaların varlığı gerekmektedir.

Özetle haksız rekabetin unsurlarını ekonomik rekabetin varlığı ve dürüstlük kurallarına aykırılık şeklinde sayabiliriz. Ekonomik rekabetten söz edebilmek için serbest piyasa ekonomisinin var olması yani kişilerin piyasada serbestçe ticari ve ekonomik faaliyette bulunabilmesi gereklidir.

Kanunun 55. maddesinde haksız rekabet teşkil eden hâller örnekleme yoluyla sayıldığından, haksız rekabeti burada sayılanlar ile sınırlamamak gerekir. Buna göre; dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri, kendisiyle sözleşme yapması için müşterileri daha önce yapmış oldukları sözleşmeleri sona erdirmeye yönlendirmek, başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanmak, üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek, saldırgan satış yöntemleri ile müşterilerin karar verme özgürlüğünü kısıtlamak gibi davranışlar dürüstlük kuralına aykırı, haksız rekabet olarak kabul edilen başlıca haksız rekabet hâlleridir.

Haksız rekabet davası açılabilmesi için iki koşul aranmaktadır. Kanunun 56. maddesinde haksız fiil için bir zararın ve zarar tehlikesinin varlığının gerektiği öngörülmüştür. Haksız rekabetin varlığının bir koşulu olarak Yargıtay illiyet bağının bulunmasını da aramaktadır.

Türk Ticaret Kanunu kapsamında, haksız rekabete ilişkin hem hukuki hem de cezai sorumluluk öngörmüştür. Ceza sorumluğu kanunun 62 ve 63. maddelerinde öngörülen hâllerde uygulanır. Ceza sorumluluğunun işletilmesi için hukuk davasını açma hakkına sahip olanlardan birinin şikâyeti gereklidir. 

Kanunun 56. maddesi kapsamında haksız rekabetin varlığı hâlinde; müşterileri, kredisi, mesleki itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya ihtimali bulunan kişilerin tespit davası, men davası, haksız rekabetin sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılması davası ve tazminat davası açma hakkı bulunmaktadır.

Bu bağlamda ticaret hukukunda haksız rekabet hâlinde açılabilecek davalara ilişkin genel bir bilgilendirmeye kısaca yer vermekte fayda bulunmaktadır.

Tespit davası ile haksız rekabet ile ilgisi bulunan kişi, fiilin haksız olup olmadığının tespit edilmesini mahkemeden isteyebilir. (TTK 56/1.a)

Men davasında devam eden veya gelecekte tekrarlanma ihtimali kuvvetle muhtemel olan haksız rekabet hâllerinin önlenmesi amaçlanır. Haksız rekabet dolayısıyla zarara uğrayan veya uğrama ihtimali bulunan kimse tarafından fiilin yapılmaması, men’i talep edilmektedir. (TTK 56/1.c)

Haksız rekabet sonucu oluşan durumun ortadan kaldırılması davası ile; ilgili taraf haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını mahkemeden talep edebilir. (TTK 56/1.d)

Tazminat davası ile haksız rekabet nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararların tazmini talep edilir. Tazminat davası açılabilmesi; haksız rekabet failinin kusurunun varlığına bağlıdır. Kanuni ifadesi ile “kusur varsa zarar ve ziyanın tazmini” tazminat davası ile istenebilir. Ayrıca gerekli koşulların varlığı hâlinde, maddi tazminat yanında manevi tazminat isteminde de bulunulabilir.

                                                                                                                                                                                                                     

                                                                                                                                                                                                                                                                                             Av. Belgin Aksoy

Uzman Hakkında

Av. Belgin Aksoy
İş Hukuku ve Borçlar Hukuku

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden 1992 yılında mezun oldu. 1994-2002 yılları arasında İzmir Barosu’na kayıtlı olarak serbest avukatlık yaptı. 2005 yılında Maliye Bakanlığı Başhukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğü’nde Hazine avukatı olarak çalışmaya başladı. 2007 yılında müşavir Hazine avukatı olan Belgin Aksoy, Ankara Barosu’na kayıtlıdır. Mesleki çalışmalarında icra iflas hukuku, ticaret hukuku, borçlar hukuku, idare hukuku ve iş hukuku alanlarında uzmanlaştı. Hukuki konularda düzenlenmiş ulusal ve uluslararası çok sayıda toplantıya Hazine ve Maliye Bakanlığı’nı temsilen katıldı, OECD bünyesinde yürütülen yolsuzlukla mücadele faaliyetlerinde, hukuk alanında yürütülen Avrupa Birliği’ne uyum süreci çalışmalarında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi başvurularının dostane çözüm süreçlerinde, ulusal mevzuat hazırlama ve hukuki mütalaa komisyonlarında görev aldı. Maliye Yüksek Eğitim Merkezi’nde ve hizmet içi kurslarda hukuk dersleri vermiş olan Aksoy, iyi derecede İngilizce ve orta seviyede Almanca bilmektedir.

Tüm Uzmanlar
Uzmanın Diğer Makaleleri